Evet, Ankara'dan yönetiliyor. Ama özellikle dış politikada alınan kararların Ankara'da alındığına şahsen inanmıyorum.
En son İsveç kararı ortada. Eğer Türkiye, Ankara'dan yönetiliyor olsaydı işin dini ve milli boyutu bir tarafa, sadece menfaat boyutu ile düşünsek İsveç'e onay çıkmazdı.
Basit bir menfaat testi yapalım; Türkiye'ye en çok turist hangi ülkeden geliyor? Rusya'da. Türkiye'nin en çok tarım ihracatı nereye? Rusya'ya. Türkiye'nin en çok tarım ithalatı nereden? Rusya'da.
Enerjide kime bağımlıyız? Yani Türkiye'deki sanayi kimden aldığın enerji ile ayakta? Rusya'dan. Adamlar 20 milyar dolar borcumuzu bile bir yıl ertelediler.
Diğer taraftan batı ekseninde Kafkaslar, Balkanlar ve Ortadoğu'da gelişen olaylar iki ülkeyi de olumsuz olarak etkiliyor mu? Etkiliyor. Yani ortada bir kader birliği de var.
O zaman NATO'nun, Rusya'yı kuşatma projesi olan İsveç ve Finlandiya'ya onay, Ankara'nın kararı değildir. Ankara'da onaylatılmış ve açıklanmış bir karardır.
Asıl karar alıcılar, bu ülkede İslamcı, milliyetçi ve de Atatürkçü olarak tanınanları toplayıp kendi kararlarına onların imzasını attırmışlardır.
Bu sadece son örnektir. Yoksa ülkemizdeki hiçbir iktidar ve de muhalefet söz konusu ABD olunca bütün değerlerimizi bir kenara koymakta sakınca görmemiştirler.
En basitinden Sayın Erdoğan'ın siyasi malzemeye dönüştürdüğü Damadının şirketi geçen gün, 'Ukrayna'da, SİHA fabrikası açacaklarını' duyurdular.
Hayırdır! Ülkemiz ve yeryüzünde alan mı yok ki Ukrayna'ya fabrika açıyorsunuz? Amacınız ne biliyorum ama Rusya anında resmi ağızlardan böylesi bir adım bizim için açık hedeftir ve vururuz, dedi.
ABD istedi diye Afganistan'a gittiler. Irak katliamına ortak oldular. ABD'nin, Arap baharına ortak oldular. ABD'nin (NATO'nun) Libya işgal ve parçalanmasına taşeron oldular. ABD için Suriye bataklığına girdiler. Şimdi de Rusya ile kapışmak mı istiyorlar?
Emperyalist ABD ve Batı, Ukrayna savaşıyla direk olarak Rusya'nın dolaylı olarak ise Çin'in önünü kesmek istedi. Başaramadılar.
Şimdi Ukrayna başlığında bu savaşın hem alanını genişletmek hem de yeni figüranları sahaya sürmek istiyorlar.
Türkiye'de adaylardan birisi. 1. Dünya savaşına nasıl girdiğimizi ve sonucunu bir daha hatırlatayım. Umarım bu oyuna girmezler.
F-16
Ekranlarda AKP-MHP ve CHP'nin, ABD'nin isteğine evet, demeleri değil ABD'nin vereceği F-16'lar konuşuluyor.
Emekli paşalarımız F-16'ların özelliklerini anlata anlata bitiremiyor. Yandaş kanalardaki kafadarlar F-35'lerin ne kadar kötü bir uçak olduğunu ispatlamaya çalışıyorlar.
Ama ABD'nin son satış kararları ardından Yunanistan hava gücünün ilk kez Türk hava gücünün üstüne çıktığına kimse değinmiyor.
Diğer taraftan Kraldan çok kralcıların, Yunanistan F-35'lere 8,6 milyar dolar verirken Türkiye F-16'lara niye 23 milyar dolar verecek, sorusuna cevapları tükenmiyor.
Erdoğan, İsmet İnönü'nün kaderini yaşıyor
Aynen öyle oluyor. ABD, 2. Dünya savaşından sonra batıda kalan bozuk silahlarının bir kısmını hibe adı altında ülkemize vermiş büyük bir kısmını ise para ile satarak kurtulmuştu.
1978 yılında piyasaya sürülen F-16'lar 1988 yılında ülkemizde de montaj üretimine başlandı. Hatta Özal, F-16 fabrikası açmakla yıllarca övündü.
Şimdi çağ değişti, teknoloji değişti. Sayın Erdoğan'a, kendi deyimiyle 'uzaylı Türk bayrağı' bile hediye edildi ama ülkemiz siyaseti modeli geçmiş F-16'lar ile övünüyor.
Dün İsmet İnönü'ye hurda satan ABD bugün, Erdoğan'a geçmiş teknoloji satıyor.
- ‘Bana Hüseyin’den haber ver’ / 04.07.2025
- Milletin sorunlarını artık kale bile almıyorlar / 02.07.2025
- Ortadoğu'da ikinci dizayn dönemi / 30.06.2025
- Fitneye karşı Hüseyin olmak / 29.06.2025
- Sözde ‘Terörsüz Türkiye’ye’ feda edilen değerlerimiz / 28.06.2025
- NATO toplantısı öncesi ve sonrası / 27.06.2025
- İsrail, ABD-İran savaşından 15 ders / 26.06.2025
- Türkiye, BOP’un neresinde? / 24.06.2025
- TBMM’deki rezalet BOP’un parçasıdır / 23.06.2025