Türkiye tarafsız kalmalı
Rusya Devlet Başkanı Putin’in Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını tanımasının ardından ülkelerden peş peşe Rusya’ya yaptırım açıklamaları geldi. Krizin tarafı olması durumunda en çok zarar görecek ülke olan Türkiye ise oldukça temkinli olmak zorunda
23.02.2022 17:11:00





MURAT ÇABAS / HABER ANALİZ
Rusya Devlet Başkanı Putin'in Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını tanımasının ardından ABD, AB, İngiltere, Kanada ve Japonya'dan peş peşe Rusya'ya yönelik yaptırım açıklamaları geldi. Yaptırımlarda Rus bankaları ve zenginleri hedef alınırken Almanya ise Kuzey Akım-2 doğalgaz projesini askıya aldığını duyurdu. Bu yaptırım kararlarını önemsemeyen Rusya, Ukrayna sınırına askeri yığınak yapmaya devam etti, asker sayısının 150 bini geçtiği ifade ediliyor. Belarus'ta 24 saat içinde bir hava üssünün kurulduğu yüzlerce zırhlı aracın buraya konuşlandırıldığı belirtiliyor. Kiev yönetimi ise bir ay süreyle OHAL ilan ettiğini duyurdu. Cumhurbaşkanı Zelensky'nin imzaladığı bir kararname ile 18-60 yaş arası vatandaşlar askere çağırıldı. Ukrayna ayrıca, Rusya'daki vatandaşlarına çağrıda bulunarak, ülkeyi terk etmelerini istedi.
Putin çözüm için 4 şart saydı
Kiev yönetimiyle sorunların çözümü için 4 şart sıralayan Putin, şunları ifade etti: "Birincisi, herkesin yapması gereken şey, Sivastopol ve Kırım'da yaşayan insanların iradesini tanımaktır. İkincisi, Ukrayna'nın NATO'ya alınmasına kesinlikle itiraz ediyoruz, çünkü bu bizim için bir tehdit oluşturuyor. Bu soruna en iyi çözüm Kiev yetkililerinin NATO'ya katılmayı reddetmeleri ve tarafsızlık fikrini hayata geçirmeleridir. Üçüncüsü ki güncelliğini artık kaybetti, Donbas sorununun barışçıl müzakerelerle çözülmesi ve Minsk Anlaşmalarının uygulanması ile gerekliliği. En önemlisi ise dördüncüsü, sözde ortaklarımız mevcut Kiev makamlarına modern silahlar sevk ederse, yukarıda söylenen her şey bir saniyede tersine çevrilebilir. Bu nedenle en önemli nokta Ukrayna'nın askerden arındırılmasıdır."
Putin: Minsk Antlaşmalarını Kiev öldürdü
Minsk Anlaşmalarının hayata geçirilmesi ile ilgili 8 yıldır uğraştıklarını belirten Putin, "Tüm bu yıllar boyunca mevcut Kiev yönetiminin çabalarıyla her şey sıfıra indirildi. Bu nedenle Minsk Anlaşmaları Donbas'taki halk cumhuriyetlerinin tanınmasından çok önce öldürüldü. Bizim tarafımızdan değil, bu cumhuriyetlerin temsilcileri tarafından değil, mevcut Kiev yönetimi tarafından" ifadelerini kullandı. Ukrayna yönetiminin açık bir şekilde Minsk Anlaşmalarını uygulamayacağını duyurduğunu belirten Putin, Rusya'nın Donbas'taki yönetimleri tanımasının Kiev yönetiminin Minsk Anlaşmalarını yerine getirmeyeceğini ilan etmesinden kaynaklandığını savundu. Anlaşmalarının uygulanması gerektiğini söylediklerini hatırlatan Putin, "Ama onlar bunu ortaklarına, bugünkü Kiev yönetimine yaptırmaya zorlayamadılar. Bu nedenle bu kararı vermek zorunda kaldık. Bu anlamda elbette şimdi Minsk Anlaşmaları yok. Bu oluşumların bağımsızlığını tanıdıysak neden bunları yerine getirelim" ifadelerini kullandı.
AB: Rus gazına çok fazla bağımlıyız
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya ile yaşanan krizde Rus gazına fazla bağımlı olduklarının ortaya çıktığını söyledi. Von der Leyen, "Kuzey Akım 2, Avrupa'nın tamamına enerji arz güvenliği ışığında değerlendirilmelidir. Çünkü bu kriz Avrupa'nın Rus gazına hala çok fazla bağımlı olduğunu göstermiştir. Tedarikçilerimizi çeşitlendirmeli ve yenilenebilir enerjiye muazzam yatırım yapmalıyız. Bu enerji bağımsızlığımıza stratejik bir yatırımdır" diye konuştu. Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev'den AB ülkelerini endişelendiren önemli bir açıklama geldi. AB ülkelerinin peş peşe Rusya'ya yaptırım açıklamaları üzerine Medvedev doğal gaz fiyatlarının iki katına çıkacağını belirtti ve "Avrupalıların yakında bin metreküp doğalgaza 2 bin euro ödeyeceği yeni dünya ya hoş geldiniz" dedi. AB'nin alternatif doğalgaz arayışı konusunda, doğalgaz arzeden ülkelerden olan Katar'dan kritik bir açıklama geldi. Katar Enerji Bakanı Saad al-Kaabi, Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilim nedeniyle doğalgaz kesintisi olması durumunda, ne Katar ne de başka herhangi bir ülkenin Avrupa'ya Rus gazı yerine yeterince sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) sağlayamayacağını belirtti. Katar doğalgazının çoğunun büyük oranda Asyalı alıcılara gittiğini açıklayan Kaabi, Avrupa doğalgazının yüzde 30-40'ının Rusya'dan geldiğini belirterek, "Bu kadar büyük bir hacimde doğalgaz sağlayabilecek kimse yok. Hiç bir ülkenin bunu LNG ile gerçekleştirme kapasitesi yok" dedi.
Türkiye bu gerilimde taraf olmamalı
Türkiye, Rusya-Ukrayna krizinde her iki ülkeyle de ciddi ilişkileri olduğu için temkinli olmak zorunda. Bu krizde taraf olması durumunda en fazla kaybeden ülke Türkiye olur. Türkiye, buğday ithalatının yüzde 85'ini ağırlıklı Rusya olmak üzere bu iki ülkeden yapıyor. Bu iki ülkeye ihracatımız da ciddi boyutlarda; 2021'de ihracatımızın 2.9 milyar doları Ukrayna'ya, 5.6 milyar doları da Rusya'ya gerçekleşti. Elektriğimizi doğalgazdan üretiyoruz ve doğalgazın çoğunu da Rusya'dan ithal ediyoruz. Turizm konusu da oldukça önemli; 2021 yılında Rusya'dan 4.7 milyon, Ukrayna'dan da 2.1 milyon turist ağırladık, 2022'de beklenti daha yüksek... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrika ziyareti dönüşü yaptığı, "Ukrayna'dan vazgeç deseniz vazgeçemeyiz, çünkü ülkemizin buradaki çıkarları çok ileri derecede. Rusya'dan vazgeç deseniz ondan da vazgeçemeyiz, çünkü onunla da şu anda gerçekten ileri derecede birlikteliklerimiz var" açıklaması Türkiye olarak "tarafsız" olmamız gerektiğini ortaya koyuyor. Bu sebeple Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın, "Arabulucu olmak iyi hoş ama arada kalmak pek doğru olmaz. Umarım bir problemin içine çekilmeyiz" ve "Putin, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri'ni tanıdığını açıkladı. Ülke olarak çok iyi bir strateji izlemeliyiz. KKTC, Karadeniz, Ege, NATO vs. çok sayıda stratejik karar almamız gerekiyor" uyarılarını dikkate almalıyız. Bizi taraf yaparak krizin en çok kaybedeni haline düşürecek adımlardan sakınmalıyız.
Rusya Devlet Başkanı Putin'in Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını tanımasının ardından ABD, AB, İngiltere, Kanada ve Japonya'dan peş peşe Rusya'ya yönelik yaptırım açıklamaları geldi. Yaptırımlarda Rus bankaları ve zenginleri hedef alınırken Almanya ise Kuzey Akım-2 doğalgaz projesini askıya aldığını duyurdu. Bu yaptırım kararlarını önemsemeyen Rusya, Ukrayna sınırına askeri yığınak yapmaya devam etti, asker sayısının 150 bini geçtiği ifade ediliyor. Belarus'ta 24 saat içinde bir hava üssünün kurulduğu yüzlerce zırhlı aracın buraya konuşlandırıldığı belirtiliyor. Kiev yönetimi ise bir ay süreyle OHAL ilan ettiğini duyurdu. Cumhurbaşkanı Zelensky'nin imzaladığı bir kararname ile 18-60 yaş arası vatandaşlar askere çağırıldı. Ukrayna ayrıca, Rusya'daki vatandaşlarına çağrıda bulunarak, ülkeyi terk etmelerini istedi.
Putin çözüm için 4 şart saydı
Kiev yönetimiyle sorunların çözümü için 4 şart sıralayan Putin, şunları ifade etti: "Birincisi, herkesin yapması gereken şey, Sivastopol ve Kırım'da yaşayan insanların iradesini tanımaktır. İkincisi, Ukrayna'nın NATO'ya alınmasına kesinlikle itiraz ediyoruz, çünkü bu bizim için bir tehdit oluşturuyor. Bu soruna en iyi çözüm Kiev yetkililerinin NATO'ya katılmayı reddetmeleri ve tarafsızlık fikrini hayata geçirmeleridir. Üçüncüsü ki güncelliğini artık kaybetti, Donbas sorununun barışçıl müzakerelerle çözülmesi ve Minsk Anlaşmalarının uygulanması ile gerekliliği. En önemlisi ise dördüncüsü, sözde ortaklarımız mevcut Kiev makamlarına modern silahlar sevk ederse, yukarıda söylenen her şey bir saniyede tersine çevrilebilir. Bu nedenle en önemli nokta Ukrayna'nın askerden arındırılmasıdır."
Putin: Minsk Antlaşmalarını Kiev öldürdü
Minsk Anlaşmalarının hayata geçirilmesi ile ilgili 8 yıldır uğraştıklarını belirten Putin, "Tüm bu yıllar boyunca mevcut Kiev yönetiminin çabalarıyla her şey sıfıra indirildi. Bu nedenle Minsk Anlaşmaları Donbas'taki halk cumhuriyetlerinin tanınmasından çok önce öldürüldü. Bizim tarafımızdan değil, bu cumhuriyetlerin temsilcileri tarafından değil, mevcut Kiev yönetimi tarafından" ifadelerini kullandı. Ukrayna yönetiminin açık bir şekilde Minsk Anlaşmalarını uygulamayacağını duyurduğunu belirten Putin, Rusya'nın Donbas'taki yönetimleri tanımasının Kiev yönetiminin Minsk Anlaşmalarını yerine getirmeyeceğini ilan etmesinden kaynaklandığını savundu. Anlaşmalarının uygulanması gerektiğini söylediklerini hatırlatan Putin, "Ama onlar bunu ortaklarına, bugünkü Kiev yönetimine yaptırmaya zorlayamadılar. Bu nedenle bu kararı vermek zorunda kaldık. Bu anlamda elbette şimdi Minsk Anlaşmaları yok. Bu oluşumların bağımsızlığını tanıdıysak neden bunları yerine getirelim" ifadelerini kullandı.
AB: Rus gazına çok fazla bağımlıyız
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rusya ile yaşanan krizde Rus gazına fazla bağımlı olduklarının ortaya çıktığını söyledi. Von der Leyen, "Kuzey Akım 2, Avrupa'nın tamamına enerji arz güvenliği ışığında değerlendirilmelidir. Çünkü bu kriz Avrupa'nın Rus gazına hala çok fazla bağımlı olduğunu göstermiştir. Tedarikçilerimizi çeşitlendirmeli ve yenilenebilir enerjiye muazzam yatırım yapmalıyız. Bu enerji bağımsızlığımıza stratejik bir yatırımdır" diye konuştu. Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitry Medvedev'den AB ülkelerini endişelendiren önemli bir açıklama geldi. AB ülkelerinin peş peşe Rusya'ya yaptırım açıklamaları üzerine Medvedev doğal gaz fiyatlarının iki katına çıkacağını belirtti ve "Avrupalıların yakında bin metreküp doğalgaza 2 bin euro ödeyeceği yeni dünya ya hoş geldiniz" dedi. AB'nin alternatif doğalgaz arayışı konusunda, doğalgaz arzeden ülkelerden olan Katar'dan kritik bir açıklama geldi. Katar Enerji Bakanı Saad al-Kaabi, Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilim nedeniyle doğalgaz kesintisi olması durumunda, ne Katar ne de başka herhangi bir ülkenin Avrupa'ya Rus gazı yerine yeterince sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) sağlayamayacağını belirtti. Katar doğalgazının çoğunun büyük oranda Asyalı alıcılara gittiğini açıklayan Kaabi, Avrupa doğalgazının yüzde 30-40'ının Rusya'dan geldiğini belirterek, "Bu kadar büyük bir hacimde doğalgaz sağlayabilecek kimse yok. Hiç bir ülkenin bunu LNG ile gerçekleştirme kapasitesi yok" dedi.
Türkiye bu gerilimde taraf olmamalı
Türkiye, Rusya-Ukrayna krizinde her iki ülkeyle de ciddi ilişkileri olduğu için temkinli olmak zorunda. Bu krizde taraf olması durumunda en fazla kaybeden ülke Türkiye olur. Türkiye, buğday ithalatının yüzde 85'ini ağırlıklı Rusya olmak üzere bu iki ülkeden yapıyor. Bu iki ülkeye ihracatımız da ciddi boyutlarda; 2021'de ihracatımızın 2.9 milyar doları Ukrayna'ya, 5.6 milyar doları da Rusya'ya gerçekleşti. Elektriğimizi doğalgazdan üretiyoruz ve doğalgazın çoğunu da Rusya'dan ithal ediyoruz. Turizm konusu da oldukça önemli; 2021 yılında Rusya'dan 4.7 milyon, Ukrayna'dan da 2.1 milyon turist ağırladık, 2022'de beklenti daha yüksek... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afrika ziyareti dönüşü yaptığı, "Ukrayna'dan vazgeç deseniz vazgeçemeyiz, çünkü ülkemizin buradaki çıkarları çok ileri derecede. Rusya'dan vazgeç deseniz ondan da vazgeçemeyiz, çünkü onunla da şu anda gerçekten ileri derecede birlikteliklerimiz var" açıklaması Türkiye olarak "tarafsız" olmamız gerektiğini ortaya koyuyor. Bu sebeple Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın, "Arabulucu olmak iyi hoş ama arada kalmak pek doğru olmaz. Umarım bir problemin içine çekilmeyiz" ve "Putin, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri'ni tanıdığını açıkladı. Ülke olarak çok iyi bir strateji izlemeliyiz. KKTC, Karadeniz, Ege, NATO vs. çok sayıda stratejik karar almamız gerekiyor" uyarılarını dikkate almalıyız. Bizi taraf yaparak krizin en çok kaybedeni haline düşürecek adımlardan sakınmalıyız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.