Türkiye’de iş kazaları: Sebepler, sonuçlar ve işçi hakları yasaları
Türkiye, iş kazaları konusunda Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında ne yazık ki üst sıralarda yer alıyor
20.05.2025 00:02:00
Abdülkadir Gündoğdu
Abdülkadir Gündoğdu





Türkiye, iş kazaları konusunda Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında ne yazık ki üst sıralarda yer alıyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, her yıl binlerce işçi iş kazaları nedeniyle yaralanıyor veya hayatını kaybediyor.
2024 yılında, İSİG raporlarına göre 1.897 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi. Bu rakamlar, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) konusundaki eksiklikleri ve işçi haklarının tam anlamıyla uygulanmadığını gösteriyor. Peki, iş kazalarının sebepleri nelerdir ve 4857 sayılı İş Kanunu ile diğer yasalar bu konuda işçilere hangi hakları sağlıyor?
İş kazalarının temel nedenleri, güvensiz davranışlar ve güvensiz çalışma koşulları olarak ikiye ayrılıyor.
Güvensiz davranışlar, işçilerin yetersiz eğitimi, dikkatsizlik, kişisel koruyucu donanım kullanmama, yorgunluk veya psikolojik sorunlardan kaynaklanıyor.
Örneğin, uykusuz veya stresli bir işçinin makine başında çalışması kazalara yol açabiliyor.
Güvensiz koşullar ise işyerlerindeki teknik eksiklikler, eski makineler, koruyucu ekipman eksikliği, yetersiz aydınlatma ve düzensiz depolama gibi faktörlerden oluşuyor.
Özellikle 50'den az çalışanı olan küçük işletmelerde, işyeri hekimi ve İSG uzmanı bulundurma zorunluluğunun olmaması, kazaların %70'ten fazlasının bu işletmelerde gerçekleşmesine neden oluyor.

Sektörel olarak, inşaat sektörü iş kazalarında lider konumda. 2024 verilerine göre, ölümlü iş kazalarının yaklaşık %35'i inşaat sektöründe meydana geldi. Yüksekten düşme, malzeme çarpması ve elektrik çarpması, bu sektördeki yaygın kaza türleri.
Madencilik, taşımacılık ve metal imalat sektörleri de riskli alanlar arasında. Kayıt dışı istihdamın yüksek olduğu inşaat sektöründe, işçilerin güvencesiz çalışması ve düşük ücretler, kazaların artmasına zemin hazırlıyor.
Türkiye'de iş kazalarının AB ortalamasının 4,5 katı olması, işçi hakları yasalarının uygulanmasındaki sorunları ortaya koyuyor.
4857 sayılı İş Kanunu, işçilere güvenli bir çalışma ortamı sağlanmasını zorunlu kılıyor. İş Kanunu'nun 77. maddesi, işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği için gerekli önlemleri almasını emrediyor.
Ayrıca, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, risk değerlendirmesi yapılmasını, işçilere İSG eğitimi verilmesini ve koruyucu ekipman sağlanmasını şart koşuyor.
Ancak, denetim eksikliği ve işverenlerin İSG'yi maliyet olarak görmesi, bu yasaların etkinliğini azaltıyor. İş Kanunu'nun 24. maddesi, işçilere, ücretin zamanında ödenmemesi veya güvensiz çalışma koşulları gibi durumlarda iş sözleşmesini haklı nedenle feshetme hakkı tanıyor. İşçiler, iş kazası sonucu zarar görürse, işverenden maddi ve manevi tazminat talep edebilir.
Çözüm önerileri arasında, öncelikle işyerlerinde düzenli risk analizi yapılması yer alıyor. İş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleri tarafından verilen eğitimler, işçilerin bilinç seviyesini artırabilir.
Kişisel koruyucu donanımların kullanımı zorunlu hale getirilmeli ve makinelerin bakımı düzenli yapılmalı. Küçük işletmelerde İSG kurullarının kurulması için yasal düzenlemeler güçlendirilmeli. Sendikalar ve meslek odalarının, iş kazası araştırmalarına aktif katılımı sağlanarak şeffaflık artırılabilir.
Sonuç olarak, Türkiye'de iş kazalarının önlenmesi, işverenlerin ve devletin ortak sorumluluğundadır. İSİG'e göre, kazaların %98'i önlenebilir nitelikte. 4857 sayılı İş Kanunu ve 6331 sayılı İSG Kanunu, işçilere güvenli bir çalışma ortamı ve tazminat hakkı gibi önemli güvenceler sunuyor.
Ancak, bu yasaların etkin uygulanması için denetimlerin sıkılaştırılması ve İSG kültürünün yaygınlaştırılması şart. Her iş kazası, bir insan hayatı demek; bu hayatlar, alınacak basit önlemlerle korunabilir.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre, her yıl binlerce işçi iş kazaları nedeniyle yaralanıyor veya hayatını kaybediyor.
2024 yılında, İSİG raporlarına göre 1.897 işçi iş kazalarında yaşamını yitirdi. Bu rakamlar, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) konusundaki eksiklikleri ve işçi haklarının tam anlamıyla uygulanmadığını gösteriyor. Peki, iş kazalarının sebepleri nelerdir ve 4857 sayılı İş Kanunu ile diğer yasalar bu konuda işçilere hangi hakları sağlıyor?
İş kazalarının temel nedenleri, güvensiz davranışlar ve güvensiz çalışma koşulları olarak ikiye ayrılıyor.
Güvensiz davranışlar, işçilerin yetersiz eğitimi, dikkatsizlik, kişisel koruyucu donanım kullanmama, yorgunluk veya psikolojik sorunlardan kaynaklanıyor.
Örneğin, uykusuz veya stresli bir işçinin makine başında çalışması kazalara yol açabiliyor.
Güvensiz koşullar ise işyerlerindeki teknik eksiklikler, eski makineler, koruyucu ekipman eksikliği, yetersiz aydınlatma ve düzensiz depolama gibi faktörlerden oluşuyor.
Özellikle 50'den az çalışanı olan küçük işletmelerde, işyeri hekimi ve İSG uzmanı bulundurma zorunluluğunun olmaması, kazaların %70'ten fazlasının bu işletmelerde gerçekleşmesine neden oluyor.

Sektörel olarak, inşaat sektörü iş kazalarında lider konumda. 2024 verilerine göre, ölümlü iş kazalarının yaklaşık %35'i inşaat sektöründe meydana geldi. Yüksekten düşme, malzeme çarpması ve elektrik çarpması, bu sektördeki yaygın kaza türleri.
Madencilik, taşımacılık ve metal imalat sektörleri de riskli alanlar arasında. Kayıt dışı istihdamın yüksek olduğu inşaat sektöründe, işçilerin güvencesiz çalışması ve düşük ücretler, kazaların artmasına zemin hazırlıyor.
Türkiye'de iş kazalarının AB ortalamasının 4,5 katı olması, işçi hakları yasalarının uygulanmasındaki sorunları ortaya koyuyor.
4857 sayılı İş Kanunu, işçilere güvenli bir çalışma ortamı sağlanmasını zorunlu kılıyor. İş Kanunu'nun 77. maddesi, işverenlerin iş sağlığı ve güvenliği için gerekli önlemleri almasını emrediyor.
Ayrıca, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, risk değerlendirmesi yapılmasını, işçilere İSG eğitimi verilmesini ve koruyucu ekipman sağlanmasını şart koşuyor.
Ancak, denetim eksikliği ve işverenlerin İSG'yi maliyet olarak görmesi, bu yasaların etkinliğini azaltıyor. İş Kanunu'nun 24. maddesi, işçilere, ücretin zamanında ödenmemesi veya güvensiz çalışma koşulları gibi durumlarda iş sözleşmesini haklı nedenle feshetme hakkı tanıyor. İşçiler, iş kazası sonucu zarar görürse, işverenden maddi ve manevi tazminat talep edebilir.
Çözüm önerileri arasında, öncelikle işyerlerinde düzenli risk analizi yapılması yer alıyor. İş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimleri tarafından verilen eğitimler, işçilerin bilinç seviyesini artırabilir.
Kişisel koruyucu donanımların kullanımı zorunlu hale getirilmeli ve makinelerin bakımı düzenli yapılmalı. Küçük işletmelerde İSG kurullarının kurulması için yasal düzenlemeler güçlendirilmeli. Sendikalar ve meslek odalarının, iş kazası araştırmalarına aktif katılımı sağlanarak şeffaflık artırılabilir.
Sonuç olarak, Türkiye'de iş kazalarının önlenmesi, işverenlerin ve devletin ortak sorumluluğundadır. İSİG'e göre, kazaların %98'i önlenebilir nitelikte. 4857 sayılı İş Kanunu ve 6331 sayılı İSG Kanunu, işçilere güvenli bir çalışma ortamı ve tazminat hakkı gibi önemli güvenceler sunuyor.
Ancak, bu yasaların etkin uygulanması için denetimlerin sıkılaştırılması ve İSG kültürünün yaygınlaştırılması şart. Her iş kazası, bir insan hayatı demek; bu hayatlar, alınacak basit önlemlerle korunabilir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.