Türk'üm Türk benim

Kişi, kendisini bilmez, tanımazsa, "gibi" yapar, yani taklit eder, rol yapar.
Kişi, Rumeli iken Anadolu edilen topraklara, Avrupalılara; "Turqia" yani Türk Yurdu dedirttiren atalarını bilmezse, kendini bilmez ve Avrupaî davranışlar sergilemeye çalışır ve sosyal medyanın kısaltılmış kelimelerden oluşan uyduruk diliyle -sadece sosyal medyada- yazıştığını, konuştuğunu zanneder.
Artık bizim milliyetçilik duygumuzun, milletçilik aklıyla yani Türk'çe hareket ettiği için gerçekçiliğinin, sevgi temelliliğinin, sadakat ve vefa bağlarıyla kuvvetlendirildiğinin farkında olunmuştur zannederiz.
Aklımız kesti keseli demişiz ki:
Ben, Türk'üm. Benimle dalaşmamak, akıl gereği!
Ben milletim! Ben devletim! Ben Devletli Milletim.
Ben, Peygamber (s.a.a.)'den duâlı, nasipli bir milletim!
Ben Müslümanım, bütün dünya Müslümanları benim dindaşım, kardeşim...
Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan, mazlûma karşı merhâmetli, zâlime karşı acımasız ve dininden dönenleri ıslah etmek üzere yaratıldığı; Allah'ın onlardan, onların da Allah'tan razı olduğu Kur'an-ı Kerim'de -(Maide/54)- işâret edilen millet Ben'im!...
"Türklerle iyi geçininiz. Çünkü onlar için çok uzun süreli hâkimiyet söz konusudur" hadisi ile işâret edilen millet, Ben'im...
Hz. Ali (a.s.)'den rivayet edilen; "O kırmızı çehreliler; sizler Allah'ın dinini değiştirdiğiniz ve doğru yoldan çıktığınızda daha önce siz kılıçlarınızla onları hizaya getirdiğiniz gibi, bu defa onlar sizi kılıçları ile doğru yola getirecek ve size hükmedeceklerdir" hadisinde bahsedilen, "Kırmızı çehreli"ler benim...
Hz. Peygamber (s.a.a.)'in müteşabih anlamlı kullandığı, "Kantura oğulları", benim... Tarihten biliniyor ki; Kantura Hatun, Hz. İbrahim'in eşi ve Oğuz Kağan'ın kızıdır. Böyle azîz ve necip soydan gelen ve bu özelliği de Resûlullah (s.a.a.) tarafından "Kantura oğulları" denilerek teyit edilen Türk benim.
Ben, dünyanın dengesiyim!
Ben, tarih yapanım! 
Ben, kendilerine medenî diye iftirâ eden vahşi Avrupalı barbarlara, yunağı-hamamı, temizliği öğreten ve sonra onlara tarihi yazma görevi verenim!
Ben, halkçılık oynayan, kimliksiz dolayısıyla taklitçi işveli dolma kalemlerin yazdıklarını okuyup kaale almaya tenezzül etmeyenlerdenim!
Ben, "Bu memleket; dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az yedi bin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik doğanın rüzgârıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı. Onların oğlu oldu. Bir gün o doğa çocuğu; doğa oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu, Türk oldu... Türk budur! Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir!" diye, Muhteşem Türk Atatürk tarafından kitâbesi tarihe tekrâr yazılan milletim!
Ben, "Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfâdıyım."
Ben, "Biz biliriz bizim işlerimizi/İşimiz kimseden sorulmamıştır" deyip övünmeden tarihe tanıklık eden tek milletim!
Ben, bir Genel Kurmay Başkanı ağzından; "Halkımız metin ve milletine bağlı" şeklinde târif edilerek, halkları milletleştirmekte mâhir tek sosyal kudretim!
Benimle yaşayan huzûrlu olur. Huzûrlu kalır. 
Bana ihanet edenlerin yaşadıkları, ilerde hainlerin yaşayacaklarının da garantisidir!
Ben, kindâr değil gerçek manada dindâr, mütevekkîl bir milletim!
Ben, öldükçe çoğalan, çoğaldıkça Allah yolunda ölümü; "Onlara ölüler demeyiniz. Onlar diridirler" ayeti ile kabullenerek ölüm yarışına girenim!
"Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle" deyip ölerek ölümsüzlüğü güzelleştirebilen milletim!
Üç bin beş yüz yıldır dünyanın her yerine, zamana kafa tutan kalıcı mühürler vurarak tarihe emânet eden; medenîliğin, medeniyet yayıcılığının tek görevlisiyim!
Su gibi, benim geçtiğim yerde hayat olur.
Demire su verip çelikleştiren, çelikleştirdiğim demirden yaptığım kılıçla çağ kapatıp çağ açan benim! 
Aman dileyene kılıç vurmayan, mazlûma zûlmedenlere hesap soran tek milletim!
Ben Türk'üm. Türk Ben'im!..
Türkçe durur, Türkçe vurur, Türkçe korurum!..
İ'lay-ı kelimetullah için ölümşüzleşerek ölen benim.
Dünyanın hiçbir yerinde ve tarihin hiçbir devresinde benden başka hiç bir millet; benim adaletimden başka hiç bir sistem, 30.000 kişinin katiline tutsak sayıp bakmaz! 
İnsana, insan değeri veren gerçek insanım ben!
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" öğretisini yaşayarak, yaşatarak dünyaya öğreten milletim! 
Evrensel İnsan Haklarının ilhâm kaynağıyım ben!
Benimle dalaşmamak akıl gereği!..
Durgunluğum, suskunluğum aczimden değil; üç bin beş yüz yılı aşkın yaşımla teâmüllerim gereği; her şeyi, her ihtimâli göz önünde bulundurarak kurgulanmış her plâna, karşı plân hazırlayarak davrandığım için yavaş-ağır zannedilirim!
Beni tanımayanların tarih bilmezliklerine, binlerce yıllık basîretsizliklerine öfkeyle gülümseyerek, olanları izlemekteyim!
"Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi" tarifli millet, Ben'im!
"Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım" vakarımla duranım!
Ben Türk'üm. Türk, ben'im!..
"Tanrı Türk'ü fert yaratmış, zâlimlere dert yaratmış, 
Mazlûma kol-kanat etmiş, merhâmetli mert yaratmış, 
Yerle gök yetmemiş diye yönleri de dört yaratmış! 
Başlıya baş, dizliye diz eğdiren tek âdil erkim, 
Yaratılır iken Türk'tüm, kıyâmete kadar tekim" inancımla ezilmeden, ezmeden yaşar, yaşatırım.
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...