Silahlı Kuvvetler ülkeye yönelen her türlü tehdidin bertaraf edilmesinde yeri doldurulmayacak bir kurumdur. Silahlı Kuvvetlere yönelik komplo ve yıpratma faaliyetlerinin sadece orduya değil, dolayısıyla millete ve devlete zarar vereceği tezinin dayanak noktalarından biri de zaten bu gerçektir. Türkiye gibi gizli ve açık çok sayıda düşmanı olan bir devlet, savunma zafiyetine asla düşmemelidir. Bu noktada gösterilecek bir zafiyetin kötü sonuçlarının telefi edilmesi belki de imkansız olabilecektir çünkü.Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yürütülen birtakım kampanyalarla içeride ve dışarıda en güçlü olması gereken ordu kurumu yıpratılmaktadır. Bu konuda gereken tedbirler alınmadığından olsa gerek komplolar hayli ilerlemiş durumdadır. Son olarak bir gazetenin servis ettiği ve Türkiye'nin iki hafta gündemini meşgul ettikten sonra sahte olduğu anlaşılan 'kağıt parçası' böyle bir komplonun bir eseridir. Belge denilen şeyin sahte olduğu nihayetinde anlaşılmıştır anlaşılmasına ama bu gerçeğinin ortaya çıkmış olması, açtığı yaranın kapandığı anlamına gelmemektedir. Bundan dolayı yetkililer bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için gereken tedbirleri ivedilikle almak zorundadırlar. Aksi takdirde devlet de millet de zarar görmektedir.Terör veya başka şekillerde ülkemize yönelen silahlı saldırılara karşı göğüs gerebilmek üzerinde uzmanlaşmış Silahlı Kuvvetler, bu komplo ve sahte belgelerle en iyi bildikleri sahanın dışında yani tartışma zemininde bir çatışma içerisine çekilmektedir. Cephede ortaya konulan üstün başarılardan dolayı ordunun millet nezdinde haklı olarak kazandığı güvenilir imaj bu şekilde yok edilmek istenmektedir. Bu planları ortaya koyan ve uygulayanlar en büyük darbeyi millete vurduklarının farkında olarak çalışmalarına devam etmekteler. Cephede göğüs göğüse bir mücadele için uzmanlaşmış Silahlı Kuvvetler mensuplarının tartışma zemininde kendilerini ve kurumlarını tam olarak savunabilmeleri mümkün değildir. Çünkü tartışma zeminindeki cephelerin sayısı hem çok fazladır hem de hızla yenileri açılabilmektedir. Bundan dolayı maksatlı olarak başlatılan her tartışma devletin bekası için çok önemli olan Silahlı Kuvvetler kurumuna maddi ve manevi çok büyük zarar vermektedir. Buna mutlaka engel olunmalıdır.O zaman şu önemli soru akla gelmektedir. Ülkeyi her türlü tehditten asker koruyorsa askere yani Silahlı Kuvvetlere yönelen böylesi tehditlerde bu olmazsa olmaz kurumu kim koruyacaktır?Bu sorunun cevabı hükümet olmalıdır. Çünkü hükümet, devletin olmazsa olmaz kurumlarını hem böyle saldırılara karşı korumak zorundadır hem de bu kurumların daha da güçlendirilmesi sorumluluğunu omuzlarında taşımaktadır. Bundan dolayı, Silahlı Kuvvetlere yönelen son günlerde yaşadığımız gibi tehditlere öncelikle hükümet göğüs germeli ve millet için, devlet için, namus için, birlik ve beraberlik için olmazsa olmaz olan ordu kurumu ayakta kalabilsin. Yoksa millet de devlet de yok olur...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024