Üsküdar’ın tarihi dokusunda bir cevher: Çinili Camii
Osmanlı İmparatorluğu’nun en renkli dönemlerinden birinin izlerini taşıyan Çinili Camii, adını aldığı çinileriyle göz kamaştırıyor
13.06.2024 11:15:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Osmanlı İmparatorluğu'nun en renkli dönemlerinden birinin izlerini taşıyan Çinili Camii, adını aldığı çinileriyle göz kamaştırıyor.
Sultan İbrahim döneminde, Kösem Valide Sultan tarafından 1640 yılında Mimar Kasım Ağa'ya yaptırılan bu külliye, cami, medrese, sebil, su havuzu ve hamamdan oluşmaktadır.
Caminin yapımında kullanılan malzemeler arasında muntazam kesme taş ve renkli çiniler öne çıkıyor. Caminin minaresi, şerefenin altında akantus yapraklarından süslerle bezeli ve birkaç basamakla çıkılan son cemaat yeri çinilerle kaplıdır. İç mekanı, kubbe kasnağına kadar Sinan Mektebi döneminin muhteşem çinileriyle kaplı olup, süsleme tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.
Çinili Camii'nin çinileri incelendiğinde, Osmanlı Türklerinin ilk çinicilik devrinin 16. yüzyılın ilk yarısına kadar devam ettiği ve ikinci yarısından sonra renk ve desen bakımından büyük bir aşama kat ettiği görülmektedir.
Camideki çinilerde beyaz, siyah, kırmızı renklerdeki karanfil, lale, gül, erik çiçeği ve papatyaların ahenkli birleşmesi göze çarpmaktadır.
Caminin iç mekanı
Çinili Camii'nin iç mekanı, adını aldığı çinilerle bezeli, Osmanlı döneminin renkli ve detaylı süslemelerini yansıtan bir görünüme sahiptir.
Cami, kare planlı ve tek kubbeli olup, kıble yönü hariç üç taraftan sekizgen kesitli ve başlıkları baklavalı yirmi mermer sütuna oturan ahşap çatılı geniş bir son cemaat yeriyle çevrelenmiştir.
Caminin iç süslemeleri, zeminden başlayarak üst pencerelere kadar Sinan Mektebi döneminin muhteşem çinileriyle kaplıdır. Bu çiniler, klasik Türk çini sanatının son örneklerini teşkil etmekte olup, beyaz zemin üzerine mavi, fîrûze ve yeşil renklerin hâkim olduğu şakayık, lâle, sümbüllerden oluşan natüralist kompozisyonlu çinilerdir.
Caminin kuzey duvarı, girişin iki yanında pencere alınlıklarındakiler kısmen tahrip edilmiş çinilerle kaplıdır. Bu durum ve ayrıca ahşap çatının oturduğu mermer sütunların aralarının demir şebekeyle kapatılmış olması son cemaat yerine ikinci bir mekân hissi vermektedir.
Caminin dış görünüşüne hâkim olan monotonluk, duvarların üst kısmına açılan ortadaki ince ve uzun, yanlardakiler alçak ve geniş sivri kemerli üçer pencereyle giderilmiştir.
Cami içten 9,12 × 9,16 metre ölçülerinde olup, kubbeye geçiş pandantiflerle sağlanmıştır. Girişte, sol köşedeki gömme merdivenle çıkılan ve Evliya Çelebi'nin yazdığına göre Vâlide Kösem Sultan'ın isteği ile sonradan ilâve edilen ahşap kadınlar mahfili yer almaktadır.
Caminin dış cephesi
Çinili Camii'nin dış cephesi, Osmanlı mimarisinin renkli ve detaylı süslemelerini yansıtan, göz alıcı bir estetiğe sahiptir. Cami, kare planlı ve tek kubbeli bir yapı olup, dış yüzeyi pek muntazam olmayan kesme taşlar ve aralarındaki kalın yassı tuğlalarla renkli bir görünüm kazanmıştır.
Caminin dış görünüşüne hâkim olan monotonluk, duvarların üst kısmına açılan ortadaki ince ve uzun, yanlardakiler alçak ve geniş sivri kemerli üçer pencereyle giderilmiştir.
Bu pencereler, caminin içine doğal ışık akışını sağlar ve yapıya zarif bir hava katar. Ayrıca, duvarların alt yarılarında kuzey ve güney cephelerde ikişer, yanlarda üçer tane demir şebekeli dikdörtgen pencere bulunmaktadır.
Caminin minaresi, şerefenin altında akantus yapraklarından süslerle bezeli ve son cemaat yeri çinilerle kaplıdır, bu da caminin ismine atıfta bulunan çini süslemelerinin bir parçasıdır.
Caminin dış cephesi, Kütahya işi olan ve sır altı tekniğinde yapılan beyaz zemin üzerine mavi, fîrûze ve yeşil rengin hâkim olduğu şakayık, lâle, sümbüllerden oluşan natüralist kompozisyonlu çinilerle süslenmiştir.
Bu estetik özellikler, Çinili Camii'yi sadece bir ibadethane olmanın ötesinde, Osmanlı döneminin sanat ve mimari anlayışını yansıtan bir kültürel miras olarak öne çıkarır.
Restorasyon ve koruma çalışmalarıyla, caminin dış cephesi aslına uygun şekilde korunmuş ve günümüze kadar ulaşmıştır.
Sultan İbrahim döneminde, Kösem Valide Sultan tarafından 1640 yılında Mimar Kasım Ağa'ya yaptırılan bu külliye, cami, medrese, sebil, su havuzu ve hamamdan oluşmaktadır.
Caminin yapımında kullanılan malzemeler arasında muntazam kesme taş ve renkli çiniler öne çıkıyor. Caminin minaresi, şerefenin altında akantus yapraklarından süslerle bezeli ve birkaç basamakla çıkılan son cemaat yeri çinilerle kaplıdır. İç mekanı, kubbe kasnağına kadar Sinan Mektebi döneminin muhteşem çinileriyle kaplı olup, süsleme tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.
Çinili Camii'nin çinileri incelendiğinde, Osmanlı Türklerinin ilk çinicilik devrinin 16. yüzyılın ilk yarısına kadar devam ettiği ve ikinci yarısından sonra renk ve desen bakımından büyük bir aşama kat ettiği görülmektedir.
Camideki çinilerde beyaz, siyah, kırmızı renklerdeki karanfil, lale, gül, erik çiçeği ve papatyaların ahenkli birleşmesi göze çarpmaktadır.
Caminin iç mekanı
Çinili Camii'nin iç mekanı, adını aldığı çinilerle bezeli, Osmanlı döneminin renkli ve detaylı süslemelerini yansıtan bir görünüme sahiptir.
Cami, kare planlı ve tek kubbeli olup, kıble yönü hariç üç taraftan sekizgen kesitli ve başlıkları baklavalı yirmi mermer sütuna oturan ahşap çatılı geniş bir son cemaat yeriyle çevrelenmiştir.
Caminin iç süslemeleri, zeminden başlayarak üst pencerelere kadar Sinan Mektebi döneminin muhteşem çinileriyle kaplıdır. Bu çiniler, klasik Türk çini sanatının son örneklerini teşkil etmekte olup, beyaz zemin üzerine mavi, fîrûze ve yeşil renklerin hâkim olduğu şakayık, lâle, sümbüllerden oluşan natüralist kompozisyonlu çinilerdir.
Caminin kuzey duvarı, girişin iki yanında pencere alınlıklarındakiler kısmen tahrip edilmiş çinilerle kaplıdır. Bu durum ve ayrıca ahşap çatının oturduğu mermer sütunların aralarının demir şebekeyle kapatılmış olması son cemaat yerine ikinci bir mekân hissi vermektedir.
Caminin dış görünüşüne hâkim olan monotonluk, duvarların üst kısmına açılan ortadaki ince ve uzun, yanlardakiler alçak ve geniş sivri kemerli üçer pencereyle giderilmiştir.
Cami içten 9,12 × 9,16 metre ölçülerinde olup, kubbeye geçiş pandantiflerle sağlanmıştır. Girişte, sol köşedeki gömme merdivenle çıkılan ve Evliya Çelebi'nin yazdığına göre Vâlide Kösem Sultan'ın isteği ile sonradan ilâve edilen ahşap kadınlar mahfili yer almaktadır.
Caminin dış cephesi
Çinili Camii'nin dış cephesi, Osmanlı mimarisinin renkli ve detaylı süslemelerini yansıtan, göz alıcı bir estetiğe sahiptir. Cami, kare planlı ve tek kubbeli bir yapı olup, dış yüzeyi pek muntazam olmayan kesme taşlar ve aralarındaki kalın yassı tuğlalarla renkli bir görünüm kazanmıştır.
Caminin dış görünüşüne hâkim olan monotonluk, duvarların üst kısmına açılan ortadaki ince ve uzun, yanlardakiler alçak ve geniş sivri kemerli üçer pencereyle giderilmiştir.
Bu pencereler, caminin içine doğal ışık akışını sağlar ve yapıya zarif bir hava katar. Ayrıca, duvarların alt yarılarında kuzey ve güney cephelerde ikişer, yanlarda üçer tane demir şebekeli dikdörtgen pencere bulunmaktadır.
Caminin minaresi, şerefenin altında akantus yapraklarından süslerle bezeli ve son cemaat yeri çinilerle kaplıdır, bu da caminin ismine atıfta bulunan çini süslemelerinin bir parçasıdır.
Caminin dış cephesi, Kütahya işi olan ve sır altı tekniğinde yapılan beyaz zemin üzerine mavi, fîrûze ve yeşil rengin hâkim olduğu şakayık, lâle, sümbüllerden oluşan natüralist kompozisyonlu çinilerle süslenmiştir.
Bu estetik özellikler, Çinili Camii'yi sadece bir ibadethane olmanın ötesinde, Osmanlı döneminin sanat ve mimari anlayışını yansıtan bir kültürel miras olarak öne çıkarır.
Restorasyon ve koruma çalışmalarıyla, caminin dış cephesi aslına uygun şekilde korunmuş ve günümüze kadar ulaşmıştır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.