Türkiye'de alkol tüketimi
Sigaranın yanında alkol tüketimi de ülkemizde giderek artmaktadır. Alkol tüketimine batı ve medeni ülkelerin fazla yapacakları bir şey yoktur. Sebebi ise gerek ABD'de gerekse Avrupa devletlerinde yani bütün gelişmiş ülkelerde alkol tüketimi dinen de yasaklanmamış hatta bin nevi "kutsal şarapla" teşvik edilmektedir. Ondan da öte bütün kutlamalarda, misafirliklerde, arkadaşlık ve dostluklarda ilk söyledikleri laflar: "Ne içerseniz?", "Hangi alkollü-içkiyi ikram edelim" olmaktadır. Onun için batı ülkelerinin işleri zordur. Alkolle kolayca başa çıkmaları mümkün değildir.
Çünkü alkol tüketimine alışan insanların sayıları gittikçe artmaktadır. Bu sayılar yetişkin nüfusun yaklaşık olarak % 75'in üstüne çıkmaktadır. Bunların yarısı kadarı da "alkolik" seviyesine çoktan ulaşmış bulunmaktadır.
Alkol ve sigara uyuşturucu alışkanlığının ilk adımıdır. Diğer taraftan ise şu durum açık olarak bilinmektedir. Sigara ve alkol, madde uyuşturucusunun rayları ve yollarıdır, hatta ilk adımlarıdır. Uyuşturucuya giden yollar bu raylar üzerinden gelmektedir. Bu sebeple ABD ve AB gençleri uyuşturucu kıskacına girmiştir. Çünkü onların yaşam tarzları bunlardan kurtulma imkanını vermemektedir. Şu anda şu batı dünyasında neredeyse şarapsız sofraya oturulmamaktadır. Fransa'da lokantada su almak istemek neredeyse acayip sayılmaktadır. Öte tarafta ise bütün kutlamalar toplu yerlerde şenliklerde, misafirliklerde ve benzeri konuşma ve anlaşmalarda wiski, votka, şarap, şampanya veya biralar ayıplanmaktadır. Asosyal ve "kültürsüz" sayılmaktadır. Mesale bizim temsilcilerimiz dış ülke ziyaretlerinde boş kadeh veya su dolu bardaklarını şerefe kaldırdıklarını TV'lerde görmekteyiz! Onlarla dostluk kurmak, anlaşmak ve arkadaşlık etmek istenirse, onların yaşam tarzına ve davranış biçimlerine uyulması gerekir diye düşünülmektedir. Onlara (Batılılara) uymamak cesaretini çok az kişi gösterebilmektedir.
Bu maddelerin vücudumuza etkileri
Mesale bir nefes sigara dumanı bir yudum viski veya alkol ile bir tutam uyuşturucu alındığında vücudumuzda ne tür olaylar oluşmaktadır ona bir bakmak gerekmektedir.
İnsan bunları aldığı zaman, bu maddeler trilyonlarca molekülle süratle kana geçmekte ve onbeş yirmi saniyede moleküller (zerrecikler) kan devaranı vasıtasıyla beyin hücrelerine gitmektedir. O anda beyin hücreleri tarafından hemen emilmektedir. insanlarda o anda ani olarak bir zevk ve öfori parlaması oluşmaktadır. Anlık bir parlama ve zevk piki gelişmektedir. Vücut yalancı veya yapay bir haz şekline girmektedir.
Son araştırmaların gösterdikleri...
Günümüzdeki teknolojik imkanlarla vücudumuzdaki bu maddelerin emilme ve etki mekanizmaları bazı bulgularla takip edilmektedir. Bazı yüksek teknolojik aletlerin yardımıyla görsel olarak bu olayları görmek ve gösterebilmek mümkün olmamaktadır. Hatta olayların resimlendirilmeleri ve profillerinin çekimleri de imkan dahilindedir.
İnsanların duyu merkezleri aktif bir şekilde olduklarından, mesale görme merkezimiz ve duyma merkezimiz bir konferansı dinleme veya izleme esnasında fazla faaliyet yaptıklarından dolayı, tetkiklerde bu merkezlerdeki imajlarda daha büyük ve aktif parlaklık fizyolojik olmaktadır. Normal bir şekilde olaylar belirli sınırlar içinde kalmaktadır. Zorlamalar olduğu anda ise (uyuşturucu kullananlarda) sonuçlar negatif olmaktadır. Uyuşturucu kullananlarda aktive esnasında çok az değişme izlenmemektedir. Kısacası o insanlarda dikkat ve konsantrasyon-yağunluk aktiviteleri pek olmamaktadır. Bu sebeplede her hangi bir yüksek işlemde cerayan etmemektedir.
Dimağ yoğunluğu uyuşturucuya bağımlı kalmaktadır.
Uyuşturucu kullananlarda sigara dumanı, alkol veya uyuşturucu alındığında ilgili merkezlerde bu tür parlamalar oluşmaktadır. Ama bu tür parlamalar dışarıdan alınan zel ve zararlı madde ile sınırlı kalmaktadır.
Sigaranın yanında alkol tüketimi de ülkemizde giderek artmaktadır. Alkol tüketimine batı ve medeni ülkelerin fazla yapacakları bir şey yoktur. Sebebi ise gerek ABD'de gerekse Avrupa devletlerinde yani bütün gelişmiş ülkelerde alkol tüketimi dinen de yasaklanmamış hatta bin nevi "kutsal şarapla" teşvik edilmektedir. Ondan da öte bütün kutlamalarda, misafirliklerde, arkadaşlık ve dostluklarda ilk söyledikleri laflar: "Ne içerseniz?", "Hangi alkollü-içkiyi ikram edelim" olmaktadır. Onun için batı ülkelerinin işleri zordur. Alkolle kolayca başa çıkmaları mümkün değildir.
Çünkü alkol tüketimine alışan insanların sayıları gittikçe artmaktadır. Bu sayılar yetişkin nüfusun yaklaşık olarak % 75'in üstüne çıkmaktadır. Bunların yarısı kadarı da "alkolik" seviyesine çoktan ulaşmış bulunmaktadır.
Alkol ve sigara uyuşturucu alışkanlığının ilk adımıdır. Diğer taraftan ise şu durum açık olarak bilinmektedir. Sigara ve alkol, madde uyuşturucusunun rayları ve yollarıdır, hatta ilk adımlarıdır. Uyuşturucuya giden yollar bu raylar üzerinden gelmektedir. Bu sebeple ABD ve AB gençleri uyuşturucu kıskacına girmiştir. Çünkü onların yaşam tarzları bunlardan kurtulma imkanını vermemektedir. Şu anda şu batı dünyasında neredeyse şarapsız sofraya oturulmamaktadır. Fransa'da lokantada su almak istemek neredeyse acayip sayılmaktadır. Öte tarafta ise bütün kutlamalar toplu yerlerde şenliklerde, misafirliklerde ve benzeri konuşma ve anlaşmalarda wiski, votka, şarap, şampanya veya biralar ayıplanmaktadır. Asosyal ve "kültürsüz" sayılmaktadır. Mesale bizim temsilcilerimiz dış ülke ziyaretlerinde boş kadeh veya su dolu bardaklarını şerefe kaldırdıklarını TV'lerde görmekteyiz! Onlarla dostluk kurmak, anlaşmak ve arkadaşlık etmek istenirse, onların yaşam tarzına ve davranış biçimlerine uyulması gerekir diye düşünülmektedir. Onlara (Batılılara) uymamak cesaretini çok az kişi gösterebilmektedir.
Bu maddelerin vücudumuza etkileri
Mesale bir nefes sigara dumanı bir yudum viski veya alkol ile bir tutam uyuşturucu alındığında vücudumuzda ne tür olaylar oluşmaktadır ona bir bakmak gerekmektedir.
İnsan bunları aldığı zaman, bu maddeler trilyonlarca molekülle süratle kana geçmekte ve onbeş yirmi saniyede moleküller (zerrecikler) kan devaranı vasıtasıyla beyin hücrelerine gitmektedir. O anda beyin hücreleri tarafından hemen emilmektedir. insanlarda o anda ani olarak bir zevk ve öfori parlaması oluşmaktadır. Anlık bir parlama ve zevk piki gelişmektedir. Vücut yalancı veya yapay bir haz şekline girmektedir.
Son araştırmaların gösterdikleri...
Günümüzdeki teknolojik imkanlarla vücudumuzdaki bu maddelerin emilme ve etki mekanizmaları bazı bulgularla takip edilmektedir. Bazı yüksek teknolojik aletlerin yardımıyla görsel olarak bu olayları görmek ve gösterebilmek mümkün olmamaktadır. Hatta olayların resimlendirilmeleri ve profillerinin çekimleri de imkan dahilindedir.
İnsanların duyu merkezleri aktif bir şekilde olduklarından, mesale görme merkezimiz ve duyma merkezimiz bir konferansı dinleme veya izleme esnasında fazla faaliyet yaptıklarından dolayı, tetkiklerde bu merkezlerdeki imajlarda daha büyük ve aktif parlaklık fizyolojik olmaktadır. Normal bir şekilde olaylar belirli sınırlar içinde kalmaktadır. Zorlamalar olduğu anda ise (uyuşturucu kullananlarda) sonuçlar negatif olmaktadır. Uyuşturucu kullananlarda aktive esnasında çok az değişme izlenmemektedir. Kısacası o insanlarda dikkat ve konsantrasyon-yağunluk aktiviteleri pek olmamaktadır. Bu sebeplede her hangi bir yüksek işlemde cerayan etmemektedir.
Dimağ yoğunluğu uyuşturucuya bağımlı kalmaktadır.
Uyuşturucu kullananlarda sigara dumanı, alkol veya uyuşturucu alındığında ilgili merkezlerde bu tür parlamalar oluşmaktadır. Ama bu tür parlamalar dışarıdan alınan zel ve zararlı madde ile sınırlı kalmaktadır.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006