Vatikan'ın gerçek görüşü ve gerçek yüzü buydu zaten. Bazı geri zekalı Vatikan misyonu hizmetkarları, "Vatikan'ın çizgisi mi değişiyor?" diyerek... M.Bayraktar'ın yazısı
Papa 16. Benedict'in sözleri sadece İslam'a ve Yüce Peygamberimize duyduğu kini itiraf etmesi anlamına gelmiyor, aynı zamanda Dinlerarası Diyalog denilen Vatikan projesinin peşinden gidenlerin nasıl bir misyona hizmet ettiklerini de ortaya koyuyor.İslam ve Türk düşmanı Papa'ya göre, İslam bir şiddet dini ve Hz. Muhammed de kan dökerek İslam'ı yaymaya çalışmış bir kişiydi. Aslında Vatikan'ın gerçek görüşü ve gerçek yüzü buydu zaten. Bugün bazı geri zekalı Vatikan misyonu hizmetkarları, "Vatikan'ın çizgisi mi değişiyor?" diyerek sanki bu Papa'dan önce Vatikan farklı bir düşünce içindeydi havasını yayma cahaletini gösteriyor. Kendi ihanetlerine kılıf bulmaya çalışıyorlar.Vatikan asırlardan beri İslam'a ve Müslümanlara karşı hep hasmane tavır içinde oldu. Ancak bu hasmane tavırla Müslümanları Hristiyanlaştırmayı başaramayacağını anlayınca o meşhur diyalog masalına başvurdu.Diyalog derken amaçları misyonerlikti ve bunu her fırsatta itiraf ediyorlardı. 1965'de 2. Vatikan Konsülü'nde aldıkları kararlardan sonra Müslümanlarla kuracakları kuracakları diyaloğun "şartlara uydurulmuş misyonerlik" olduğunu da yine kendileri söyleyeceklerdi.Türkiye'de de bazı cemaat liderleri, gazeteler, aydınlar, Vatikan'ın bu misyonunun bir parçası olmak için çırpınıp durdular. Vatikan'a gidip "Ey Papa cenapları! Buraya senin misyonunun bir parçası olarak geldik" diye methiyeler düzdüler. Toplantı üstüne toplantılar düzenleyerek devraldıkları bu misyonun gereğini yerine getirmeye çalıştılar. Televizyonlarını, gazetelerini bu göreve tahsis ettiler. Bu misyonun savunucuları "Hz. Muhammed'e inanmayanlara da rahmet gözüyle bakmak lazım" diyerek Hristiyanlara şirin gözükmek için akaid kurallarını tepetaklak etmekten çekinmediler.Allah'ın rahmetini, Allah'ın son Peygamberine inanmayanlara da kuşattırmaya çalışanların Vatikan'daki dostları sonunda ağızlarındaki baklayı çıkardı."Sizin Peygamberiniz kan döken bir Peygamberdi, kan dökmekten başka bir şey yapmadı" diyerek içlerindeki kini kustular.Oysa Vatikan'ın gerçek misyonu buydu zaten! Vatikan'ın misyonu İslama, Hz. Peygamberimize küfretmekti. Bunun için Türkiye'den bazı grupları devşirip kendi misyonlarının bir parçası yaptılar. O gruplar ve hocaefendileri yıllardan beri Vatikan'ın misyonunun tam bir parçası oldu.Bu misyonun bir parçası olanlar, Papa'nın bugün sarfettiği sözlerin vebalini ve sorumluluğunu da ebediyen omuzlarında taşıyacaklardır.Onlar da üstlendikleri misyonun bu toplumun imanına zehir gibi sirayet etmesinden dolayı en az Papa kadar sorumlu olacaklardır.Oysa Prof. Dr. Haydar Baş, on yıldan beri bu diyalog safsatasının peşinden gidenleri uyarıyor: "Durun! Bu cadde çıkmaz sokak! Vatikan'ın oyununa gelmeyin. Bu bir misyonerlik tuzağıdır! Bunların amacı dinimizi ve ülkemizi parçalamaktır! Vatikan asla değişmez. Dün nasılsa bugün de aynıdır!" diye bangır bangır bağırıyor.Ama bu uyarıları dinlemeyen,anlamayan bazı Vatikan uşakları bugün, dost belledikleri Vatikan'dan gelen pis iftiralar karşısında sarsıldılar. Paniklediler. Ne yapacaklarını şaşırdılar. "İlk diyalogçu, Üstad Bediüzzamandı" diye yazılar döşeyenler, üstadlarının diyalog kurduğu yerin nasıl bir İslam düşmanı kurum olduğunu fark ederek nedamet duyacak bir imana sahipler mi bilmiyoruz.Bildiğimiz bir şey var ki, Haydar Baş'ın tarihi uyarılarını dinlemeyenler ve dinlemedikleri gibi bir sürü iftira ve küfür ile mukabele edenler bugün nasıl bir zillet içine düştüklerinin alenen görüldüğü.Yazık size, yazık!
MUHARREM BAYRAKTAR / mbayraktar@yenimesaj.com.tr
Papa 16. Benedict'in sözleri sadece İslam'a ve Yüce Peygamberimize duyduğu kini itiraf etmesi anlamına gelmiyor, aynı zamanda Dinlerarası Diyalog denilen Vatikan projesinin peşinden gidenlerin nasıl bir misyona hizmet ettiklerini de ortaya koyuyor.İslam ve Türk düşmanı Papa'ya göre, İslam bir şiddet dini ve Hz. Muhammed de kan dökerek İslam'ı yaymaya çalışmış bir kişiydi. Aslında Vatikan'ın gerçek görüşü ve gerçek yüzü buydu zaten. Bugün bazı geri zekalı Vatikan misyonu hizmetkarları, "Vatikan'ın çizgisi mi değişiyor?" diyerek sanki bu Papa'dan önce Vatikan farklı bir düşünce içindeydi havasını yayma cahaletini gösteriyor. Kendi ihanetlerine kılıf bulmaya çalışıyorlar.Vatikan asırlardan beri İslam'a ve Müslümanlara karşı hep hasmane tavır içinde oldu. Ancak bu hasmane tavırla Müslümanları Hristiyanlaştırmayı başaramayacağını anlayınca o meşhur diyalog masalına başvurdu.Diyalog derken amaçları misyonerlikti ve bunu her fırsatta itiraf ediyorlardı. 1965'de 2. Vatikan Konsülü'nde aldıkları kararlardan sonra Müslümanlarla kuracakları kuracakları diyaloğun "şartlara uydurulmuş misyonerlik" olduğunu da yine kendileri söyleyeceklerdi.Türkiye'de de bazı cemaat liderleri, gazeteler, aydınlar, Vatikan'ın bu misyonunun bir parçası olmak için çırpınıp durdular. Vatikan'a gidip "Ey Papa cenapları! Buraya senin misyonunun bir parçası olarak geldik" diye methiyeler düzdüler. Toplantı üstüne toplantılar düzenleyerek devraldıkları bu misyonun gereğini yerine getirmeye çalıştılar. Televizyonlarını, gazetelerini bu göreve tahsis ettiler. Bu misyonun savunucuları "Hz. Muhammed'e inanmayanlara da rahmet gözüyle bakmak lazım" diyerek Hristiyanlara şirin gözükmek için akaid kurallarını tepetaklak etmekten çekinmediler.Allah'ın rahmetini, Allah'ın son Peygamberine inanmayanlara da kuşattırmaya çalışanların Vatikan'daki dostları sonunda ağızlarındaki baklayı çıkardı."Sizin Peygamberiniz kan döken bir Peygamberdi, kan dökmekten başka bir şey yapmadı" diyerek içlerindeki kini kustular.Oysa Vatikan'ın gerçek misyonu buydu zaten! Vatikan'ın misyonu İslama, Hz. Peygamberimize küfretmekti. Bunun için Türkiye'den bazı grupları devşirip kendi misyonlarının bir parçası yaptılar. O gruplar ve hocaefendileri yıllardan beri Vatikan'ın misyonunun tam bir parçası oldu.Bu misyonun bir parçası olanlar, Papa'nın bugün sarfettiği sözlerin vebalini ve sorumluluğunu da ebediyen omuzlarında taşıyacaklardır.Onlar da üstlendikleri misyonun bu toplumun imanına zehir gibi sirayet etmesinden dolayı en az Papa kadar sorumlu olacaklardır.Oysa Prof. Dr. Haydar Baş, on yıldan beri bu diyalog safsatasının peşinden gidenleri uyarıyor: "Durun! Bu cadde çıkmaz sokak! Vatikan'ın oyununa gelmeyin. Bu bir misyonerlik tuzağıdır! Bunların amacı dinimizi ve ülkemizi parçalamaktır! Vatikan asla değişmez. Dün nasılsa bugün de aynıdır!" diye bangır bangır bağırıyor.Ama bu uyarıları dinlemeyen,anlamayan bazı Vatikan uşakları bugün, dost belledikleri Vatikan'dan gelen pis iftiralar karşısında sarsıldılar. Paniklediler. Ne yapacaklarını şaşırdılar. "İlk diyalogçu, Üstad Bediüzzamandı" diye yazılar döşeyenler, üstadlarının diyalog kurduğu yerin nasıl bir İslam düşmanı kurum olduğunu fark ederek nedamet duyacak bir imana sahipler mi bilmiyoruz.Bildiğimiz bir şey var ki, Haydar Baş'ın tarihi uyarılarını dinlemeyenler ve dinlemedikleri gibi bir sürü iftira ve küfür ile mukabele edenler bugün nasıl bir zillet içine düştüklerinin alenen görüldüğü.Yazık size, yazık!
MUHARREM BAYRAKTAR / mbayraktar@yenimesaj.com.tr