Var her işte bir hayır

Her olağanüstü durumda olağan üstü kabiliyetleri izlemek zevk veriyor insana.

Göğsümüz, mayalanmış hamur gibi kabarıyor.

Sahip olduğumuz değerleri tanıyor ve öğünüyoruz böylesi zamanlarda.

Belki sıkıntı çekiyoruz, ama övünüyoruz, bu değerlerimizle.

Deprem sonrası izlediğimiz onlarca deprem uzmanı ile övündüğümüz gibi.

Deprem nedirden, nasıl kurtulacağımıza kadar.

Nerede saklamamız gerektiğinden, fay haddinin ne kadar yakınında ev tutacağımıza kadar her konuyu, hem de birinci ağızdan dinleme imkanı bulduk ulusça.

Ülkeyi ulusal kefen gibi saran kar sonrası yine konunun uzmanları devrede.

Önce karlı havada araç nasıl kullanılır konusu işlendi.

Önemine binaen bu konu ilk sırayı aldı.

Zincir nasıl takılır?

kaza nasıl basılır?

firene ne zaman ve hangi güçte basmamız gerek?

Ve diğer püf noktalarına kadar her konu işlendi.

Sıra karda nasıl yürümemiz konusuna geldi.

İlk kural el cepte yürümemek.

Bu kuralı yerine getirmek isterken cebinden telefonunu çaldıran bizim Mustafa kime dava açsın.

Ama düşüp kolunu kırmaktan bir cep telefonunun çalınması evladır.

Size göre tabi, bizim Mustafa aynı kanaatte değil.

Sonra adımların genişliği.

Adımların genişliği 20 sandım olunca kaç saniyede toparlanırsınız?

Şayet 30 sandımsa ne olur?

Hepsi uzmanlarca ortaya kondu.

Yakında yerel yönetimler; "Buzda yürümenin on kuralı", "Zincir nasıl takılır",

"Kardan adam yaparken nelere dikkat etmeli" gibi çeşitli kitapçıklar yayınlarlar.

Belki çok çekiyoruz bu olağanüstü durumlarda ama her konu için yığınla uzmana sahip olduğumuzu da bu sayede öğreniyoruz.

Ya, ne demişler; "Gülü seven Isparta'ya gitsin, pardon, dikenine katlanır."

Fena mı?

***

Bir reklam!

Artık mahremiyetten eser kalmayacak.

Utanma duygusu,

İffet,

Ar,

Namus,

Tarihe karışacak.

Çünkü şimdi Boynuzzzi var.

Baştan sona renkli, birinci kuşe kağıt, orijinal resimler.

Boynuzzzi olan yerde hayaya yer yok.

Boynuzzzi, hayvanları bile utandıran dergi.

Boynuzzzi, bayilerde.

Utanmazsanız alın.