"Vatan, sadece Hasan'ın anası" ise durum bu olur

Diyarbakır, Batman, Siirt başta olmak üzere Güneydoğu bölgemizde tezgahlanan olayların sıralamaya gerek yok... Büyükşehirler de alttan alttan kaynatılıyor.İşlerin bu noktalara, hatta daha vahim noktalara varacağı belliydi.BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, AKP ve önceki koalisyon ortaklarının izlediği AB'ci ve Amerikancı politikaların Güneydoğumuzu sıkıntılı günlere gebe bıraktığını yıllardan beri haykırdı, haykırıyor. Prof. Dr. Baş, "Uçurumun kenarındaki insanı arkadan iteklersen, sonunun ne olacağı baştan belli; bunu görmek için öyle çok da akıllı olmaya gerek yok. Biz buna dikkat çektik. Gelinen badireyi haber vermeye çalıştık" dedi hafta sonu Başkanlık Divanı'nda. Yıllardan beri süregelen ve bir önceki MHP/ANAP/DSP koalisyonun zemini üzerine oturan AKP'nin AB'ci ve Amerikancı politikaları, güneydoğumuzu ateşin ortasına doğru sürükledi, sürüklüyor.Çekiç Güç'ün sınırımıza konuşlanmasından sonraki gelişmeleri tekrar hatırlatmaya hacet yok... İşin künhüne vakıf olmak için son tezgahtarlıkları hatırlamak yeterlidir.Alt kimlik-üst kimlik tartışmaları, sosyal dokumuzu örseliyor, Türk milletinin dengesini, birlik ve bütünlüğünü sarsıyor.Dinlerarası diyalog çalışmalarıyla, çoğulculuk adı altında çok kültürlülük, alt kimliklilik, etnik parselasyonculuk kaşınıyor. Asırlar boyu süre gelen Türk-islam medeniyetimizin mirası ve mayasıyla şekillenmiş olan Milli kimlik yok ediliyor.Üstüne üstlük bir lokma ekmeğe muhtaç edilmiş insanlarımız, ABD'nin taşeronu Barzani'nin Kürdistan'ından estirilen "petrol maaşı" rüzgarına tutuluyor. Meteliğe kurşun sıkan vatandaşa, AB'ye üyelik rüyasında iş bulma hayali kurduruluyor; ama ne rüya, ne de hayal karın doyuruyor. Tam bu noktada AB fonları devreye sokuluyor.Bir yandan devlete etek giydirildi, giydiriliyor, devlet iradesi hadım edildi, ediliyor; öte yandan millet, devletin "kadife içindeki çelik yumruğu" diye maruf askerinin başına çuval geçiren Amerika'nın ve uyum yasaları adı altında devletin polisinin eline kuş lastiği verdiren AB'nin insaf, ikram ve kucağına iteklendi, itekleniyor.AB, IMF ve ABD adına sergilenen politik işgüzarlıklar bu derece ayan-beyan ortada iken; hala "Bu işin sorumluları kim, bu iş nasıl bu hale geldi?" diye sormak, bir başka işgüzarlık örneğidir.Türkiye'nin "yumuşak karnı" yıllardan beri kaşınıyor.Yanıbaşımıza Kürdistan'ı konduran "AKP'nin stratejik ortağı Amerika"nın Ankara Büyükelçisi Wilson'a kalıyor Güneydoğu'daki vahim provalara açıklık getirme işi.Başbakan Erdoğan, BOP'un kuşatması altındaki coğrafyada, işgal altındaki Irak'ta ve kaynayan Güneydoğu kazanımızda yaşananları yok farz edercesine medeniyetler ittifakı tiyatrosu oynuyor. Yeni Zelanda'dan İspanya'ya, Amerika'dan Sudan'a, oradan Arabistan'a zıplıyor, uçuyor... Zât-i alileri sanki küresel işler için yaratılmış; himmeti milletin işlerine, ayakları Ankara'ya değmiyor.Erdoğan, "Vatan"dan cüda düşmüş vaziyette... Öyle olunca da vatanda yaşananlar, vatanda yaşayanların sıkıntısı oluveriyor.Hani, sabah içtimasında komutan sormuştu Onbaşı Hasan'a "Oğlum vatan nedir?"Hasan'dan cevap yok... Öyle bir şey öğretilmemişti çünkü o güne kadar. Komutan, fırtına öncesi gulgule gibi soruyu tekrar etmişti: "Oğlum, vatan nedir?"Şamarın ayak seslerini duyar gibi olan Hasan, başka çare yok diyerek içinden nasıl geldiyse öylece "Vatan anamdır, komutanım!" diye haykırmıştı. Komutan memnun kalmış, tebessüm etmişti.Onbaşı Hasan'ın yanındaki askere aynı suali daha gür bir sada ile sormuş; er Bülent, cevabı yapıştırmıştı: "Vatan, Hasan'ın anasıdır komutanım!"AKP hükümeti, Türkiye'deki, yani "mukaddes vatan"daki gelişmelere, er Bülent'in cevabında saklı halet-i ruhiyeyle yaklaşırsa olacak olan budur.Vatan, sadece Hasan'ın-Hüseyin'in değil, hepimizin anasıdır. Ve başka "Vatan"ımız yoktur.Bu bağlamda Türkiye'de kımıldayan her yapraktan AKP sorumludur. Erdoğan sorumludur. AB'nin, ABD'nin veya IMF'nin kımıldattığı her insandan AKP sorumludur; devleti idare eden tüm etkililer ve yetkililer öncelikli sorumlulardır. Erdoğan, Sudan'a veya Okyanus ötesine kapak atsa da sorumludur, başka bir yere kapak atsa da... Hazırlığı geçmiş yıllara doğru uzanıp bugün ortaya çıkan tüm sosyal ve siyasal olaylardan ise, geriye doğru iktidarda bulunmuş herkes sorumludur. Güneydoğu olayları işte bu kabil mesuliyetli olaylardır. Bu derece vahim gelişmeleri yıllardan beri gizli ve açık kaşıdıkça kaşıyan AB, IMF ve Amerika'nın stratejik ortağı olanların vebalini varın siz hesap edin... AKP de, işgalcilerle stratejik ortaklığının kendi sırtına ne faturalar yüklediğinin hesabını yapmalıdır. Bu mesuliyeti, etkili ve yetkililerimiz başta olmak üzere hepimiz hissetmez isek, ayaklarımızın altından kumun kayması gibi vatanımızı kaydırırlar... Kuzey Irak'ta olduğu gibi.