Yalancı Zeynep hadisesi
O dönemde İmam Hâdî’nin karşılaştığı hadiselerden biri de ‘Yalancı Zeyneb Hadisesi’dir
22.05.2024 17:54:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
![Yalancı Zeynep hadisesi](resimler/haberler/31/yalanci-zeynep-hadisesi-H1528852-11.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![Yalancı Zeynep hadisesi](resimler/haberler/31/yalanci-zeynep-hadisesi-H1528852-12.webp)
![](temalar/resimler/bos.gif)
![](temalar/resimler/bos.gif)
O dönemde İmam Hâdî'nin karşılaştığı hadiselerden biri de 'Yalancı Zeyneb Hadisesi'dir.
Ebû Hâşim el-Ca'ferî anlatıyor: "Mütevekkil zamanında bir kadın ortaya çıktı ve Resûlullah'ın kızı Fâtıma'nın kızı Zeyneb olduğunu iddia etti.
Mütevekkil dedi ki: 'Sen genç bir kadınsın. Oysa Resûlullah'ın zamanının üzerinden şu kadar yıl geçmiştir."
Kadın dedi ki: "Resulullah beni meshetti ve her kırk yılda gençliğimin geri gelmesini diledi. Bu zamana kadar insanlara bu kimliğimi açıklamadım. Fakat şimdi ihtiyaç hâsıl oldu da onlara gelip kimliğimi açıkladım."
Bunun üzerine Mütevekkil, Ebû Tâlib sülalesinin yaşlılarını, Abbâsoğullarını ve Kureyşlileri çağırdı. Ve kadının durumunu onlara anlattı.
Bazıları, "Zeyneb falan tarihte öldü" dedi.
Mütevekkil kadına sordu: "Bu rivâyet hakkında ne dersin?"
Kadın dedi ki: "Yalandır, iftiradır. Çünkü benim durumum insanlara gizliydi. Yaşadığımı da, öldüğümü de bilmiyorlardı."
Bunun üzerine Mütevekkil onlara dedi ki: "Bu rivâyet dışında kadına karşı kullanacak bir deliliniz var mı?"
Dediler ki: "İbn Rızâ'yı çağır. Belki onda bizde olmayan bir delil vardır."
Mütevekkil, İmam'ı çağırdı. Ve kadının durumunu ona anlattı.
İmam, "Zeyneb falan senenin, falan ayının, falan gününde vefat etti" dedi.
Mütevekkil, "Onlar da bu rivâyeti anlattılar. Ama ben kadına onu susturacak sağlam bir delil olmadan iddiasından vazgeçirmeyeceğime yemin ettim" dedi.
İmam, "Yemininden dolayı sana bir şey yok. Çünkü ortada onu da, başkalarını da, susturacak bir delil var" dedi.
Mütevekkil delilin ne olduğunu sordu.
İmam dedi ki: "Fâtıma evlatlarının etleri yırtıcı hayvanlara haramdır. Yırtıcı hayvanlar Fâtıma'nın evlatlarından birini yemezler.
O kadını yırtıcı hayvanların bulunduğu çukura indir. Eğer Fâtıma evlatlarından biri ise ona zarar vermeyeceklerdir."
Mütevekkil kadına, "Ne diyorsun?" dedi. Kadın, "Bu adam benim öldürülmemi istiyor" dedi.
İmam, "Burada Hasan ve Hüseyin'in soyundan gelen bir topluluk vardır. Onları indirebilirsin" dedi.
Oradakilerin hepsinin yüzü korkudan değişti. İmam'a öfke duyanlardan biri dedi ki: "O başkaları için böyle bir şey söylüyor da niçin kendisi inmiyor?"
Mütevekkil bu öneriye sıcak baktı. Çünkü kendisinin kurduğu bir plan olmaksızın İmam'ın ortadan kalkması ümidi doğmuştu. Dedi ki: "Ey Ebû'l-Hasan neden oraya inecek kişi sen olmuyorsun?"
İmam, "Buna karar verecek olan sensin" dedi.
Mütevekkil, "Öyleyse bunu sen yap" dedi.
İmam Hâdî de bunu kabul etti. Bir merdiven getirildi. Yırtıcı hayvanların bulunduğu çukurun kapağı açıldı. İçeride altı aslan vardı.
İmam aşağıya indi. İçeri girip oturduğunda aslanlar İmam'ın yanına geldiler. Ve onun önünde yere yattılar. Ön ayaklarını uzatarak başlarını ayaklarının arasına koydular.
İmam da teker teker onların başlarını meshediyordu. Sonra meshettiğine kenara çekilmesi için eliyle işaret ediyordu. O da bir köşeye çekiliyordu. Sonunda hepsi kenara çekilip onun karşısında dizildiler.
Vezir, Mütevekkil'e dedi ki: "Bu yaptığın doğru değil! Bu olay duyulmadan önce onu hemen oradan çıkar."
Bunun üzerine Mütevekkil, İmam'a şöyle dedi: "Ey Ebû'l-Hasan! Bizim amacımız sana bir kötülük yapmak değildi. Sadece senin sözlerinin doğruluğuna ilişkin yakın bir inanca sahip olmak istedik. Şimdi oradan çıkmanı istiyorum."
İmam kalkıp merdivene doğru yürümeye başladı. Vahşi hayvanlar da İmam'ın elbisesine sürünüyorlardı.
İmam ayağını merdivenin ilk basamağına koyunca aslanlar döndü ve geri dönmelerini işaret etti. Aslanlar yerlerine döndüler. O da yukarı çıktı. Ve şöyle dedi: "Her kim ki Fâtıma'nın evlatlarından olduğunu iddia ediyorsa, gitsin benim oturduğum yerde otursun."
Mütevekkil kadına, "İn aşağıya" dedi.
Kadın, "Allah rızâsı için bana bir şey yapmayın. Ben yalan bir iddiada bulundum. Ben falancanın kızıyım. İçinde bulunduğumuz yoksulluk beni böyle bir yalanla ortaya çıkmaya itti" dedi.
Bunun üzerine Mütevekkil, "Onu vahşi hayvanların arasına atın" dedi.
Fakat Mütevekkil'in annesi birini göndererek Mütevekkil'den kızı bağışlamasını istedi. Ve ona iyilikte bulundu. (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hadi eserinden)
Ebû Hâşim el-Ca'ferî anlatıyor: "Mütevekkil zamanında bir kadın ortaya çıktı ve Resûlullah'ın kızı Fâtıma'nın kızı Zeyneb olduğunu iddia etti.
Mütevekkil dedi ki: 'Sen genç bir kadınsın. Oysa Resûlullah'ın zamanının üzerinden şu kadar yıl geçmiştir."
Kadın dedi ki: "Resulullah beni meshetti ve her kırk yılda gençliğimin geri gelmesini diledi. Bu zamana kadar insanlara bu kimliğimi açıklamadım. Fakat şimdi ihtiyaç hâsıl oldu da onlara gelip kimliğimi açıkladım."
Bunun üzerine Mütevekkil, Ebû Tâlib sülalesinin yaşlılarını, Abbâsoğullarını ve Kureyşlileri çağırdı. Ve kadının durumunu onlara anlattı.
Bazıları, "Zeyneb falan tarihte öldü" dedi.
Mütevekkil kadına sordu: "Bu rivâyet hakkında ne dersin?"
Kadın dedi ki: "Yalandır, iftiradır. Çünkü benim durumum insanlara gizliydi. Yaşadığımı da, öldüğümü de bilmiyorlardı."
Bunun üzerine Mütevekkil onlara dedi ki: "Bu rivâyet dışında kadına karşı kullanacak bir deliliniz var mı?"
Dediler ki: "İbn Rızâ'yı çağır. Belki onda bizde olmayan bir delil vardır."
Mütevekkil, İmam'ı çağırdı. Ve kadının durumunu ona anlattı.
İmam, "Zeyneb falan senenin, falan ayının, falan gününde vefat etti" dedi.
Mütevekkil, "Onlar da bu rivâyeti anlattılar. Ama ben kadına onu susturacak sağlam bir delil olmadan iddiasından vazgeçirmeyeceğime yemin ettim" dedi.
İmam, "Yemininden dolayı sana bir şey yok. Çünkü ortada onu da, başkalarını da, susturacak bir delil var" dedi.
Mütevekkil delilin ne olduğunu sordu.
İmam dedi ki: "Fâtıma evlatlarının etleri yırtıcı hayvanlara haramdır. Yırtıcı hayvanlar Fâtıma'nın evlatlarından birini yemezler.
O kadını yırtıcı hayvanların bulunduğu çukura indir. Eğer Fâtıma evlatlarından biri ise ona zarar vermeyeceklerdir."
Mütevekkil kadına, "Ne diyorsun?" dedi. Kadın, "Bu adam benim öldürülmemi istiyor" dedi.
İmam, "Burada Hasan ve Hüseyin'in soyundan gelen bir topluluk vardır. Onları indirebilirsin" dedi.
Oradakilerin hepsinin yüzü korkudan değişti. İmam'a öfke duyanlardan biri dedi ki: "O başkaları için böyle bir şey söylüyor da niçin kendisi inmiyor?"
Mütevekkil bu öneriye sıcak baktı. Çünkü kendisinin kurduğu bir plan olmaksızın İmam'ın ortadan kalkması ümidi doğmuştu. Dedi ki: "Ey Ebû'l-Hasan neden oraya inecek kişi sen olmuyorsun?"
İmam, "Buna karar verecek olan sensin" dedi.
Mütevekkil, "Öyleyse bunu sen yap" dedi.
İmam Hâdî de bunu kabul etti. Bir merdiven getirildi. Yırtıcı hayvanların bulunduğu çukurun kapağı açıldı. İçeride altı aslan vardı.
İmam aşağıya indi. İçeri girip oturduğunda aslanlar İmam'ın yanına geldiler. Ve onun önünde yere yattılar. Ön ayaklarını uzatarak başlarını ayaklarının arasına koydular.
İmam da teker teker onların başlarını meshediyordu. Sonra meshettiğine kenara çekilmesi için eliyle işaret ediyordu. O da bir köşeye çekiliyordu. Sonunda hepsi kenara çekilip onun karşısında dizildiler.
Vezir, Mütevekkil'e dedi ki: "Bu yaptığın doğru değil! Bu olay duyulmadan önce onu hemen oradan çıkar."
Bunun üzerine Mütevekkil, İmam'a şöyle dedi: "Ey Ebû'l-Hasan! Bizim amacımız sana bir kötülük yapmak değildi. Sadece senin sözlerinin doğruluğuna ilişkin yakın bir inanca sahip olmak istedik. Şimdi oradan çıkmanı istiyorum."
İmam kalkıp merdivene doğru yürümeye başladı. Vahşi hayvanlar da İmam'ın elbisesine sürünüyorlardı.
İmam ayağını merdivenin ilk basamağına koyunca aslanlar döndü ve geri dönmelerini işaret etti. Aslanlar yerlerine döndüler. O da yukarı çıktı. Ve şöyle dedi: "Her kim ki Fâtıma'nın evlatlarından olduğunu iddia ediyorsa, gitsin benim oturduğum yerde otursun."
Mütevekkil kadına, "İn aşağıya" dedi.
Kadın, "Allah rızâsı için bana bir şey yapmayın. Ben yalan bir iddiada bulundum. Ben falancanın kızıyım. İçinde bulunduğumuz yoksulluk beni böyle bir yalanla ortaya çıkmaya itti" dedi.
Bunun üzerine Mütevekkil, "Onu vahşi hayvanların arasına atın" dedi.
Fakat Mütevekkil'in annesi birini göndererek Mütevekkil'den kızı bağışlamasını istedi. Ve ona iyilikte bulundu. (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Hadi eserinden)