Humeyra EZERGULDört bir yanımızı yalnızlar, yani kendilerini yalnız hissedenler kaplamış. Etrafımızda bir yalnızlık şarkısı, türküsü, şiiri okunduğunda ağlamamak için kendini zor tutan ya da tutmayı beceremeyip gözyaşlarını akıtan insanlar dolu. Hatta bu duygu onları o kadar ezmiş ki, hanım olsun bey olsun içlerindeki bu kabaran kaynağı, dışarı fışkırırcasına akıtıyorlar.
"Evet her fert ayrı, bu sebeple herkes yalnız." Böyle olmakta zorunda, hayatın kanunu bu... Bir ben daha yok ki, beni benim gibi anlasın; benim acımı-tatlımı benim frekanslarımda hissetsin... İsterseniz bu amaçla etrafınıza bir göz atın her yere ve her kesime bir bakın. "Hepimiz yalnızız." Dahası yalnızlığımızın acısını kediyle, köpekle, kuşla, balıkla gidermeye çalışıyoruz. Gerçekten de onlarla güzel dostluklar kuruyor; insanlarla paylaşamadığımız birçok şeyi onlarla paylaşabiliyoruz. Özellikle konuşup da, bizim hissettiklerimizi anlama derecelerini tam olarak tecrübe edemediğimiz için, içimizdeki bu yalnızlığı giderdiğimizi sanıyoruz, yanılıyoruz.
Eğer böyle olmasaydı bir şarkıda, şiirde niçin bu kadar duygulanıp üzülüyoruz! Neden koca koca binaların ve karınca misali insanların arasında, gökyüzündeki yıldızlar kadar yeryüzünde yalnız geziyoruz...
Ben burada genelden, çoğunluktan bahsediyorum. Yeryüzü dolusu yalnız insanların arasında rastladığımız ya da henüz rastlamadığımız birkaç akletmeyi başarmış, güzel insandan söz etmiyorum. Geçen hafta içinde yalnızlığımıza dair tespitimi teyit eden örnekler görüp, onların bu duygulu halleri yüreğime dokununca kaleme almadan edemedim.
İçimizdeki yalnızlığı, tarifi güç boşluğu yaratılanlarla değil de Yaratan'la neden doldurmaya çalışmıyoruz!.. Akıl köprüsü ile gönül bağlantımızı kurup; duygu denizimizin uğultusunu, içimizi döven dalgaların sesini duyan ve bilene yönelmiyoruz. Günah sisleri kaplamış kalbimizle yönelemeyeceğimiz önyargısına mı varıyoruz? Oysa Yaratan (cc) "Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız" (Kaf: 16) buyuruyor. Allah (cc) yarttığını herkesten iyi bilir ve ona söz söyler. Kur'an O'nun kelâmıdır.
Sonuçta; bir ben daha yok ama beni Yaratan var. Yalnızlığımızı yalnızlığa ancak O'nunla itebiliriz. Çünkü O (cc) gaybı bilendir, dirilten ve öldürendir, herşeyi işiten, bilen gerçek hükümrandır. Gizleneni de açığa vurulanı da bilir. O (cc) gözetleyicidir, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir. Kimseye zulmetmez, kolaylık diler, mü'minlerin dostudur. O (cc) her an yaratma halindedir, yarattıklarını sever, lütûf ve ikrâmda bulunur, onlara yakındır.
Haydi dostlar, ayaklarımızı sağlam zemine basıp, akıl köprüsünü gönlümüze kurarak, yalnızlığımıza tek çareyi bulalım. Hakk'a varalım...
"Evet her fert ayrı, bu sebeple herkes yalnız." Böyle olmakta zorunda, hayatın kanunu bu... Bir ben daha yok ki, beni benim gibi anlasın; benim acımı-tatlımı benim frekanslarımda hissetsin... İsterseniz bu amaçla etrafınıza bir göz atın her yere ve her kesime bir bakın. "Hepimiz yalnızız." Dahası yalnızlığımızın acısını kediyle, köpekle, kuşla, balıkla gidermeye çalışıyoruz. Gerçekten de onlarla güzel dostluklar kuruyor; insanlarla paylaşamadığımız birçok şeyi onlarla paylaşabiliyoruz. Özellikle konuşup da, bizim hissettiklerimizi anlama derecelerini tam olarak tecrübe edemediğimiz için, içimizdeki bu yalnızlığı giderdiğimizi sanıyoruz, yanılıyoruz.
Eğer böyle olmasaydı bir şarkıda, şiirde niçin bu kadar duygulanıp üzülüyoruz! Neden koca koca binaların ve karınca misali insanların arasında, gökyüzündeki yıldızlar kadar yeryüzünde yalnız geziyoruz...
Ben burada genelden, çoğunluktan bahsediyorum. Yeryüzü dolusu yalnız insanların arasında rastladığımız ya da henüz rastlamadığımız birkaç akletmeyi başarmış, güzel insandan söz etmiyorum. Geçen hafta içinde yalnızlığımıza dair tespitimi teyit eden örnekler görüp, onların bu duygulu halleri yüreğime dokununca kaleme almadan edemedim.
İçimizdeki yalnızlığı, tarifi güç boşluğu yaratılanlarla değil de Yaratan'la neden doldurmaya çalışmıyoruz!.. Akıl köprüsü ile gönül bağlantımızı kurup; duygu denizimizin uğultusunu, içimizi döven dalgaların sesini duyan ve bilene yönelmiyoruz. Günah sisleri kaplamış kalbimizle yönelemeyeceğimiz önyargısına mı varıyoruz? Oysa Yaratan (cc) "Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız" (Kaf: 16) buyuruyor. Allah (cc) yarttığını herkesten iyi bilir ve ona söz söyler. Kur'an O'nun kelâmıdır.
Sonuçta; bir ben daha yok ama beni Yaratan var. Yalnızlığımızı yalnızlığa ancak O'nunla itebiliriz. Çünkü O (cc) gaybı bilendir, dirilten ve öldürendir, herşeyi işiten, bilen gerçek hükümrandır. Gizleneni de açığa vurulanı da bilir. O (cc) gözetleyicidir, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir. Kimseye zulmetmez, kolaylık diler, mü'minlerin dostudur. O (cc) her an yaratma halindedir, yarattıklarını sever, lütûf ve ikrâmda bulunur, onlara yakındır.
Haydi dostlar, ayaklarımızı sağlam zemine basıp, akıl köprüsünü gönlümüze kurarak, yalnızlığımıza tek çareyi bulalım. Hakk'a varalım...