23 yıllık AKP iktidarı ve özellikle de Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi denen ucube sistem sayesinde milletten oy alarak iktidar olanlar milleti dinlemez oldular. Seçimde verdikleri sözlerin aksine başka başka şeyler yapmaya devam etmektedirler.
"Söz milletin meclisinindir" sözünün bir anlamı kalmamıştır. Çünkü vekiller meclise girerken dediklerinin tersine hareket etmekteler. Milletin gözü önünde Terörsüz Türkiye Tiyatrosu oynanırken milletin gelişmelerden yapılan pazarlıklardan işin nereden nereye gelip gittiğinden haberi bile yoktur.
Yapılan görüşmeler 10 yıllığına gizlenecekmiş. İktidar sahiplerine ve komisyondaki beyefendilere hanımefendilere sormak isteriz ki; başımıza bir çorap örmediğinizi biz nerden bileceğiz?
Ayakkabı değiştirir gibi parti değişebilen kimselerin revaçta olduğu bir dönemde meclise ve meclisteki vekillere kim ne kadar güvenebilir ki?
Toplumları yönetmeye talip olanların, seçilirken halkın her kesiminden destek alamasalar bile seçildikten sonra; herkese hizmet etmek mecburiyetleri vardır. Ve mutlaka milletle mutabakat içinde olmak zorundadırlar. Bunun aksi yapılmaya devam edilirse ne devlet kalır ne millet.
Başımızdaki bu ucube sistemden kurtulmak için milletimizin ayıkması ve çok acil olarak birlikte hareket edip toplumsal bir mutabakata zemin hazırlaması gerekmektedir.
Toplumsal mutabakat sağlanamayan toplumun fertleri, adaletten ve merhametten uzak bir hayat yaşamak zorunda kalmaya devam ederler.
Gerek seçim sistemi gerek yönetim şekli gerek seçen gerek seçilen hakkında köklü bir değişim şarttır. Bu kısır döngüyü mutlaka kırmak ve gençlere fırsat vermek gerekmektedir.
Sözde demokrasi adı altında yapılan seçimlerde maddi güç, dışarda ve içerde oluşan menfaat birlikteliğinin yanında, medyanın da gücünü yanına alanlar, algı yönetimi ile seçimleri kazanmaktadırlar. Kazanınca da "dediğim dedik çaldığım düdük" felsefesiyle milleti dikkate almamaktadırlar.
Toplumu kutuplaştırmaktan ve kavga kültüründen oluşan bir propaganda neticesinde kazanılan seçimden sonra da toplumsal mutabakat sağlanamamaktadır.
Toplumsal mutabakat sağlanamayan bir seçimden sonra yönetime gelenler, seçimden sonra da kendi düzenlerini kurup kendi yandaşlarını nemalandırmaktadırlar. Bu durum, kısır döngüye dönüşmüştür.
Toplumun yepyeni ve kendi kendini yönetebileceği sistemlere ve gençlere ihtiyacı vardır.
Hz. Mevlana'nın dediği gibi: "Dünle beraber gitti cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait… Şimdi yeni şeyler söylemek lazım."
Siyaset sahnesinde yeni bir ses, yeni bir soluk, yeni bir tarz ortaya koymaya çalışan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) genç lideri Av. Hüseyin Baş'ın Türkiye'yi Yönetecek Gençler Aranıyor" ve "Gençler Halleder" çağrısı bile insanın içini ısıtmaya, hayallerini yeşertmeye yetiyor.
Yönetenlere demek isteriz ki; Toplumsal mutabakat ile halkın gerçekten kendi kendini yönetebilmesine zemin hazırlamak ve milli bir mutabakat kurmak zorundasınız. Millete rağmen bir şeyler yapmak ayıptır günahtır. Bu vebalden kurtulamazsınız ve cezasını da milletle devletle birlikte hepimiz çekeriz. Vesselam.
"Söz milletin meclisinindir" sözünün bir anlamı kalmamıştır. Çünkü vekiller meclise girerken dediklerinin tersine hareket etmekteler. Milletin gözü önünde Terörsüz Türkiye Tiyatrosu oynanırken milletin gelişmelerden yapılan pazarlıklardan işin nereden nereye gelip gittiğinden haberi bile yoktur.
Yapılan görüşmeler 10 yıllığına gizlenecekmiş. İktidar sahiplerine ve komisyondaki beyefendilere hanımefendilere sormak isteriz ki; başımıza bir çorap örmediğinizi biz nerden bileceğiz?
Ayakkabı değiştirir gibi parti değişebilen kimselerin revaçta olduğu bir dönemde meclise ve meclisteki vekillere kim ne kadar güvenebilir ki?
Toplumları yönetmeye talip olanların, seçilirken halkın her kesiminden destek alamasalar bile seçildikten sonra; herkese hizmet etmek mecburiyetleri vardır. Ve mutlaka milletle mutabakat içinde olmak zorundadırlar. Bunun aksi yapılmaya devam edilirse ne devlet kalır ne millet.
Başımızdaki bu ucube sistemden kurtulmak için milletimizin ayıkması ve çok acil olarak birlikte hareket edip toplumsal bir mutabakata zemin hazırlaması gerekmektedir.
Toplumsal mutabakat sağlanamayan toplumun fertleri, adaletten ve merhametten uzak bir hayat yaşamak zorunda kalmaya devam ederler.
Gerek seçim sistemi gerek yönetim şekli gerek seçen gerek seçilen hakkında köklü bir değişim şarttır. Bu kısır döngüyü mutlaka kırmak ve gençlere fırsat vermek gerekmektedir.
Sözde demokrasi adı altında yapılan seçimlerde maddi güç, dışarda ve içerde oluşan menfaat birlikteliğinin yanında, medyanın da gücünü yanına alanlar, algı yönetimi ile seçimleri kazanmaktadırlar. Kazanınca da "dediğim dedik çaldığım düdük" felsefesiyle milleti dikkate almamaktadırlar.
Toplumu kutuplaştırmaktan ve kavga kültüründen oluşan bir propaganda neticesinde kazanılan seçimden sonra da toplumsal mutabakat sağlanamamaktadır.
Toplumsal mutabakat sağlanamayan bir seçimden sonra yönetime gelenler, seçimden sonra da kendi düzenlerini kurup kendi yandaşlarını nemalandırmaktadırlar. Bu durum, kısır döngüye dönüşmüştür.
Toplumun yepyeni ve kendi kendini yönetebileceği sistemlere ve gençlere ihtiyacı vardır.
Hz. Mevlana'nın dediği gibi: "Dünle beraber gitti cancağızım, Ne kadar söz varsa düne ait… Şimdi yeni şeyler söylemek lazım."
Siyaset sahnesinde yeni bir ses, yeni bir soluk, yeni bir tarz ortaya koymaya çalışan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) genç lideri Av. Hüseyin Baş'ın Türkiye'yi Yönetecek Gençler Aranıyor" ve "Gençler Halleder" çağrısı bile insanın içini ısıtmaya, hayallerini yeşertmeye yetiyor.
Yönetenlere demek isteriz ki; Toplumsal mutabakat ile halkın gerçekten kendi kendini yönetebilmesine zemin hazırlamak ve milli bir mutabakat kurmak zorundasınız. Millete rağmen bir şeyler yapmak ayıptır günahtır. Bu vebalden kurtulamazsınız ve cezasını da milletle devletle birlikte hepimiz çekeriz. Vesselam.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Hüseyin Baş Lozan’da oynanmak istenen İngiliz oyununu anlattı / 03.09.2025
- Zafer sadece savaşla değil, ekonomi ile de kazanıldı / 02.09.2025
- Ölüme hazırlık nasıl olur? / 01.09.2025
- Atatürksüz Zafer Bayramı kutlamanın anlamı olmaz / 30.08.2025
- Millete rağmen bir şey yapmak ayıptır günahtır / 29.08.2025
- Allah ile kulu arasındaki yakınlık / 28.08.2025
- Şüphesiz Rabbim duayı işitendir / 27.08.2025
- Her şeye rağmen hayra çağıranlardan olunuz / 26.08.2025
- İsrail vuruyor, dinli dinsiz bütün iktidarlar seyrediyor / 25.08.2025
- Kokuşmuş ve eskimiş siyasete mecbur değilsiniz / 24.08.2025
- Zafer sadece savaşla değil, ekonomi ile de kazanıldı / 02.09.2025
- Ölüme hazırlık nasıl olur? / 01.09.2025
- Atatürksüz Zafer Bayramı kutlamanın anlamı olmaz / 30.08.2025
- Millete rağmen bir şey yapmak ayıptır günahtır / 29.08.2025
- Allah ile kulu arasındaki yakınlık / 28.08.2025
- Şüphesiz Rabbim duayı işitendir / 27.08.2025
- Her şeye rağmen hayra çağıranlardan olunuz / 26.08.2025
- İsrail vuruyor, dinli dinsiz bütün iktidarlar seyrediyor / 25.08.2025
- Kokuşmuş ve eskimiş siyasete mecbur değilsiniz / 24.08.2025