Yaptıklarımız ve yapamadıklarımız

Kimler geldi, kimler geçti bu dünyadan, işte geldik biz de gidiyoruz. Belki de sıramızı savmamız yakınlaştı, kim bilebilir belki son günlerimizi yaşıyoruz.Her insan ömrü boyunca neler yaşıyor, nelerle karşılaşıyor? Çok neşeli görünen bir insanın kederlerle yoğrulmuş bir iç dünyası olmadığını kim söyleyebilir? Yüzleri gülerken içleri ağlayan insanlarımız az değildir. Bizim bir davranışından dolayı kınadığımız bir insan kim bilir Allah'tan gelen hangi imtihana sabretmektedir bilebilir miyiz?Allah'a sevgili bir kul olmak için iyilikler yapsak, kalplerimizi temizlemeye çalışsak bu çabalarımızın yeterli olduğunu kim söyleyebilir? İyi olmanın, iyilikle davranmanın bir sınırı bir bitimi var mı? Denir ki insanlar hem yaptıklarından ve hem de muktedir olup yapmadıklarından sual edilecek, kıldan ince, kılıçtan keskince bir yoldayız.Muktedir olup da yapmadıklarımız mesela iyiliği emredip kötülükten sakındırmak?" İçinizden hayra çağıran, iyiliği buyurup kötülükten men eden bir topluluk olsun işte onlar kurtuluşa erenlerdir." (Al-i İmran, 104)İnsan kendi içinde kavgalı olunca dışındaki insanlarla da kavgalı olabiliyor. Kendimizle barışık olduğumuzda, kamil insan olma gayretinde olduğumuzda çevremizdeki her insana bir şekilde faydalı olabilme potansiyelini kendimizde buluyoruz. Ne yaparsak yapalım ne bunca nimetin şükrünü eda edebiliriz ne de Allah'ın lütfuna olan ihtiyacımız biter.İnsan olmak uzun bir yolculuğa çıkmak gibidir, demiştik önceki bir yazıda, insan bazen ne halde olduğunu bile bilemiyor; "Bilmiyorum ne haldayım" demiyor mu şair? Hallerimizi nasıl bileceğiz, neye ağlayıp neye güleceğiz bilen var mı? Allah'ım yarın ölüm haliyle hallendiğimizde bizlere lütfunla, kereminle muamele eyle, bizleri Senin sevip seçtiğin kullarından eyle?