logo
29 MART 2024

Yaşar Nuri'yi dinliyorum gözlerim sulu

15.12.2004 00:00:00
Dün akşam hükümetin yarı resmi yayın organı haline gelmiş/getirilmiş Star'ı dinliyorum.

Ardan Zentürk'un sunduğu A/Y Dosyalar programı, Türkiye/Müslümanlık Hıristiyanlığın ama özellikle de Evangelist inanışın nasıl da imha saldırılarıyla karşı karşıya olduğunu ele almış.

Aytunç bey, adı üstünde Oksitantalist/Hıristiyan teologu.

En son Vakit yazarı Abdurrahman Dilipak'ın, kızcağızını bu ilmi öğrenmek için Vatikan'a yollayacağını duymuştuk, (doğruysa) hayırlı olsun.

Aytunç bey İslamî konulara, bir çok ilahiyatçıdan daha vakıf.

En azından daha mümin. En azından tahrip etmiyor.

İşi zor, gece, söz gelimi, Şalgam TV'de canlı yayındadır, sabahleyin, mesela, Rusya'daki bir kilisenin davetlisi olarak ilk uçakla Rusya'ya doğru yola çıkar, panelist olarak.

Gizli kapaklı,

Yoğurtlu kabaklı bir iş yapmıyor, mesleği bu.

Programda engin fikirlerinden istifade edilen bir başka zat daha vardı.

Prof. Yaşan Nuri bey.

Yaşar beyi binlerken "yeni bir misyon mu yüklendi acaba?" diye geçirdim içimden. En son işi Sibel Can'ın kocası Sülhi beyle tekstil ticareti olduğunu gazetelerde okumuştum, olabilir, ne sakıncası var, hayırlı olsun.

Yaşar beyle benim ileri derece dostluğum 1982 yılında M.Ü. İlahiyat Fakültesi'ne kaydolmamla başlar, 1986'da son bulur.

Dostluğumuzun derecesi, odasında çay demleyip içmek, evinde pastabörek yemek ve eski tip Doğan marka arabasıyla turlamaktan ibaret. Fena da sayılmaz hani.

"Azizim bu ülkede bir hizmet olacaksa bunu üstad yapacaktır" sözü hala kulaklarımdadır.

"Üstad" Prof. Dr. Haydar Baş hocamdı.

Bana azizim derken inşallah dinsel bir ünvan niyetine söylemiyordu.

Öncesi ve sonrasıyla 1985 tarihlerinde, "dil öğrenmek" maksadıyla Yaşar bey (bizim bildiğimiz) ABD'ye gidip gelmeye başlamıştı.

Sonra Vatikan, Red House, derken Moon Tarikatı ilim heyeti üyeliği ve sonrası malum.

Sonrası o malum ve meşum kelime; "ben değiştim."

Üç isim var bu sihirli kelimeye kolunu kaptıran.

Önce Yaşar Nuri Öztürk.

Sonra Fethullah Gülen.

En son kahramanımız Başbakan Tayyip Erdoğan.

Yaşar bey, öylesine bu efsunlu kelimeye kaptırmıştı ki kendisini, ünvanını ve herşeyini borçlu, geçmişine ait ne varsa hepsini elinin tersiyle silip attı. Şu tarihe kadar yaptığım bütün çalışmalar artık bana ait değildir, muhtevalarıyla birlikte dedi.

Fethullah Gülen'in değişimi, tek cümlede özetlenebilir; "dinlerarsı diyalog."

Tayyip bey için tek misal; daha düne kadar kendisine en ağır hakaretleri yapan Fatih Altaylı ile dillere destan dostluğu.

Dün akşam din iman edebiyatı yaparken Yaşar Nuri'yi dinledim.

İslam'ın çok ciddi manada bir Hıristiyanlık kuşatması, hatta imhasıyla karşı karşıya bulunduğunu söylüyordu.

Oysa geçen ay üst düzey bir kardinal da; "Müslümanlar, bizim İncil'i yorumladığımız gibi Kur'an'ı yeniden yorumlamaları, bazı hükümlerini esnetmeleri gerekir" diyordu.

Ne alakası mı var dediniz?

O kardinalin sözünün, Yaşar beyin "dinde yeniden yapılanma" sözünden farkı ne? "Dini her türlü kirden kurtarmak", "Kur'an'daki İslam", "ana dilde ibadet", "esnek din" ve daha nice vecize Yaşar beye ait değil mi?

Kardinaller de bunları söylemiyor mu?

Dünyadaki bütün misyonerleri toplasanız, kiliselerin yaptığı bütün yıkıcı faaliyetleri alt alta koysanız, başta Yaşar beyin ve diğer teologların Müslüman kimlikleriyle bu İslam dinine yaptıkları ihanet düzeyindeki tahribatın KDV'si bile olmaz.

Müslümanların safi arı-duru, itikatlarına şüphe ve vesvese eklediler.

İslam'ı, herkesin rahatlıkla hakkında ahkâm kestiği bir din haline getirdiler.

İslam hakkında yeterince bilgi sahibi olmayan bazı özel kurum ve kişilere, "yanlış bir din anlattılar."

İslam'ın emirlerini yerine getirme gayreti içinde olanlara çeşitli hakaretler yapıp, din-iman derdi taşımayanlara, "siz bu halinizle onlardan çok daha iyisiniz" fikrini aşıladılar.

Bütün bunları bir misyon için yapmadıklarını kim iddia edebilir?

Neye benziyor bu son perde?

Elinize geçirdiğiniz bir insanı önce dövüyorsunuz, sonra ona sövüyorsunuz, sonra kesiyorsunuz, daha sonra doğruyorsunuz, sonra da "eyvaaaah bu adam kan kaybediyor, böyle giderse yakında ölür diye" feryat ediyorsunuz.

Tiyatro değil de nedir bu?

İftira etmediğimi size bir misalle anlatayım.

Hüseyin Zengin dostumuzun babası rahmetlik olmuştu.

Trabzon'da cenaze evindeyiz.

İstanbul'dan gelmiş bir akrabaları yaşadığını anlatıyor.

Tevatür derecesinde şahitlerim var.

"Biz" diyor adam, Tataristan'dan Türkiye'ye geldik.

Ben beş yaşındaydım geldiğimizde.

Babam komünist olmayalım diye bizi Türkiye'ye getirdi.

Elli yıldır beş vakit namaz kılan eşim, Yaşar Nuri Öztürk'ü dinlemeye başladı, namazı bıraktı. Avukat olan kızım da bu süreçte ateist oldu.

Bu sadece bir misal. Toplumda bunun gibi yüzlerce misal bulabilirsiniz.

Bunca tahribattan sonra kalkıp din-iman edebiyatı yapmak niye?

"Önceki görevi verenler, şimdi de bu görevi mi veriyor?" diye düşünmeden edemiyor insan.

Aman ha bu millet sözünde ve özünde samimi olanları dinlemesin diye mi bu senaryo?

Programın en sonunda ne oldu?

Ülke bu kadar büyük bir tehlike içindeyken ve bu tehlikeli sürecin bir merhalesi olan Antalya/Belek'teki dinler bahçesinin açılması olayı, hükümetin sanki yayın organı Star televizyonu tarafından büyük bir başarı olarak takdim ediliverdi.

Perhiz,

Lahana turşusu,

Şalgam suyu.

Hani şu bir vardı ya; "hiç olsun inkârında samimi ol."

 
Müslim Karabacak / diğer yazıları
Murat Ağırel'den iki yeni belge
Gizli servet deştikçe fışkırdı!
'Mazlumlara yaptığımız yardım için mimlendik'
Erdoğan da Gazze istismarı yaptı
Türkiye'nin en genç başkan adayı BTP'den
BTP Kadirli Adayı 18 yaşında
İsrail, Gazze'de önüne geleni öldürdü
171 BM çalışanı hayatını kaybetti
Mehmetçikin yolunu açma çalışması
Kar kalınlığı 7 metreyi buldu
Mansur Yavaş, Haymana'da vatandaşlarla buluştu
"Bir oy çok önemli"
Vatandaş geçim için karta yüklendi
Yüzde 122 artış!
Moskova'daki terör saldırısı
Can kaybı 144'e yükseldi
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Murat Ağırel'den iki yeni belge
Gizli servet deştikçe fışkırdı!
'Mazlumlara yaptığımız yardım için mimlendik'
Erdoğan da Gazze istismarı yaptı
Türkiye'nin en genç başkan adayı BTP'den
BTP Kadirli Adayı 18 yaşında
İsrail, Gazze'de önüne geleni öldürdü
171 BM çalışanı hayatını kaybetti
Mehmetçikin yolunu açma çalışması
Kar kalınlığı 7 metreyi buldu
Mansur Yavaş, Haymana'da vatandaşlarla buluştu
"Bir oy çok önemli"
Vatandaş geçim için karta yüklendi
Yüzde 122 artış!
Moskova'daki terör saldırısı
Can kaybı 144'e yükseldi
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.