Bu derin felsefi sorunun cevabını belki merak edeniniz olmuştur! Bence fazla takılmayın. Aynen Türkiye gibi.. Türkiye'nin içinde bulunduğu çıkmazları bu sorudaki gibi kısır döngüye benzetebilirsiniz.
Ne soru tam bir soru, ne de cevabı tam bir cevap. Asıl sorulması gereken sorular bir türlü sorulmuyor. Sorulsa da, tam cevap bulundu derken bir de bakıyoruz ki, aynı yerde sayıyoruz.
Gelin, çok zor olmayan, basit bir soru soralım; yumurtanın fiyatı bakkalda, markette kaç TL? Eskiden şöyle bir cümle hatırlıyorum; "Beşi beş kuruştan, beş yumurta kaç kuruş eder?" Buradaki cevap beş. Zaten sorunun içinde. Fakat bu mazide kaldı. Şimdi kuruşa hiçbir şey alamazsınız.
Eskiden paramızın değeri vardı. Onun için kuruşlarla iş görüyorduk. Bereketliydi kuruşlarımız. Şimdi ise 10 adet yumurtanın fiyatı kaç TL'dir, sorusuna on yumurta 10 TL'dir. Başka yerde 5 TL'dir. Bir başka yerde 8 TL'dir, cevabını alırsınız. Bu cevapların hepsi doğrudur.
Eğer fabrika yumurtasından bahsediyorsak, 5 TL'dir. Gezen tavuk yumurtası 8 TL, yok hayır, gerçek köy yumurtası ise İstanbul gibi bir yerde 10 TL'dir.
Son günlerde tavukçuluk literatürüne bir deyim yerleşiverdi Türkiye'de; gezen tavuk yumurtası.
Her halde gezince köye hava almaya çıkıyor. Yoksa şehirde ne işi var? Gezmesi lazım, hava alması lazım, beslenmesi lazım dağda, bayırda.. Ama bir de bakıyorsunuz ki, gezen tavuk denilen tavuklar, aslında şehrin yanı başında kapalı bir alanda gezdiriliyorlar.
Bir çiftlikte sabahtan akşama kadar kapalı bir alanda gezen bir tavuğun katkılı besi almadan büyümesi şehir şartlarında mümkün değildir. Köydeki gerçek tavuklarla bunları sakın karıştırmayın. Bunlardan çıkan yumurta da haliyle gezen tavuk yumurtası adını alıyor. Yani size satıcı, 'gezen tavuk yumurtası' derse aklınıza bu söylediklerim gelsin. Sonuç itibarıyla bunlar köy tavuğu değil.
Köy yumurtasına gelecek olursak! Normal şartlarda hayvanın börtü-böcek yiyerek doğal bir şekilde tabiattan beslenmesi demektir. Hatta tavukcağız bazen yerini karıştırıp, kümes yerine kedi yuvasına yumurtasını bıraktığı bile olur. Bu o yumurtayı daha da doğal yapar. Tavsiye ettiğim tavuk yumurtası tamamen böyledir.
Tavukçuluk sektöründe bir ara kuş gribi bahanesiyle bir sürü hayvan telef edildi. Nasıl mı? Ege'de bir ilin köyünde görülen bu hastalık nedeniyle doğu Anadolu'daki tavuklar bile telef edildi.
Bu konuyu derin bir araştırmak lazım. Bu işten kimler fayda sağladı? Şimdi buradan isim isim yazıp da ortalığı bulandırmak istemiyorum doğrusu. Ufak bir internet araştırması size cevapları verecektir.
Bundan dolayı gerçek tavuk ve tavuk yumurtasını bulmak artık o kadar zor hale geldi ki, bunu şehirde yaşayan insanlar çok iyi bilir.
Eğer memlekette tanıdığınız, sevdiğiniz yoksa bu tür doğal ürünlere ulaşmanız gerçekten zor. Öyle eskisi gibi kümesten yumurta alıp, kırmak göründüğü kadar kolay değil. Ya köyde yaşayacaksın, ya da tanıdığın birileri sana az miktarda köy yumurtasını kendisi payının yarısını sana gönderecek.
Eskiyi özlemedim desem yalan olur. Kümeslerin sayısını daha kontrollü bir şekilde çoğaltmamızda fayda var kanaatindeyim. Her şey topyekûn değişmeli hayvancılıkta ve onu etkileyen diğer alanlarda. Hatta tümüyle baştan aşağıya devrim gerekiyor bence. Bu sahifelerden hep yazdık ve hep yazmaya devam edeceğiz.
Aslında bu devrim, Akçaabat'ın Sarıtaş Mahallesinde başlayıp, Duma'da ilan edildi. Bazı arkadaşlarımız buna 'sessiz devrim' diyor. Bence tam bir 'sesli devrim'. Hem de en yüksek desibelden. Duymayan kalmadı.
Bunu tartışanlar oldu. Yani MEM'i. Kimi kapitalizm sözcülüğü yaparken kimi de dünyanın kurtuluşu bu modeldir dedi.
Tesadüfe bakın ki, dünyayı kurtaracak bu proje, diyenlerin kimlikleri ya ekonomist, ya da bilim adamı. Bence en tepeden en tırnağa, profesöründen doçentine, akademisyenine kadar herkes bu gerçeğin farkında.
İnanıyorum ki, Türk milleti de bir gün bunu fark edecektir. Yoksa Türkiye'de hayvancılık ve ürünleri üçüncü dünya ülkelerindeki kaliteye bile ulaşamayacaktır. Bu bakışla şu soruyu tekrar soralım; Beşi beş kuruştan beş yumurta kaç kuruş eder? Tavuklar geziyor, çok işleri var, yumurtlayamazlar. Yumurtlama işini başkalarına bıraktılar. Onun için yumurtalar bir türlü doğal çıkmıyor.
Ne soru tam bir soru, ne de cevabı tam bir cevap. Asıl sorulması gereken sorular bir türlü sorulmuyor. Sorulsa da, tam cevap bulundu derken bir de bakıyoruz ki, aynı yerde sayıyoruz.
Gelin, çok zor olmayan, basit bir soru soralım; yumurtanın fiyatı bakkalda, markette kaç TL? Eskiden şöyle bir cümle hatırlıyorum; "Beşi beş kuruştan, beş yumurta kaç kuruş eder?" Buradaki cevap beş. Zaten sorunun içinde. Fakat bu mazide kaldı. Şimdi kuruşa hiçbir şey alamazsınız.
Eskiden paramızın değeri vardı. Onun için kuruşlarla iş görüyorduk. Bereketliydi kuruşlarımız. Şimdi ise 10 adet yumurtanın fiyatı kaç TL'dir, sorusuna on yumurta 10 TL'dir. Başka yerde 5 TL'dir. Bir başka yerde 8 TL'dir, cevabını alırsınız. Bu cevapların hepsi doğrudur.
Eğer fabrika yumurtasından bahsediyorsak, 5 TL'dir. Gezen tavuk yumurtası 8 TL, yok hayır, gerçek köy yumurtası ise İstanbul gibi bir yerde 10 TL'dir.
Son günlerde tavukçuluk literatürüne bir deyim yerleşiverdi Türkiye'de; gezen tavuk yumurtası.
Her halde gezince köye hava almaya çıkıyor. Yoksa şehirde ne işi var? Gezmesi lazım, hava alması lazım, beslenmesi lazım dağda, bayırda.. Ama bir de bakıyorsunuz ki, gezen tavuk denilen tavuklar, aslında şehrin yanı başında kapalı bir alanda gezdiriliyorlar.
Bir çiftlikte sabahtan akşama kadar kapalı bir alanda gezen bir tavuğun katkılı besi almadan büyümesi şehir şartlarında mümkün değildir. Köydeki gerçek tavuklarla bunları sakın karıştırmayın. Bunlardan çıkan yumurta da haliyle gezen tavuk yumurtası adını alıyor. Yani size satıcı, 'gezen tavuk yumurtası' derse aklınıza bu söylediklerim gelsin. Sonuç itibarıyla bunlar köy tavuğu değil.
Köy yumurtasına gelecek olursak! Normal şartlarda hayvanın börtü-böcek yiyerek doğal bir şekilde tabiattan beslenmesi demektir. Hatta tavukcağız bazen yerini karıştırıp, kümes yerine kedi yuvasına yumurtasını bıraktığı bile olur. Bu o yumurtayı daha da doğal yapar. Tavsiye ettiğim tavuk yumurtası tamamen böyledir.
Tavukçuluk sektöründe bir ara kuş gribi bahanesiyle bir sürü hayvan telef edildi. Nasıl mı? Ege'de bir ilin köyünde görülen bu hastalık nedeniyle doğu Anadolu'daki tavuklar bile telef edildi.
Bu konuyu derin bir araştırmak lazım. Bu işten kimler fayda sağladı? Şimdi buradan isim isim yazıp da ortalığı bulandırmak istemiyorum doğrusu. Ufak bir internet araştırması size cevapları verecektir.
Bundan dolayı gerçek tavuk ve tavuk yumurtasını bulmak artık o kadar zor hale geldi ki, bunu şehirde yaşayan insanlar çok iyi bilir.
Eğer memlekette tanıdığınız, sevdiğiniz yoksa bu tür doğal ürünlere ulaşmanız gerçekten zor. Öyle eskisi gibi kümesten yumurta alıp, kırmak göründüğü kadar kolay değil. Ya köyde yaşayacaksın, ya da tanıdığın birileri sana az miktarda köy yumurtasını kendisi payının yarısını sana gönderecek.
Eskiyi özlemedim desem yalan olur. Kümeslerin sayısını daha kontrollü bir şekilde çoğaltmamızda fayda var kanaatindeyim. Her şey topyekûn değişmeli hayvancılıkta ve onu etkileyen diğer alanlarda. Hatta tümüyle baştan aşağıya devrim gerekiyor bence. Bu sahifelerden hep yazdık ve hep yazmaya devam edeceğiz.
Aslında bu devrim, Akçaabat'ın Sarıtaş Mahallesinde başlayıp, Duma'da ilan edildi. Bazı arkadaşlarımız buna 'sessiz devrim' diyor. Bence tam bir 'sesli devrim'. Hem de en yüksek desibelden. Duymayan kalmadı.
Bunu tartışanlar oldu. Yani MEM'i. Kimi kapitalizm sözcülüğü yaparken kimi de dünyanın kurtuluşu bu modeldir dedi.
Tesadüfe bakın ki, dünyayı kurtaracak bu proje, diyenlerin kimlikleri ya ekonomist, ya da bilim adamı. Bence en tepeden en tırnağa, profesöründen doçentine, akademisyenine kadar herkes bu gerçeğin farkında.
İnanıyorum ki, Türk milleti de bir gün bunu fark edecektir. Yoksa Türkiye'de hayvancılık ve ürünleri üçüncü dünya ülkelerindeki kaliteye bile ulaşamayacaktır. Bu bakışla şu soruyu tekrar soralım; Beşi beş kuruştan beş yumurta kaç kuruş eder? Tavuklar geziyor, çok işleri var, yumurtlayamazlar. Yumurtlama işini başkalarına bıraktılar. Onun için yumurtalar bir türlü doğal çıkmıyor.
Osman Baş / diğer yazıları
- EMPATİ (Buram buram merhamet) / 15.08.2020
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019