Bu köşede yeni yazdığım iki şiirimi art arda paylaştım.
Son yayınlanan şöyle başlıyordu:
'Zeynep'in feryadı Gülsüm'ün âhı
Yâdına düştükçe ürpermelisin
Kundakta bir bebek şehitler şahı
Yâdına düştükçe ürpermelisin'
Bu mısralarla, bu dörtlüklerle özellikle, Kerbela faciasını, cinayetini ve katliamını türlü bahanelerle, ipe-sapa gelmez türlü izahlarla saklamaya çalışan kimi arkadaşları ikaz etmek için yazdığımı söylemeliyim.
Son elçinin vefatının üstünden henüz yarım asır geçmişken, Peygamberin Ehl-i Beyt'ine, evlad-u iyaline, öpüp kokladığı torunlarına karşı Kerbela çölünde girişilen katliam, dini, inancı, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun sadece azcık insan olan ve zerre kadar da insaf sahibi olan herkesi derinden etkilemiş, derinden sarsmış ve bugün dahi aynı şiddette sarsmaktadır.
Hal böyleyken, elin yedi yabancısını, Yahudisini, Hıristiyanını ve ateistini böylesine zangır zangır titreten bu vahşet karşısında, bugün İslam aleminin çoğunluğunu teşkil eden kitlelerin 'Sünnilik' örtüsü arkasına saklanması ve bu sarsıcı acıya bigane kalması nasıl izah edilebilir, ya da izah edilebilir mi?
Sünnetin en yakın tanığı, on yaşından itibaren Peygamberin dizinin dibinde büyüyen, onun rahle-i tedrisinde yetişen Hz. Ali iken, Peygamber bahçesinde açan en nadide çiçeklerden olan Hz. Fatma iken ve hiç tartışmasız Hz. Ali-Fatma evladı iken, onların dertleriyle dertlenmeden, onların acısını paylaşmadan, onlarla hemhal ve hemdert olmadan nasıl oluyor da 'Ehl-i Sünnet olunuyor' bunu birileri izah etmesi lazım.
Onun için, kısa kısa cümlelerle, akılda kalacak mısralarla ve kolay ezberlenebilecek dörtlüklerle bu konuda uyarılarımızı sürdüreceğiz:
Zeynep'in feryadı Gülsüm'ün âhı
Yâdına düştükçe ürpermelisin
Kundakta bir bebek şehitler şahı
Yâdına düştükçe ürpermelisin
Babası bağrına bastı Ali'yi
Kundağı gösterip suydu dileği
Su beklerken okladılar bebeği
Yâdına düştükçe ürpermelisin
Bir kişi başına binler on binler
Yürekler ağızda geçen son günler
O derin acıdan yer gök iniler
Yâdına düştükçe ürpermelisin
Fırat kenarında 'su su' diyenler
Peş peşe kan rengi kefen giyenler
İnsan geçinip de insan yiyenler
Yâdına düştükçe ürpermelisin
Ali oğlu Abbas daldı nehire
Yangın yüreklere bir su getire
Kol-kanat budandı serildi yere
Yâdına düştükçe ürpermelisin
Yezit avanesi kestiler yolu
Budandı erlerin kanadı kolu
Tuttular her yanı sağı ve solu
Yâdına düştükçe ürpermelisin
Ya biat ya ölüm üçüncüsü yok
Hüseyin haykırdı 'zulme biat yok'
Dolu gibi yağdı kılıç mızrak ve ok
Yâdına düştükçe ürpermelisin
Ey Aziz Karaca elbette sen de
Bu acıyı uçur rüzgâr esende
Duymayan kalmasın gökte ve yerde
Yâdına düştükçe ürpermelisin
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- Doğum yıl dönümünde Kur’an ile dirilmek… / 12.03.2025
- Oruca tutunabilseydik… / 11.03.2025
- Oruç tutsaydı bizi… / 10.03.2025
- Çocukluğumuzun ramazanları / 07.03.2025
- Tuttuğumuz oruç bizi tutamıyorsa… / 06.03.2025
- Merhaba ey Hak’tan ferman merhaba! / 04.03.2025
- Ağır misafir ağır ağır teşrif etti / 28.02.2025