Bugün Türk milletinin en temel sorunu, zihninin, ruhunun, kalbinin, aklının, beyninin her gün gazete ve televizyonlardan yapılan liberal bombardımanlara maruz kalmasıdır.
Zihinlerimiz, Müslüman Türk kimliği düşmanı karanlık emperyalist odakların kirli bilgi ve yönlendirmelerinin yoğun işgali altındadır. Diğer İslam ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de Haçlı-Siyon kaynaklı yoğunlaştırılmış ve hızlandırılmış bir dönüştürme projesi uygulanıyor. Bunun için çok büyük paralar, imkânlar, siyasi destekler seferber edilmiş vaziyette. Hedefleri, Türkiye’yi millî bir Türk devleti olmaktan çıkarıp, önce kavimler kargaşası halinde etnik, mezhepsel, coğrafî anlamda paramparça etmek, sonra da kolayca sömürülebilir ve yönlendirilebilir kozmopolit bir kuru kalabalığa dönüştürmek.
Bu amacına ulaşabilmek için emperyalist Batı, ta Tanzimat’tan beri Türk millet birliğini içerden parçalayıp yok edecek “liberal ve demokrat” adını verdiği taşeronluk, sözcülük, memurluk, kölelik, hizmetçilik, tetikçilik, misyonerlik kabiliyeti hayli yüksek bir tip üretti. Gazeteci, televizyoncu, siyasetçi, akademisyen, uzman, sivil toplum kuruluşçu kod adlarıyla dolaşan bu tipe büyük bir yatırım yaptı. Şimdilerde emperyalist Batı, içimizde bütün işlerini bu tip kanalıyla yürütüyor, yani yatırımlarının meyvelerini topluyor. Bu liberal faşist tip, emperyalist Batı adına nasıl bir taşeronluk yapar bakalım.
Liberal faşist, Türk’ün istiklâlci millî Türk devletinin kuruluş günü olan 29 Ekim günü habersizdir, ama emperyalist devlet Amerika’nın 4 Temmuz bağımsızlık gününü 1. sayfadan vererek hangi devletten yana taraf olduğunu gizleme gereği duymaz, açıkça ilan eder. Müslüman ve Türk olduğunu zanneden bazıları da bu liberal faşisti demokrasi kahramanı diye bağrına basar. Hem gülünecek, hem acınacak durum burasıdır.
Liberal faşist, Türk milletinin hizmetinde olmadığı gibi aleyhinde olarak, tamamen Amerika, İsrail ve Avrupa’nın hizmetindedir, onların emir eri ya da beslemesidir. Bol fon, maaş, ödül, makam mevki, şöhret karşılığında içinden çıktığı, ekmeğini yeyip suyunu içtiği Türk milletinin kimliğine, kişiliğine, kahramanlarına, tarihine, dinine, kültürüne alçakça saldırmaktan imtina etmez.
Liberal faşistin geleceği ve geçmişi yoktur. O, içinde bulunduğu anın tamamiyle maddi anlamdaki zevkiyle zevklenerek ömür sürer. Ne geçmiş gönenci, ne gelecekte Türk milletini yüksekte görme tasavvuru vardır.
Liberal faşist, tamamen batı emperyalizminin kültür ve siyaset misyoneridir. Batı emperyalizminin vatanımız üzerindeki ekonomik işgalini koruyan, garanti altına alan, daha da yayılmasına ve genişlemesine zemin hazırlayan sömürge siyasetinin ve bu siyasetin engelsiz bir biçimde kolayca uygulanabileceği bir kültür politikasının sözcüsü, propagandacısı, yayıcısı ve cazgırıdır. Her gün gazete ve televizyonlarda emperyalist odakların memuru olarak gevezelik yapmaktadırlar.
Emperyalist Batının vatanımız üzerindeki yağmacı ve talancı menfaatlerinin önündeki en büyük engel, Türk’ün dinî ve millî kimliğini hatırlamasıdır. Çünkü Türk, Müslümanlığının ve Türklüğünün farkına vardığı zaman Doğudan, Batıdan, Kuzeyden ve Güneyden gelecek hiçbir çapulcu emperyalist odak, Türk’ün vatanı üzerindeki yağma projelerini uygulamayacaktır. Onun için Türklük ve Müslümanlık değerlerini ağır bir bombardıman altında yok etmeye çalışır. Atatürk, Türk’ün milliyetinin ve istiklalci millî Türk devleti kurma iradesinin sembol ismi olduğu için liberal faşistin en büyük hedefi, Atatürk üzerinden Türk milliyetini yok etmektir. Efendileri olan Batılı devletler, Millî Mücadele’de Atatürk’ün emperyalist projeleri nasıl çöpe attığını gördükleri için sözcüleri olan liberal faşiste Atatürk’ü Türk’ün kalbinden, resmî ve özel kurumlarından silip atıncaya kadar mücadele etme emri vermişlerdir.
Millî Türk ordusu, millî Türk Devletinin koruyucusu ve emperyalizmin önündeki en büyük engellerden biri olduğu için, liberal faşistin başlıca hedeflerinden biri de Türk ordusunu Türk ordusu olmaktan çıkarıp, emperyalizmin sömürge menfaatlerini koruyan bir kolluk kuvvetine dönüştürmektir. Liberal faşist, Türk ordusu düşmanlığını halk kitlelerine demokrasi, insan hakları, anti-militarist tavır ve duruş olarak yutturmaya çalışır.
Liberal faşistin Türk milletine her gün hakaret edip küfrettiği gazete ve televizyonlarının hangi paralarla idare edildiği belirsizdir.
Liberal faşist, Türk askerinin, polisinin ve masum halkın Haçlı-Siyon odakların taşeron örgütü tarafından şehit edilmesi konusunda millî bir tepki koymadığı gibi görünüşte sessiz kalır, ama içten içe sevinir ve mutlu olur. Ama aynı liberal faşist, dağda gezeni ve düz ovada siyaset yapanı ile bütün PKK eşkiyasını, halk kahramanı olarak alkışlar, onlara her türlü desteği sonuna kadar verir.
Ben, liberal faşistlere kızmıyorum. Onlar, din ve milliyet bilinçleri olmadığı için tıynetlerine uygun şekilde, maddi menfaat karşılığında, kendilerine verilen emri uyguluyorlar. Yetmiş beş milyonluk Türkiye’de Amerika, İsrail ve Avrupa menfaatleri doğrultusunda yazı yazan, konuşan, siyaset yapan kiralık liberal faşist sayısı 500’ü geçmez. Benim asıl kızdığım, bu millet düşmanlarına yazma, konuşma ve siyaset yapma imkânı ve zemini sağlayan, kıblesini şaşırmış, bir kısım değil; maalesef pek çok kısım İslamcı ve cemaatçi görünümlü kişi ve kurumlardır.
Eskiden Türk, vatan, millet, bayrak, devlet ve din düşmanı hainler, enternasyonal komünist çevrelerde himaye görürdü, şimdilerde ise pek çok kısım İslamcı cemaatçi görünümlü çevreler bunlara dayelik yapıyor. Allah başlarına akıl, kalplerine basiret, ruhlarına feraset, gözlerine istikamet versin.
Zihinlerimiz, Müslüman Türk kimliği düşmanı karanlık emperyalist odakların kirli bilgi ve yönlendirmelerinin yoğun işgali altındadır. Diğer İslam ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de Haçlı-Siyon kaynaklı yoğunlaştırılmış ve hızlandırılmış bir dönüştürme projesi uygulanıyor. Bunun için çok büyük paralar, imkânlar, siyasi destekler seferber edilmiş vaziyette. Hedefleri, Türkiye’yi millî bir Türk devleti olmaktan çıkarıp, önce kavimler kargaşası halinde etnik, mezhepsel, coğrafî anlamda paramparça etmek, sonra da kolayca sömürülebilir ve yönlendirilebilir kozmopolit bir kuru kalabalığa dönüştürmek.
Bu amacına ulaşabilmek için emperyalist Batı, ta Tanzimat’tan beri Türk millet birliğini içerden parçalayıp yok edecek “liberal ve demokrat” adını verdiği taşeronluk, sözcülük, memurluk, kölelik, hizmetçilik, tetikçilik, misyonerlik kabiliyeti hayli yüksek bir tip üretti. Gazeteci, televizyoncu, siyasetçi, akademisyen, uzman, sivil toplum kuruluşçu kod adlarıyla dolaşan bu tipe büyük bir yatırım yaptı. Şimdilerde emperyalist Batı, içimizde bütün işlerini bu tip kanalıyla yürütüyor, yani yatırımlarının meyvelerini topluyor. Bu liberal faşist tip, emperyalist Batı adına nasıl bir taşeronluk yapar bakalım.
Liberal faşist, Türk’ün istiklâlci millî Türk devletinin kuruluş günü olan 29 Ekim günü habersizdir, ama emperyalist devlet Amerika’nın 4 Temmuz bağımsızlık gününü 1. sayfadan vererek hangi devletten yana taraf olduğunu gizleme gereği duymaz, açıkça ilan eder. Müslüman ve Türk olduğunu zanneden bazıları da bu liberal faşisti demokrasi kahramanı diye bağrına basar. Hem gülünecek, hem acınacak durum burasıdır.
Liberal faşist, Türk milletinin hizmetinde olmadığı gibi aleyhinde olarak, tamamen Amerika, İsrail ve Avrupa’nın hizmetindedir, onların emir eri ya da beslemesidir. Bol fon, maaş, ödül, makam mevki, şöhret karşılığında içinden çıktığı, ekmeğini yeyip suyunu içtiği Türk milletinin kimliğine, kişiliğine, kahramanlarına, tarihine, dinine, kültürüne alçakça saldırmaktan imtina etmez.
Liberal faşistin geleceği ve geçmişi yoktur. O, içinde bulunduğu anın tamamiyle maddi anlamdaki zevkiyle zevklenerek ömür sürer. Ne geçmiş gönenci, ne gelecekte Türk milletini yüksekte görme tasavvuru vardır.
Liberal faşist, tamamen batı emperyalizminin kültür ve siyaset misyoneridir. Batı emperyalizminin vatanımız üzerindeki ekonomik işgalini koruyan, garanti altına alan, daha da yayılmasına ve genişlemesine zemin hazırlayan sömürge siyasetinin ve bu siyasetin engelsiz bir biçimde kolayca uygulanabileceği bir kültür politikasının sözcüsü, propagandacısı, yayıcısı ve cazgırıdır. Her gün gazete ve televizyonlarda emperyalist odakların memuru olarak gevezelik yapmaktadırlar.
Emperyalist Batının vatanımız üzerindeki yağmacı ve talancı menfaatlerinin önündeki en büyük engel, Türk’ün dinî ve millî kimliğini hatırlamasıdır. Çünkü Türk, Müslümanlığının ve Türklüğünün farkına vardığı zaman Doğudan, Batıdan, Kuzeyden ve Güneyden gelecek hiçbir çapulcu emperyalist odak, Türk’ün vatanı üzerindeki yağma projelerini uygulamayacaktır. Onun için Türklük ve Müslümanlık değerlerini ağır bir bombardıman altında yok etmeye çalışır. Atatürk, Türk’ün milliyetinin ve istiklalci millî Türk devleti kurma iradesinin sembol ismi olduğu için liberal faşistin en büyük hedefi, Atatürk üzerinden Türk milliyetini yok etmektir. Efendileri olan Batılı devletler, Millî Mücadele’de Atatürk’ün emperyalist projeleri nasıl çöpe attığını gördükleri için sözcüleri olan liberal faşiste Atatürk’ü Türk’ün kalbinden, resmî ve özel kurumlarından silip atıncaya kadar mücadele etme emri vermişlerdir.
Millî Türk ordusu, millî Türk Devletinin koruyucusu ve emperyalizmin önündeki en büyük engellerden biri olduğu için, liberal faşistin başlıca hedeflerinden biri de Türk ordusunu Türk ordusu olmaktan çıkarıp, emperyalizmin sömürge menfaatlerini koruyan bir kolluk kuvvetine dönüştürmektir. Liberal faşist, Türk ordusu düşmanlığını halk kitlelerine demokrasi, insan hakları, anti-militarist tavır ve duruş olarak yutturmaya çalışır.
Liberal faşistin Türk milletine her gün hakaret edip küfrettiği gazete ve televizyonlarının hangi paralarla idare edildiği belirsizdir.
Liberal faşist, Türk askerinin, polisinin ve masum halkın Haçlı-Siyon odakların taşeron örgütü tarafından şehit edilmesi konusunda millî bir tepki koymadığı gibi görünüşte sessiz kalır, ama içten içe sevinir ve mutlu olur. Ama aynı liberal faşist, dağda gezeni ve düz ovada siyaset yapanı ile bütün PKK eşkiyasını, halk kahramanı olarak alkışlar, onlara her türlü desteği sonuna kadar verir.
Ben, liberal faşistlere kızmıyorum. Onlar, din ve milliyet bilinçleri olmadığı için tıynetlerine uygun şekilde, maddi menfaat karşılığında, kendilerine verilen emri uyguluyorlar. Yetmiş beş milyonluk Türkiye’de Amerika, İsrail ve Avrupa menfaatleri doğrultusunda yazı yazan, konuşan, siyaset yapan kiralık liberal faşist sayısı 500’ü geçmez. Benim asıl kızdığım, bu millet düşmanlarına yazma, konuşma ve siyaset yapma imkânı ve zemini sağlayan, kıblesini şaşırmış, bir kısım değil; maalesef pek çok kısım İslamcı ve cemaatçi görünümlü kişi ve kurumlardır.
Eskiden Türk, vatan, millet, bayrak, devlet ve din düşmanı hainler, enternasyonal komünist çevrelerde himaye görürdü, şimdilerde ise pek çok kısım İslamcı cemaatçi görünümlü çevreler bunlara dayelik yapıyor. Allah başlarına akıl, kalplerine basiret, ruhlarına feraset, gözlerine istikamet versin.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015