Afganistan’da bulunan Türk askerleri en büyük kaybı önceki gün verdi. Başkent Kabil’de içerisinde 12 Türk askeri bulunan bir helikopterimiz düştü. 12 askerimiz şehit oldu.
Suriye ve İran merkezli son zamanlarda yaşanan gelişmeler Afganistan’ı biraz perdeledi. Oysa bugün Suriye ve İran bağlamında Türkiye’den istenen “batı adına muharip güç olma” süreci ilk Afganistan’da istendi.
Türkiye uzun zaman Afganistan’da “Türk askeri çatışmalara da katılsın” taleplerini geri çevirdi. Barış Gücü olarak Afganistan’da bulunan Türk askerinin çatışmaya girmemesine özen gösterdi.
Bu noktada Türkiye’nin direnebilmesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tavrı belirleyici olmuştu. Yoksa siyasiler böyle bir direnç ortaya koyamayacak kadar Washington’a her açıdan bağımlı durumdaydılar.
Türkiye son birkaç yılda pek çok dönüşüm geçirdi. Bu dönüşümlerde aynı kalan tek şey belki de siyasetin Washington ve Brüksel’e olan bağlılığı oldu. Geri kalan hemen her şey yeni dönem için hazır hale getirildi.
Bu dönüşümlerin en derini Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yaşandı. Pek çok tutuklamalar ve ithamlar söz konusu oldu. Çok önemli günlerde üst düzey istifalar yaşandı.
Nihayetinde Atlantik ötesine bağımlılıkları tescilli siyasetin dediği oldu ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görevlendirmeler buna göre yeniden şekillendi.
Daha önce ABD’yle eş güdüm halindeki siyasetin baskısına rağmen Afganistan’da Türk askerini barış misyonunun dışına çıkarmayan Silahlı Kuvvetler yeni yönetim kadrosunda acaba bu direnişinden vazgeçmiş olabilir mi?
Afganistan’daki 12 şehit haberini duyduğumda kafamda beliren ilk soru bu oldu.
ABD tarafı Türkiye’yi çatışmaların içerisine dâhil edebilmek için “Türk askeri çatışma halindeyken Afgan askerlerini eğitsin” diye bir ara formül bulmuştu. Bildiğim kadarıyla Türkiye buna hayır demedi.
Bu noktada siyasi ya da askeri tüm yetkililer şu sorulara mutlaka cevap vermeli.
Acaba Türk askeri çatışma halinde Afgan askerlerini eğitmekle başlayıp artık helikopterle çatışmalara katılma noktasına kadar sürüklendi mi?
Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki görevlerine yeni atanan askerler, seleflerinin ortaya koyduğu direnişe son mu verdiler?
Türkiye’nin Afganistan’da bu 12 askerin dışında kayıpları var mı?
TSK’daki yeni kadro göreve geldikten sonra Afganistan’da hangi yeni kararlara imza attı.
TSK Afganistan’da hangi izinleri verdi?
Türk askeri Afganistan’da çatışmalara katıldı mı?
Katıldıysa bu karar ne zamandan beri uygulanıyor?
Bütün bu soruların bir an önce cevap bulması şarttır.
Suriye ve İran merkezli son zamanlarda yaşanan gelişmeler Afganistan’ı biraz perdeledi. Oysa bugün Suriye ve İran bağlamında Türkiye’den istenen “batı adına muharip güç olma” süreci ilk Afganistan’da istendi.
Türkiye uzun zaman Afganistan’da “Türk askeri çatışmalara da katılsın” taleplerini geri çevirdi. Barış Gücü olarak Afganistan’da bulunan Türk askerinin çatışmaya girmemesine özen gösterdi.
Bu noktada Türkiye’nin direnebilmesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tavrı belirleyici olmuştu. Yoksa siyasiler böyle bir direnç ortaya koyamayacak kadar Washington’a her açıdan bağımlı durumdaydılar.
Türkiye son birkaç yılda pek çok dönüşüm geçirdi. Bu dönüşümlerde aynı kalan tek şey belki de siyasetin Washington ve Brüksel’e olan bağlılığı oldu. Geri kalan hemen her şey yeni dönem için hazır hale getirildi.
Bu dönüşümlerin en derini Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yaşandı. Pek çok tutuklamalar ve ithamlar söz konusu oldu. Çok önemli günlerde üst düzey istifalar yaşandı.
Nihayetinde Atlantik ötesine bağımlılıkları tescilli siyasetin dediği oldu ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görevlendirmeler buna göre yeniden şekillendi.
Daha önce ABD’yle eş güdüm halindeki siyasetin baskısına rağmen Afganistan’da Türk askerini barış misyonunun dışına çıkarmayan Silahlı Kuvvetler yeni yönetim kadrosunda acaba bu direnişinden vazgeçmiş olabilir mi?
Afganistan’daki 12 şehit haberini duyduğumda kafamda beliren ilk soru bu oldu.
ABD tarafı Türkiye’yi çatışmaların içerisine dâhil edebilmek için “Türk askeri çatışma halindeyken Afgan askerlerini eğitsin” diye bir ara formül bulmuştu. Bildiğim kadarıyla Türkiye buna hayır demedi.
Bu noktada siyasi ya da askeri tüm yetkililer şu sorulara mutlaka cevap vermeli.
Acaba Türk askeri çatışma halinde Afgan askerlerini eğitmekle başlayıp artık helikopterle çatışmalara katılma noktasına kadar sürüklendi mi?
Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki görevlerine yeni atanan askerler, seleflerinin ortaya koyduğu direnişe son mu verdiler?
Türkiye’nin Afganistan’da bu 12 askerin dışında kayıpları var mı?
TSK’daki yeni kadro göreve geldikten sonra Afganistan’da hangi yeni kararlara imza attı.
TSK Afganistan’da hangi izinleri verdi?
Türk askeri Afganistan’da çatışmalara katıldı mı?
Katıldıysa bu karar ne zamandan beri uygulanıyor?
Bütün bu soruların bir an önce cevap bulması şarttır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- PKK’nın yerini DEAŞ mı dolduracak? / 31.12.2025
- Enerji masasında Türkiye neden yok? / 08.11.2025
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Enerji masasında Türkiye neden yok? / 08.11.2025
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
































































































