BTP Genel Başkan Yardımcısı Berk: Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu'nun hazırlamış olduğu Azınlık Raporu, milletimizin ve devletimizin temelini dinamitliyor
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Yardımcısı İbrahim Berk Başbakanlığa bağlı İnsan Hakları Danışma Kurulu'nun hazırladığı, "Azınlık Raporu" için, "AB süreci denilen şeyin 'ülkemizin bölmek' olduğu bu hükümet iradesi ile ortaya çıkmıştır" dedi.
Berk, "Hükümet şimdi, basına özellikle sızdırılan raporla nabız ölçüyor. Bunun bir adım ötesi raporu teoriden pratiğe dökmektir" dedi. BTP Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Berk, şunları söyledi: "BTP olarak kurulduğumuzdan bu yana hep şu gerçeğin altını çizdik: 'AB bizi almak değil, bölmek istiyor.'
Maalesef doğrudan Başbakanlığa bağlı bir kurulun hazırladığı raporla, bu iddiamız doğrulanmıştır. Başbakanlığın hazırlattığı bu raporda, isteyen her topluluğa azınlık statüsü tanınması istenmiş, Türkçe'nin resmi dili olmaktan çıkarılması talep edilmiş, Lozan'ın hükümlerinin gönümüz şartlarında geçersiz hale geldiği iddia edilerek artık bunda ısrar edilmemesi gerektiği ifade edilmiştir. Yine raporda Anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilmeyecek maddelerinden biri olan devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütün olduğu ifadesinin kaldırılması, Türk kimliği yerine Türkiyelilik anlayışının getirilmesi talep edilmiştir."
Apo'nun avukatı da aynısını söylüyor
BTP Genel Başkan Yardımcısı Berk, "Başbakanlığa bağlı kurulun bu istekleri ile terör örgütüne destek olduğu için hapis yatıp çıktıktan sonra AB Parlamentosu'nda bir konuşma yapan Leyla Zana'nın ve Apo'nun avukatının talepleri tıpa tıp aynıdır" dedi.
Dışişleri Bakanı Gül'ün AB raporundaki "azınlık" tanımını değiştirdiklerini iddia ederek milleti aldattığını söyleyen Berk, "Hükümet suçüstü yakalamıştır. Bu raporla Pandora'nın Kutusu açılmış, hükümetin AB sevdasının sınır tanımaz bir cüretkarlığa dönüştüğü ortaya çıkmıştır" dedi.
Bunun adı
salam taktiği
Raporu hazırlayan Kurul Başkanı'nın, "Bu raporu 1.5 sene önce hazırlasaydık 5 yıl hapis yatardık, damlaya damlaya kayayı deliyoruz" şeklindeki pişkin ifadeleri ile bölücü iradelerini açığa vurduğu gibi işledikleri suçun da farkında olduğunu söyledi.
AKP'nin kamuoyunun tepkisini ölçerek salam taktiği ile devletin ve milletin tasfiye sürecini zamana yaydığını söyleyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Berk, gelen tepkilere göre iki adım ileri, bir adım geri atarak "Türk milletini, milletin inancını ve Cumhuriyetimizin kazanımlarını tasfiye misyonunu yerine getiriyor" dedi.
Son raporla ilgili tepkileri iktidarı yetkililerinin, "canım bunlar bağlayıcı değil" diye geçiştirdiğini söyleyen Berk, şunları söyledi: "Tam aksine rapor öylesine bağlayıcı ki, bağımsızlığımızı ve hürriyetimizi ve de cumhuriyetimizi koruma ve kollamakla görevli olan irade dahi suskun kalmaktadır. Şimdi milletimiz soruyor; Sevr günlerine tekrar geri dönecekti isek, tekrar mandacılara devlet teslim edilecek idiyse bu kurtuluş savaşını niye yaptık. Uzağa gitmeye gerek yok. Daha birkaç yıl önce bölücülükle mücadele uğruna 30 bin insanımızı niçin kaybettik?
İktidar şunu iyi bilmeli ki AB uğruna bu cinayete bu millet müsaade etmez. Bu vatan uğruna mücadele eden şehitler müsaade etmez, ve milletimizin iradesinin şahlanışı olan Bağımsız Türkiye Partisi müsaade etmez."
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Yardımcısı İbrahim Berk Başbakanlığa bağlı İnsan Hakları Danışma Kurulu'nun hazırladığı, "Azınlık Raporu" için, "AB süreci denilen şeyin 'ülkemizin bölmek' olduğu bu hükümet iradesi ile ortaya çıkmıştır" dedi.
Berk, "Hükümet şimdi, basına özellikle sızdırılan raporla nabız ölçüyor. Bunun bir adım ötesi raporu teoriden pratiğe dökmektir" dedi. BTP Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Berk, şunları söyledi: "BTP olarak kurulduğumuzdan bu yana hep şu gerçeğin altını çizdik: 'AB bizi almak değil, bölmek istiyor.'
Maalesef doğrudan Başbakanlığa bağlı bir kurulun hazırladığı raporla, bu iddiamız doğrulanmıştır. Başbakanlığın hazırlattığı bu raporda, isteyen her topluluğa azınlık statüsü tanınması istenmiş, Türkçe'nin resmi dili olmaktan çıkarılması talep edilmiş, Lozan'ın hükümlerinin gönümüz şartlarında geçersiz hale geldiği iddia edilerek artık bunda ısrar edilmemesi gerektiği ifade edilmiştir. Yine raporda Anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilmeyecek maddelerinden biri olan devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütün olduğu ifadesinin kaldırılması, Türk kimliği yerine Türkiyelilik anlayışının getirilmesi talep edilmiştir."
Apo'nun avukatı da aynısını söylüyor
BTP Genel Başkan Yardımcısı Berk, "Başbakanlığa bağlı kurulun bu istekleri ile terör örgütüne destek olduğu için hapis yatıp çıktıktan sonra AB Parlamentosu'nda bir konuşma yapan Leyla Zana'nın ve Apo'nun avukatının talepleri tıpa tıp aynıdır" dedi.
Dışişleri Bakanı Gül'ün AB raporundaki "azınlık" tanımını değiştirdiklerini iddia ederek milleti aldattığını söyleyen Berk, "Hükümet suçüstü yakalamıştır. Bu raporla Pandora'nın Kutusu açılmış, hükümetin AB sevdasının sınır tanımaz bir cüretkarlığa dönüştüğü ortaya çıkmıştır" dedi.
Bunun adı
salam taktiği
Raporu hazırlayan Kurul Başkanı'nın, "Bu raporu 1.5 sene önce hazırlasaydık 5 yıl hapis yatardık, damlaya damlaya kayayı deliyoruz" şeklindeki pişkin ifadeleri ile bölücü iradelerini açığa vurduğu gibi işledikleri suçun da farkında olduğunu söyledi.
AKP'nin kamuoyunun tepkisini ölçerek salam taktiği ile devletin ve milletin tasfiye sürecini zamana yaydığını söyleyen BTP Genel Başkan Yardımcısı Berk, gelen tepkilere göre iki adım ileri, bir adım geri atarak "Türk milletini, milletin inancını ve Cumhuriyetimizin kazanımlarını tasfiye misyonunu yerine getiriyor" dedi.
Son raporla ilgili tepkileri iktidarı yetkililerinin, "canım bunlar bağlayıcı değil" diye geçiştirdiğini söyleyen Berk, şunları söyledi: "Tam aksine rapor öylesine bağlayıcı ki, bağımsızlığımızı ve hürriyetimizi ve de cumhuriyetimizi koruma ve kollamakla görevli olan irade dahi suskun kalmaktadır. Şimdi milletimiz soruyor; Sevr günlerine tekrar geri dönecekti isek, tekrar mandacılara devlet teslim edilecek idiyse bu kurtuluş savaşını niye yaptık. Uzağa gitmeye gerek yok. Daha birkaç yıl önce bölücülükle mücadele uğruna 30 bin insanımızı niçin kaybettik?
İktidar şunu iyi bilmeli ki AB uğruna bu cinayete bu millet müsaade etmez. Bu vatan uğruna mücadele eden şehitler müsaade etmez, ve milletimizin iradesinin şahlanışı olan Bağımsız Türkiye Partisi müsaade etmez."