Abbasîlerin dini kullanarak halkı kandırması
Hârun Reşid Abbâsî halifelerinin en zekisi olarak bilinir. Siyaseti kullanma konusunda çok mâhirdi
29.12.2023 18:28:00
Hasan Parlak
Hasan Parlak





Hârun Reşid Abbâsî halifelerinin en zekisi olarak bilinir. Siyaseti kullanma konusunda çok mâhirdi.
Yezid'in hayat tarzına benzer zevkleri vardı. Câriyelere çok düşkündü, çok içki içerdi ve çalgılı saray eğlencelerinden vazgeçmezdi.
Hârun Reşid zamanında içki içmek, sarayda dans ve eğlence resmiyet kazanmıştır.
Hammad b. İshak babasından şöyle nakleder:
"Bir gece Reşid, beni saraya çağırdı. Huzuruna girdim. Ne göreyim; üzerinde gül desenli bir gömlek ve şalvar bulunan bir câriyenin karşısına oturmuş... câriye şarkı söyleyince, 'Bu şarkı kimin?' diye sordu.
'Benim ey mü'minlerin emiri' dedi câriye.
Dedi ki: 'İbn Sureyc'in şarkısını oku.' Kadın o şarkıyı söyledi. Hârun coştu ve testi dolusu şarabı içti. Bana da içirirdi."
ABBÂSÎLER'İN DİNİ KULLANARAK HALKI KANDIRMASI
Abbâsîler, din kisvesini kullanmışlardır. Emevîler'in dinden uzak yaşayışına karşın yerine kurulan Abbâs Devleti, dinî unsurları hükümetlerinin devamı için kullanmaktan çekinmemişlerdir.
Özellikle ilk Abbâsî halifeleri, dindar kisvesi ile halkı kandırmışlardır.
Dindar kimlik, gerçek İmam'ın peşinden gidenleri kandırmak için kullanılan bir maske idi. Yoksa, içki içen, sarayda zevk ve eğlence içinde yaşayan halifelerin din ile alakaları yoktu.
Abbâsî halifelerinin bu hâli hakkında çeşitli kaynaklarda bilgiler vardır.
"... Öyle ki (halk), Abbâsî hilafetinin, Mesih'in (İsâ) gökten yere ininceye kadar devam edeceğini, Abbâsî hilafeti düşerse güneşin batacağını, bir daha yağmur yağmayacağını, yeşilliklerin kuruyacağını söylüyorlardı."
Görünüşteki bu dindar kimliğin, sapık mezheplerin ortaya çıkmasına engel olmadığını anlatmıştık.
Bilhassa Ehl-i Beyt sevenlerini sapık göstermek ve sarayın onlarla mücadelesini haklı kılmak için din dışı bu akımlara serbest bir ortam sağlanmıştır.
Hârun Reşid döneminde, diğerlerine ilâveten bir de Mazdekizm ortaya atıldı. Ahlâkî değerleri hiçe sayan sosyal bir akımdı.
Şehristanî, "Mazdek; kadınların ve malların mubah olduğunu savunuyordu. Ona göre insanlar, para, ateş ve toprakta ortak oldukları gibi kadınlar da bütün insanların ortak malı idi» diyerek bu sapıklığı anlatmıştır.
HALİFE HÂRUN REŞİD'İN GARİP ÖLÇÜLERİ
Derler ki, Hârun halifeliği sırasında bir yıl Mekke'ye gitti. Hac merâsimini yerine getirirken Hıristiyan olan doktoru Cebrâil b. Bahtiyuş'a çok dua ediyordu.
Hâşimîler'in bundan rahatsız olduklarını duyunca Hârun, "Bu adam zimmîdir, Müslüman değildir. Onun hakkında dua etmek câiz değildir" diyerek tepki gösterenlere cevabında, "Doğrudur; ama benim sağlığım onun elindedir. Müslümanların salâhı da benim elimdedir. Buna göre Müslümanların salâhı, onun uzun ve güzel yaşamasına bağlıdır. Yani onun hakkında dua etmemin sakıncası yoktur" diyordu.
HÂRUN REŞİD'İN YALAN FETVALAR YAZDIRMASI
Hârun Reşid de, Emevî halifeleri veya diğer Abbâsî halifeleri gibi hilafetin Ehl-i Beyt İmamlarının eline geçmesinden her zaman endişe etmiştir.
Bu endişe pek çok Ehl-i Beyt mensubunu ve sevenlerini katletmesine neden olmuştur.
"Allah'a yemin ederim ki, onları -yani Ali soyunu ve onların Şiilerinin hepsini- öldüreceğim."
İmam Hüseyin'in mübarek türbesini ziyaret edenleri engelleyebilmek için yakınındaki evleri yıktırdı. Kerbela toprağındaki matem izlerini yok etmek için, toprakların sürülüp ekilmesini emretti.
Yine Müslümanların Alioğulları'ndan etkilenmelerini etkilemek için onları hicveden, küçük düşüren sözler söyletiyordu.
Mansur, Nemirî'ye, Alioğulları'nı hicvetmek için okuduğu bir kasideye karşılık, istediği her şeyi alsın diye beytü'l-mal hazinesinin kapılarını sonuna kadar açmıştır.
Hârun Reşid, Bağdat'ta bulunan Hz. Ali soyundan gelen kişilerin tamamını Medine'ye sürgün etmiş, büyük kısmını da kılıçla veya zehirleterek öldürtmüştür."
(Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Yezid'in hayat tarzına benzer zevkleri vardı. Câriyelere çok düşkündü, çok içki içerdi ve çalgılı saray eğlencelerinden vazgeçmezdi.
Hârun Reşid zamanında içki içmek, sarayda dans ve eğlence resmiyet kazanmıştır.
Hammad b. İshak babasından şöyle nakleder:
"Bir gece Reşid, beni saraya çağırdı. Huzuruna girdim. Ne göreyim; üzerinde gül desenli bir gömlek ve şalvar bulunan bir câriyenin karşısına oturmuş... câriye şarkı söyleyince, 'Bu şarkı kimin?' diye sordu.
'Benim ey mü'minlerin emiri' dedi câriye.
Dedi ki: 'İbn Sureyc'in şarkısını oku.' Kadın o şarkıyı söyledi. Hârun coştu ve testi dolusu şarabı içti. Bana da içirirdi."
ABBÂSÎLER'İN DİNİ KULLANARAK HALKI KANDIRMASI
Abbâsîler, din kisvesini kullanmışlardır. Emevîler'in dinden uzak yaşayışına karşın yerine kurulan Abbâs Devleti, dinî unsurları hükümetlerinin devamı için kullanmaktan çekinmemişlerdir.
Özellikle ilk Abbâsî halifeleri, dindar kisvesi ile halkı kandırmışlardır.
Dindar kimlik, gerçek İmam'ın peşinden gidenleri kandırmak için kullanılan bir maske idi. Yoksa, içki içen, sarayda zevk ve eğlence içinde yaşayan halifelerin din ile alakaları yoktu.
Abbâsî halifelerinin bu hâli hakkında çeşitli kaynaklarda bilgiler vardır.
"... Öyle ki (halk), Abbâsî hilafetinin, Mesih'in (İsâ) gökten yere ininceye kadar devam edeceğini, Abbâsî hilafeti düşerse güneşin batacağını, bir daha yağmur yağmayacağını, yeşilliklerin kuruyacağını söylüyorlardı."
Görünüşteki bu dindar kimliğin, sapık mezheplerin ortaya çıkmasına engel olmadığını anlatmıştık.
Bilhassa Ehl-i Beyt sevenlerini sapık göstermek ve sarayın onlarla mücadelesini haklı kılmak için din dışı bu akımlara serbest bir ortam sağlanmıştır.
Hârun Reşid döneminde, diğerlerine ilâveten bir de Mazdekizm ortaya atıldı. Ahlâkî değerleri hiçe sayan sosyal bir akımdı.
Şehristanî, "Mazdek; kadınların ve malların mubah olduğunu savunuyordu. Ona göre insanlar, para, ateş ve toprakta ortak oldukları gibi kadınlar da bütün insanların ortak malı idi» diyerek bu sapıklığı anlatmıştır.
HALİFE HÂRUN REŞİD'İN GARİP ÖLÇÜLERİ
Derler ki, Hârun halifeliği sırasında bir yıl Mekke'ye gitti. Hac merâsimini yerine getirirken Hıristiyan olan doktoru Cebrâil b. Bahtiyuş'a çok dua ediyordu.
Hâşimîler'in bundan rahatsız olduklarını duyunca Hârun, "Bu adam zimmîdir, Müslüman değildir. Onun hakkında dua etmek câiz değildir" diyerek tepki gösterenlere cevabında, "Doğrudur; ama benim sağlığım onun elindedir. Müslümanların salâhı da benim elimdedir. Buna göre Müslümanların salâhı, onun uzun ve güzel yaşamasına bağlıdır. Yani onun hakkında dua etmemin sakıncası yoktur" diyordu.
HÂRUN REŞİD'İN YALAN FETVALAR YAZDIRMASI
Hârun Reşid de, Emevî halifeleri veya diğer Abbâsî halifeleri gibi hilafetin Ehl-i Beyt İmamlarının eline geçmesinden her zaman endişe etmiştir.
Bu endişe pek çok Ehl-i Beyt mensubunu ve sevenlerini katletmesine neden olmuştur.
"Allah'a yemin ederim ki, onları -yani Ali soyunu ve onların Şiilerinin hepsini- öldüreceğim."
İmam Hüseyin'in mübarek türbesini ziyaret edenleri engelleyebilmek için yakınındaki evleri yıktırdı. Kerbela toprağındaki matem izlerini yok etmek için, toprakların sürülüp ekilmesini emretti.
Yine Müslümanların Alioğulları'ndan etkilenmelerini etkilemek için onları hicveden, küçük düşüren sözler söyletiyordu.
Mansur, Nemirî'ye, Alioğulları'nı hicvetmek için okuduğu bir kasideye karşılık, istediği her şeyi alsın diye beytü'l-mal hazinesinin kapılarını sonuna kadar açmıştır.
Hârun Reşid, Bağdat'ta bulunan Hz. Ali soyundan gelen kişilerin tamamını Medine'ye sürgün etmiş, büyük kısmını da kılıçla veya zehirleterek öldürtmüştür."
(Prof. Dr. Haydar Baş İmam Musa Kazım eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.