logo
29 MART 2024

ABD dünyanın gerillalığına soyundu

19.09.2006 00:00:00
Bush yönetimi, 11 Eylül sonrası ABD dış politikasının eksenindeki istikrar kavramını demokrasiyle değiştirdi. ABD, istikrar adına yıllarca desteklediği diktatörlüklere içi boş bir demokrasi götürmek için ayaklanma kışkırtıyor Genelde jandarma olgusu düzen ve istikrarı, gerilla ifadesi ise değişim ve ayaklanma olgularını çağrıştırır. 11 Eylül sonrasında ABD hükümetinin dünyanın jandarmalığını bıraktığını ve dünyanın gerillası gibi davranmaya meylettiğini düşünüyorum. 11 Eylül sonrasında, ABD dış politikasının ana ekseninde yer alan 'istikrar' kavramının yerine 'demokrasi' kavramı ikame edildi. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD'nin, dünyanın gelişmekte olan bölgeleri ile ilişkisinin temelinde 'istikrar' kavramı vardı. Soğuk Savaş yıllarında ABD kendi etki alanı içinde gördüğü bu bölgelerde, Sovyetler Birliği'ni dengelemeye yönelik bir tutum içindeydi. Gelişmekte olan ülkelerde iktisadi anlamda kalkınmayı sağlayabilmek için öncelikle istikrarı sağlamak gerektiği görüşü Berlin Duvarı yıkılana kadar olan dönemde son derece yaygındı. İstikrarı sağlamak uğruna, Ortadoğu, Orta ve Güney Amerika'da neredeyse 'karşı-ayaklanma' (kontr-gerilla) eylemleri bile meşruiyet kazanmış, demokratikleşmeye yönelik sivil toplum hareketleri kösteklenmiş ve siyasal alan daraltılmıştı. Çünkü, 1980'li yıllarda iktisadi kalkınma ve istikrar arasında doğrudan ilişki kuran görüşler, Dünya Bankası, IMF gibi kuruluşlar tarafından da benimsenmiş ve bunlara gelişmekte olan ülkelere önerilen paket programlarda yer verilmişti. İthal ikameci sanayileşmeden ihracata yönelik sanayileşmeye geçebilmek için gelişmekte olan ülkelere yabancı sermaye girişi sağlanmalıydı ve yabancı sermayenin girişinin koşulu ise istikrardı. Bu bağlamda ağızlara sakız olan kavram 'istikrar' idi. Bu istikrar arayışı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında sosyal bilim disiplinlerinin hemen hemen hepsini etkisi altına alan 'gelişme çalışmaları'nın (Development Studies) evrilmesine koşutluk etti. Gelişme çalışmaları ile devlet-merkezli sosyal bilimler yaygınlaşmaya yüz tuttu. İkinci Dünya Savaşı öncesinde etkili olan 'medeniyet' odaklı çalışmaların yerini devlet-eksenli araştırmalar almaya başladı. ABD ve sosyal bilimler İkinci Dünya Savaşı öncesinde, sosyal bilimlerde, Avrupa ağırlıklı çalışmalar egemenken, araştırmaların ekseninde genellikle Avrupa medeniyetinin neden daha fazla ilerlemiş olduğu sorusu yer alıyordu. İkinci Düya Savaşı sonrası dünya, ABD'nin gerek uluslararası ilişkilerde gerekse de sosyal bilimlerde öne çıkması temelinde şekillendi. Ünlü Fransız sosyolog Alaine Touraine'in ifadesiyle bu dönemde, 'Avrupa düşüncesi Amerikanlaşmaya yüz tuttu'. Avrupa düşüncesi Amerikanlaşırken, sosyal bilimlerde ABD dış politikasına koşut bir istikrar arayışı öne çıkmaya başladı. Örneğin, 1960'larda, ABD'de ortaya çıkan ve Camelot adı verilen araştırma projesini yürüten sosyal bilimcilerin amaçları ABD dış politikasının amaçları ile açıkça örtüşüyordu: Yunanistan, Küba, Filipinler, Dominik Cumhuriyeti ve Vietnam'da sosyal hareketlilik ve değişim amaçlayan güçleri saptamak ve bunları engellemek. Bu engelleme eylemlerini gerçekleştiren karşı ayaklanmacı güçlere kontr-gerilla adı veriliyordu. Kısacası değişim isteyen ayaklanma (gerilla) güçleri karşısında konumlanacak karşı ayaklanma güçlerini destekleyen ABD dış politikası sosyal bilimlerde de etkili oldu. 'Demokrasi'nin içi boşaldı 1980'lere gelindiğinde ABD dış politikası ve gelişme çalışmaları arasındaki ilişkiler ortaya serilmeye başladı. Bu çalışmaları yürüten başlıca akademisyenlerin resmi dış politika kurumları ile ilişkileri ve araştırma fonlarının kaynakları didiklendi. Berlin Duvarı yıkılıp Sovyetler Birliği parçalandıktan sonra ise, 1993 yılında, gelişme çalışmalarının en ünlü temsilcilerinden birisi olan Samuel Huntington, sosyal bilimlerde 'medeniyet' eksenli analizlere dönüşün habercisi olan ünlü 'medeniyetler çatışması' tezini dile getirdi. Bu tezi dile getirenin Huntington olması oldukça ironik idi. Çünkü Huntington, uzun yıllar istikrar temelli, değişim karşıtı gelişme çalışmalarına öncülük etmişti. Kurumsallaşmanın toplumsal hareketliliğin gerisinde kaldığı dönemlerde ortaya çıkacağını öngördüğü 'siyasal çürüme' nosyonu ve askerlerin ilerleme ve istikrarla olan olumlu ilişkisine yaptığı vurgu, istikrar odaklı çalışmaların belki de en önemlilerinden biriydi. Medeniyetler çatışması tezi, ABD'nin gelişmekte olan ülkelerde istikrara yönelik ilgisinin eskisi kadar yoğun olmadığının; bir anlamda da bu ülkelerden boşanmasının ilanı gibiydi. Artık bu ülkeleri etkisi altına alma olasılığı olan büyük rakip, Sovyetler Birliği, parçalanmıştı. Huntington'ın Ortadoğu ile ilgili yeni tespitleri İslam ağırlıklı idi. ABD'nin 'istikrar' dayatması yerini kültürlerarası kopuşa yapılan vurguya bırakmaya başladı. Huntington istikrar saplantısını terk ederken, Müslüman toplumları dönüştürmenin olanaksızlığından da dem vuruyor ve neredeyse Batı medeniyetleriyle Müslüman dünya arasındaki boşanmayı ilan ediyordu. ABD'nin Ortadoğu'ya yönelik dış politikası, 11 Eylül sonrasında demokratikleşme söylemine doğru evrilirken, ara dönemde (yani 1990'larda) Huntington'ın medeniyetler çatışması tezinden fazlasıyla beslendi ve Müslüman kültürlerle şiddetli geçimsizlik düşüncesinin temelleri bu yıllarda atıldı. 11 Eylül sonrasında ise, ABD'nin karşısındaki yeni düşman artık çokuluslu bir olgu olan 'Müslüman terör' olarak tanımlandı. Hatta 11 Eylül'ün hemen ertesinde dili sürçen Başkan Bush, yeni 'Haçlı seferleri'nden söz etti. Amerikalı sosyal bilimciler, öncelikle terörün neden kendilerini vurduğu üzerinde kafa patlatmaya başladılar. Böylelikle, yıllarca istikrar uğruna destek verdikleri diktatörlüklerin, askeri rejimlerin eleştirisini yapmaya başladılar. Özellikle ABD'nin Ortadoğu'da istikrar uğruna baskıcı rejimlere verdiği desteğin, bölge halklarının gözünde Amerikan karşıtlığına yol açtığı tespitleri yapıldı. Bunun sonucunda ABD dış politikası ciddi bir biçimde vites değiştirdi ve 'demokratikleşme' teması öne çıkmaya başladı. 2003 yılına gelindiğinde Bush hükümeti Büyük Ortadoğu ya da daha sonraki adıyla Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi'ni dillendirmeye başlamıştı. Kısacası ABD, Ortadoğu'da karşı ayaklanma yerine, değişim yanlılığının tellallığını yapmaya başladı. Bush hükümetinin ve onun danışmanı neo-konların demokrasi odaklı konuşmaları demokrasi kuramındaki bütün referans noktalarını altüst etti. Bu durumda 11 Eylül sonrasında sosyal bilimlerde demokratikleşme temasına vurgu yapılacağı çıkarsamasını yapmak mantıksız olmaz. Zaten şimdiden içi boşaltılmış bir demokrasi olgusunun önlenemez yükselişi ile karşı karşıyayız. Bütün bu gelişmeler ABD hükümetinin değişim sözcülüğü adı altında, Birleşmiş Milletler'i kale almadan savaş çığırtkanlığı yapmasını getirdi. Artık istikrar için karşı ayaklanmaya destek vermek yerine, demokratikleşme için bizzat ayaklanmayı kışkırtan bir ABD var. Adeta ABD dünya jandarması yerine dünya gerillası oldu. İstikrarın yerini değişim ve demokratikleşme aldı. Değişim savaş yolu ile tetiklenmeye çalışıldığı için de, hemen her yerde seçkinler içinde askeri seçkinlerin siyasal seçkinler üzerindeki nüfuzu arttı. ABD hükümetinin 11 Eylül sonrası demokrasi tellallığı, demokrasi kavramını bir anlamda piçleştirdi, içinin boşalmasına neden oldu. Savaş ve demokrasi birlikte anılmaya başlandı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında istikrar kavramını diline dolayan ABD hükümetleri, 11 Eylül sonrasında değişim ve demokrasi kavramlarını ağızlarına sakız ettiler. Demokrasi tanımı içinde yer alan tüm taşlar yerinden oynadı. 11 Eylül sonrasında değişim ve demokrasi iktidar sahiplerinin, istikrar ise kitlelerin diline düştü. Adı istikrar ile bütünleşen muktedirler değişimci ve demokrat, ayaklanmaya meyilli olan kitleler ise istikrar yanlısı ve değişim karşıtı oldu. ABD'nin gerilla gibi davrandığı bir dünyada ayaklanmanın ve değişimin demokratikleşme ile sonuçlanacağı da şüphe götürür bir hal aldı.Ayşe Kadıoğlu/ Radikal
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
2 suç örgütü lideri daha İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranıyorlardı
Müzakereler katliama zaman kazandırmak için
Takas önerisini Netanyahu reddetti
3 büyük takım taraftarı iftarda buluştu
'Futbol sahada, dostluk her yerde'
Oy sayımı iftar saatine denk geliyor
YSK 'iftar' konusunda karar verdi
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!

AKP'li başkan, 2 bin lira yardım için halkı sıraya dizdi

Sancaktepe Belediye Başkanı ve başkan adayı Şeyma Döğücü, emeklilere market alışverişi için her ay 2 bin TL bütçe içeren 'Sancaktepe Emekli Kart' vaadinde bulundu. Kart için oluşturulacak isim listesine adını yazdırmak isteyen vatandaşlar izdiham yarattı.
29.03.2024 11:50:00
Haber Merkezi
AKP'li başkan, 2 bin lira yardım için halkı sıraya dizdi
AKP'li başkan, 2 bin lira yardım için halkı sıraya dizdi

Geçtiğimiz günlerde Sancaktepe'nin AK Partili Belediye Başkan Adayı Şeyma Dövücü, seçildiği takdirde her ay kadınlara yarım gram altın vereceğini ileri sürdü.

Dövücü, vaadini gerçekleştireceği takdirde bunun belediyeye maliyeti ortalama olarak aylık 56 milyon 250 bin lira, yıllık 675 milyon lira olacak. Başkan adayı Dövücü'nün vaadi tartışma konusu olurken Sancaktepe'den yeni görüntüler geldi.



İKİ BİN LİRALIK YARDIM KARTI

Sokakta isim almak için kurulan çadırın önünde onlarca insanın kuyruk oluşturduğu görüntülerde gerilimin yaşandığı görüldü.


"İNSANLARI ORADAN ORAYA KOŞTURUYORSUNUZ"

İBB Meclis üyesi İbrahim Özkan, görüntülere tepki gösteren isimlerden biri oldu. Sosyal medyadan paylaşım yapan Özkan, "Sancaktepe Belediyesi Emeklilere 2.000 TL lik yardım kartı vereceğim diye insanları oradan oraya koşturuyorsunuz. Mübarek ramazan ayında; Yazıktır, günahtır, ayıptır" ifadelerini kullandı.



'SONRA VERECEĞİZ' DEYİP İSİM ALDILAR

Gazeteci Şaban Sevinç de konuyla ilgili paylaşımda bulunurken, belediye çalışanlarının vaat edilen parayı vermek yerine, "Sonra vereceğiz" deyip isim aldıklarını belirtti.

Konuyla ilgili olarak, Sevinç, "İnsanlar belediyenin önüne koştu. Ancak parayı vermek yerine, sonra vereceğiz denilerek gelenlerin isimleri listeye yazıldı" dedi.

180 milyonluk sazan sarmalı operasyonu: 20 tutuklama

Mersin polisinin, bilinen alışveriş sitelerinin kopya linkini üreten, sahte hukuk bürolarından arama ve sazan sarmalı yöntemi ile dolandırıcılık yaparak 180 milyon lira haksız kazanç elde eden çeteyi çökertti, yakalanan şüphelilerden 20'si tutuklandı. 
29.03.2024 09:21:00 / Güncelleme: 29.03.2024 09:25:23
İhlas Haber Ajansı
180 milyonluk sazan sarmalı operasyonu: 20 tutuklama
180 milyonluk sazan sarmalı operasyonu: 20 tutuklama
Edinilen bilgiye göre, İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, çeşitli yöntemlerle dolandırıcılık yapan şüphelilere yönelik çalışma gerçekleştirildi.

Polisin planlı çalışmasında Facebook Market Palace ve bilinen sitelerin sahte linkini üretmek sureti ile bungalov ev, elektrikli ev aletleri ilanları veren, sahte hukuk bürosundan uzlaştırmacı olarak arayarak para talep eden ve internet sitelerinden araç almak isteyen kişileri sazan sarmalı yöntemi ile organize bir şekilde dolandıran şüphelileri belirledi. Şüphelilerin bu yöntemle 180 milyon TL haksız kazanç elde ettiklerini tespit eden polis 4 gün öne Mersin merkezli 4 ilde eş zamanlı operasyon yaptı. Operasyonda aralarında suç örgütü liderinin de bulunduğu 36 şüpheli yakalandı. Şahısların ev, iş yeri ve araçlarında yapılan aramalarda ise 70 adet cep telefonu, 4 adet ruhsatsız silah, 1 adet para atma makinesi, farklı şahıslara ait 62 adet banka kartı ile 120 bin TL para ele geçirildi.

Gözaltına alınan 36 şüphelinin emniyette ifadeleri tamamlandı, adliyeye sevk edildi. Mahkemeye çıkartılan şüphelilerden 20'si tutuklandı, 10'u ev hapsi alırken, 6'sı ise adli kontrol şartı ile serbest kaldı.



Şüphelilerin paraları döviz ve altına çevirirken görüntüsü ortaya çıkmıştı

Polisin teknik takip çalışmasında şüphelilerin güven sağladıkları vatandaşlardan paraları aldıktan sonra döviz büroları ve sarraflara götürdükleri belirlenmişti. Nakit parayı altın ve dövize çevirdiği belirlenen şüphelilerin o anlara ait güvenlik kameralarına yansıyan görüntüleri de ortaya çıkmıştı.

Tutuklanan zanlıların ortaya çıkan görüntüsünde mağdurlardan dolandırıp nakit olarak getirdikleri yüklü miktardaki TL'yi altın ve dövize çevirdiği anlar yer almıştı.

Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya İnterpol kırmızı bülteniyle 'Yasa Dışı Örgüt Faaliyetleri ve Kaçakçılık' suçundan uluslararası seviyede aranan Talgat Baisaov ve 'Dolandırıcılık' suçundan uluslararası seviyede aranan Maxat Rakhishov'un İstanbul'da düzenlenen 'Mahzen-23' Operasyonuyla yakalandığını açıkladı.
29.03.2024 08:28:00
Haber Merkezi
Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranan 2 suç örgütü lideri da İstanbul'da yakalandı
Bakan Yerlikaya X hesabından yaptığı paylaşımda Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünce gerçekleştirilen 'MAHZEN-23' Operasyonu sonucu İnterpol kırmızı bülteniyle 'Yasa Dışı Örgüt Faaliyetleri ve Kaçakçılık' suçundan aranan Talgat Baisaov ve 'Dolandırıcılık' suçundan aranan Maxat Rakhishov'un yakalandığını duyurdu.

Kıskaç operasyonlarında 70 şüpheli yakalandı

Bakan Yerlikaya ayrıca, 20 ilde FETÖ'ye yönelik olarak son bir hafta içinde düzenlenen "KISKAÇ-11" operasyonlarında 70 şüphelinin yakalandığını duyurdu.


"FETÖ'cülere göz açtırmayacağız. Aziz milletimizin huzuru, birlik ve beraberliği için güvenlik güçlerimizin üstün gayretleriyle operasyonlarımız kararlılıkla devam edecek" diyen Yerlikaya, şu bilgileri paylaştı.

"Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığı, TEM Daire Başkanlığı, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İl Emniyet Müdürlükleri, TEM ve KOM Şube Müdürlüklerince yapılan çalışmalar sonucu; Aksaray, Bolu, Gaziantep, Sakarya, Muğla, Mersin, Manisa, İstanbul, Kayseri, Kars, Erzurum, İzmir, Elazığ, Adana, Uşak, Denizli, Sivas, Mardin, Edirne ve Bursa'da FETÖ'ye yönelik eş zamanlı olarak düzenlenen "KISKAÇ-11" operasyonlarında şüphelilerin:
  • Örgütün sözde "Emniyet Mahrem Yapılanması" içerisinde faaliyette bulundukları,
  • Örgütün kripto haberleşme programı "ByLock" kullanıcısı oldukları,
  • Ankesörlü telefonlarla iletişim kurdukları,
  • Örgütün "Gaybubet Evi" olarak adlandırdıkları hücre evlerinde barındıkları,
  • İfade ve teşhislerde adlarının geçtiği, FETÖ soruşturmaları kapsamında haklarında kesinleşmiş hapis cezası ile aranma kaydı bulunduğu tespit edildi.

Operasyonlar sonucu: Çok sayıda dijital materyale el konuldu."

Yerlikaya, operasyonlara katılan polisleri de tebrik etti.

Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

 
İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor.
28.03.2024 17:50:00 / Güncelleme: 28.03.2024 17:54:49
HASAN PARLAK
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar
 Utanmadan bir de paylaşım yapıyorlar

İnsanlıktan zerre kadar nasibini almamış çeteciler güruhu olarak da bilinen Yahudi askerler, Gazze'de yaptıklarıyla ahlaksızlıkta da zirveyi kimseye bırakmıyor. Nitekim Gazze'de soykırım yapan Yahudi askerleri, işgal ettikleri bölgede her türlü rezalete imza atıyor. Hatta rezaletlerini sosyal medyada paylaşmaktan da geri durmuyor. Reuters ajansında yer alan görüntüler de Yahudi askerlerinin ne kadar 'insanlık sınıfı'nın dışında olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim İsrail askerleri, Filistinlilerin evlerinde bulunan iç çamaşırlarıyla oynadıklarını gösteren fotoğraf ve videoları yayınlamaktan geri durmadı. Videolardan birinde Gazze'deki bir odada bir koltukta oturan İsrailli bir asker sırıtıyor, bir elinde silah, diğer elinde beyaz saten iç çamaşırını kanepede yatan bir yoldaşın açık ağzının üzerine sallıyor. Böylece Yahudi askerlerin insan olmadığını, başka tür bir mahluk olduğunu tüm dünyaya haykırıyorlar. 
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.