ABD ile beraber olan yok oluyor

ABD tarih boyunca ancak kendi ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda hareket etmiştir. Bu ABD için normaldir. Zira devletler kendi menfaatlari için çalışırlar.
ABD'in yanında yer aralan Arap devletleri, evvela İngilizlerin tezgahladığı oyuna figüran oldular. Kendi Müslüman kardeşi olan Osmanlı Devleti'ni İngilizlerin yardımı ile yıktılar. Arabistan'da yüzbinlerce Türk askerinin sırtından vurulmasından sorumlu olan Şerif Hüseyin, kendisini İslam Peygamberinin torunu olarak tanıtıyordu.
Osmanlı'nın Filistin'de 1917 ve 18 yıllarında İngilizler karşısında ağır bir yenilgi almasında Şerif Hüseyin'in isyancı Arap aşiret silahlıları, Osmanlı karargâhına sık sık ziyaret yapan Yahudi asıllı kadınlardan oluşan NILI casusluk örgütü, İngiltere Hükümetinde önemli etkinliği bulunan Yahudi asıllı Herbert Samuel, Winston Churchil, Lord Balfour, Walter Rotschild'in çalışmaları önemlidir. Gazze-Birşiba-Kudüs üçgeninde yüzlerce toplu mezarda tahmini sayıları 50 bini bulan Türk askeri bulunmaktadır. Türk askerleri 1915-18 yılları arasında bölgede yapılan savaşlar, ihanetler sonrası Filistin topraklarını terk etti.
1990'da Körfez savaşında Mısır ABD'in yanında yer aldı. Ancak 2011 yılında ABD'in tezgahladığı Arap Baharı ile Hüsnü Mübarek Ağustos 2011'de başlayan davalarda, 900 protestocunun hayatını kaybettiği olayların sorumlusu olmak ve çok sayıda yolsuzluğa karışmak suçlarıyla yargılandı.
1958'de general Abdülkerim Kasım liderliğindeki generaller Kral Faysal'ı devirerek monarşiyi yıkmışlar ve Kasım başbakanlık görevini üstlenmişti. Lakin Kasım, Sovyetlere göz kırpıyordu. Bu durumdan rahatsız olan ABD, ona da darbe yaptırarak başa Ahmet Hasan El Bekir'i geçirdi. Daha sonra da işin başına Saddam Hüseyn'i getirdiler. ABD, Saddam'ı İran'daki adamları Şah Muhammed Rıza Pehlevi'yi deviren Ayetullah Humeyni'ye musallat etti. 1980'de başlayan savaş yaklaşık sekiz yıl sürdü. 1990'da Saddam'a 'Kuveyt arka bahçen gir' diyen Amerika, girmesinin ardından 'işgal ettin' diyerek, Irak'a saldırdı.
Iraklı Şiiler güneyde, Kürtler kuzeyde ayaklanarak Saddam Hüseyin'i devirmek için harekete geçtiler. Saddam Hüseyin ABD'ye karşı kullanamadığı tüm silahları kendi halkları üzerinde kullandı. Binlerce insan öldü, yüzbinler kaçmak zorunda kaldılar. Kuzeyde Türkiye sınırına yığılan Kürtlere karşı kimyasal silahlar kullanıldı. Bunlar yaşanırken hala Güney Irak'ta bulunan ABD güçleri kıllarını kıpırdatmadılar. Sonuç büyük boyutlara varan bir insani kıyım oldu.
ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi yeni bir felakete daha imza atmış oldu. Körfez Savaşının asıl hedefini, Mesaj TV'de yayınlanan Haftanın Sohbeti programında 1991 Körfez Harekatı başladığında, Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, "Irak 3'e bölünecek, kuzeyinde bir peşmerge devleti kuracaklar" şeklinde açıklamıştı. Bunu dediğinde de "bu hayal" deniyordu ama gerçek oldu. Ve Sayın Baş, "Asıl hedef Türkiye'dir" demişti.
Daha sonra başlayan Arap Baharı ile Irak devleti yok edildi. Irak; Arap, Şii ve Kürt olmak üzere şimdi 3'e bölünmüş vaziyettedir. Suriye devletine Türkiye Cumhuriyeti Devletini musallat eden ABD, Büyük Ortadoğu Projesi'ni yani 'büyük İsrail devletini' gerçekleştirmek için aynen diğer Arap devletlerine yaptığı oyunu Türkiye'ye de yapmaktadır. Bunu ülkemizi idare eden iktidarın göz ardı etmesi intihardır.
ABD'nin müttefiki de, dostu da yoktur. Sadece kendi menfaatleri vardır. Seni kendi mefaatleri için kullanır sonra sıra sana gelir ve seni yok eder. Türkiye'de yapılan bütün darbelerin arkasında ABD olduğunu sağır sultan bile biliyorken, hala ABD'nin yanında olmaya çalışma çabalarını anlamakta güçlük çekiyorum. Bu hal ülkemizi felakete sürüklüyor. ABD'nin PYD, YPG, ve PKK'ya verdiği destekle, büyük israili kurmaktan asla vazgeçmeyeceğini bu uğurda Türkiye'yi de böleceğini açıkça haykırmaktadır. PKK'yı kuran, destekleyen zaten ABD ve AB'dir. Ne müttefiki, ne dostluğu; artık milletimizin bu olaylardan ders alması ve gerekeni yapması şarttır. Aksi halde bir Irak, bir Suriye kaderi yaşamak bize hiç uzak değil.