ABD'de büyük sürpriz
ABD'deki başkanlık seçimlerinde anketlerin hep önde gösterdiği Demokratlar'ın adayı Hillary Clinton kazanamadı. Amerikan halkının tercihi Cumhuriyetçi aday Donald Trump oldu. Böylece ülkede 5. kez anketlerin önde gösterdiği aday başka seçilememiş oldu.
09.11.2016 00:00:00
YENİ MESAJ/HABER-ANALİZ
ABD'deki başkanlık yarışında anketlerin kaybedeceğini ilan ettiği Donald Trump kazanınca dünya şaşkına döndü! Düzen karşıtı, kışkırtıcı, zaman zaman İslam ve İspanyol göçmen karşıtı, kutuplaştırıcı, popülist ve "Rusya Devlet Başkanı Putin'e selam dolu" mesaj dalgasıyla başkanlık koltuğuna oturan Trump, Amerikan tarihindeki en sıradışı siyasi zeferlerden birine imza attı. Trump, 51 eyaletten oluşan ABD'de 34 eyalette yarışı önde tamamladı ve elde ettiği delege sayısı açısından da Demokratlar'ın adayı Clinton'a fark attı. Trump, 58.2 milyon oy alırken; Hillary Clinton 57 milyon 750 bin oy elde etti. İki aday arasında yaklaşık 500 bin oy farkı bulunmasına rağmen, delege sayısında Trump, Clinton'a fark attı. Bu durum ABD seçim sisteminden kaynaklanıyor. ABD'de bir eyaleti kazanan aday tüm delegeleri kazanıyor!
Clinton, sahile sıkıştı
Clinton ise ülkenin batısındaki sahil kesimi ile kuzeydoğudaki sahil eyaletlerini kazanabildi. Bir bakıma Türkiye'de CHP'nin sahile sıkışması gibi Clinton da sahilden iç bölgelere ulaşamadı. Los Angeles, New York gibi büyük kent merkezlerinde Clinton başarı elde ederken, taşrada Trump üstünlük kurdu.
Nükleer şifreler el değiştiriyor
ABD'deki başkanlık seçimini kazanan Cumhuriyetçi Donald Trump, selefi şimdiki başkan Barack Obama'dan dış politika, ekonomi, sosyal politikalardaki mirasın yanı sıra Beyaz Saray'ı, başkomutanlığı, başkanlık uçağı ve helikopterini, makam aracını ve nükleer silah şifrelerini gibi mirasları da devralacak. ABD'de yapılan seçimin ardından ocak ayında Barack Obama'nın yerine geçmeye hak kazanan milyarder iş adamı Donald Trump, dış politika, ekonomi, sağlık, iç siyaset ve sosyal alanda çok sayıda zorlu konuda önemli bir miras devralacak. Ancak yeni başkanın Obama'dan devralacağı miras bununla sınırlı değil. Ocak ayındaki törenle koltuğu devralacak Trump, Beyaz Saray'ın yeni sakini olmasının yanı sıra başkanlık uçağı Air Force One, makam aracı "The Beast - Canavar" ve Marine One olarak adlandırılan başkanlık helikopterini de kullanacak kişi olacak. Air Force One, nükleer saldırılara karşı da güvenlik donanımına sahip. Uçak, elektromanyetik dalgaları önleme özelliği, düşman radarını karıştırma sistemi gibi teknolojik donanım içeriyor. Air Force One, gerektiğinde ısıya duyarlı füzeleri yanıltmak için ısı topları atabiliyor.
Trump'ın Türkiye politikası nasıl olacak?
ABD ve Türkiye arasında son dönemde başta Suriye, YPG (Halk Savunma Birlikleri), Irak, Türkiye'deki haklar ve özgürlükler, 15 Temmuz darbe girişimi ve FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi olmak üzere çeşitli konularda gerilim yaşanıyor. ABD'nin 45. başkanı seçilen Donald Trump, seçim kampanyası döneminde genel olarak dış politikaya çok eğilmedi, Türkiye'den ise hiç bahsetmedi.
Ancak Trump'ın genel dış politika anlayışı son dönemde Ortadoğu, Suriye, Kürtler ve Rusya'yla ilgili açıklamaları ile Türkiye'yle ilgili de konuştuğu Amerikan New York Times gazetesine verdiği röportaj, muhtemel Türkiye politikaları hakkındaki çıkarımları mümkün kılıyor.
Donald Trump, izolasyoncu dış politika anlayışına paralel olarak, Ortadoğu'da rejim değişikliği için gerçekleştirilen askeri müdahaleleri de, bu değişikliklere kaynak aktarımını da eleştiriyor.
Yeni muhafazakârlarla (Neo-con'lar) bu açından ayrışan, partisinin hükümeti tarafından gerçekleştirilen Irak Savaşı'nı eleştiren Trump, Clinton'ı da, ABD Dışişleri Bakanı olduğu dönemdeki Libya müdahalesi nedeniyle defalarca eleştirdi. Trump, IŞİD'le savaşı sürdürmekle birlikte Suriye krizini de Rusya ile görüşerek çözmek istediği izlenimi veriyor.
Oklahoma Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Müdürü Prof. Dr. Joshua Landis, bu konuda Trump ile Türk hükümetinin hedeflerinin çeliştiğini belirtiyor: "Donald Trump, IŞİD'i yenmek için Rusya'yla çalışmak istiyor, bu da dolaylı olarak Esad'la çalışmak istediği anlamına geliyor. Trump, Ortadoğu'daki savaşlarla Amerika'nın değil Ortadoğu güçlerinin kendilerinin baş etmesi gerektiğini düşünüyor. O, güçlü liderlerin bugünkü Ortadoğu'ya çözüm olduğunu söylüyor. Bu, Türkiye için iyi bir şey olarak görülebilir. Çünkü tabii ki Erdoğan güçlü bir lider? Ancak Trump'ın politikası, Erdoğan'ın Suriye'de Esad'dan kurtulma politikasıyla çelişiyor." Landis, olasılık dışı olmadığını ama çok zor olduğunu düşünüyor: "Erdoğan eğer Ruslar ve Trump'la anlaşma yapacaksa bu, onun için iyi olacaktır. Esad da Suriye'de bağımsız bir Kürdistan istemiyor. Eğer Erdoğan, Esad'ın Kürt bölgesi dahil tüm ülkedeki egemenliğini kabul ederse tabi ki Türkiye, Trump çözümünü kucaklayabilir. Bu ise büyük oranda Rusya'nın çözümü olacak. Ama bu durumda Türkiye'nin Suriyeli isyancıları terk etmesi gerekecek. Türkiye için bunu yapmak zor olacaktır."
ABD'deki başkanlık yarışında anketlerin kaybedeceğini ilan ettiği Donald Trump kazanınca dünya şaşkına döndü! Düzen karşıtı, kışkırtıcı, zaman zaman İslam ve İspanyol göçmen karşıtı, kutuplaştırıcı, popülist ve "Rusya Devlet Başkanı Putin'e selam dolu" mesaj dalgasıyla başkanlık koltuğuna oturan Trump, Amerikan tarihindeki en sıradışı siyasi zeferlerden birine imza attı. Trump, 51 eyaletten oluşan ABD'de 34 eyalette yarışı önde tamamladı ve elde ettiği delege sayısı açısından da Demokratlar'ın adayı Clinton'a fark attı. Trump, 58.2 milyon oy alırken; Hillary Clinton 57 milyon 750 bin oy elde etti. İki aday arasında yaklaşık 500 bin oy farkı bulunmasına rağmen, delege sayısında Trump, Clinton'a fark attı. Bu durum ABD seçim sisteminden kaynaklanıyor. ABD'de bir eyaleti kazanan aday tüm delegeleri kazanıyor!
Clinton, sahile sıkıştı
Clinton ise ülkenin batısındaki sahil kesimi ile kuzeydoğudaki sahil eyaletlerini kazanabildi. Bir bakıma Türkiye'de CHP'nin sahile sıkışması gibi Clinton da sahilden iç bölgelere ulaşamadı. Los Angeles, New York gibi büyük kent merkezlerinde Clinton başarı elde ederken, taşrada Trump üstünlük kurdu.
Nükleer şifreler el değiştiriyor
ABD'deki başkanlık seçimini kazanan Cumhuriyetçi Donald Trump, selefi şimdiki başkan Barack Obama'dan dış politika, ekonomi, sosyal politikalardaki mirasın yanı sıra Beyaz Saray'ı, başkomutanlığı, başkanlık uçağı ve helikopterini, makam aracını ve nükleer silah şifrelerini gibi mirasları da devralacak. ABD'de yapılan seçimin ardından ocak ayında Barack Obama'nın yerine geçmeye hak kazanan milyarder iş adamı Donald Trump, dış politika, ekonomi, sağlık, iç siyaset ve sosyal alanda çok sayıda zorlu konuda önemli bir miras devralacak. Ancak yeni başkanın Obama'dan devralacağı miras bununla sınırlı değil. Ocak ayındaki törenle koltuğu devralacak Trump, Beyaz Saray'ın yeni sakini olmasının yanı sıra başkanlık uçağı Air Force One, makam aracı "The Beast - Canavar" ve Marine One olarak adlandırılan başkanlık helikopterini de kullanacak kişi olacak. Air Force One, nükleer saldırılara karşı da güvenlik donanımına sahip. Uçak, elektromanyetik dalgaları önleme özelliği, düşman radarını karıştırma sistemi gibi teknolojik donanım içeriyor. Air Force One, gerektiğinde ısıya duyarlı füzeleri yanıltmak için ısı topları atabiliyor.
Trump'ın Türkiye politikası nasıl olacak?
ABD ve Türkiye arasında son dönemde başta Suriye, YPG (Halk Savunma Birlikleri), Irak, Türkiye'deki haklar ve özgürlükler, 15 Temmuz darbe girişimi ve FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi olmak üzere çeşitli konularda gerilim yaşanıyor. ABD'nin 45. başkanı seçilen Donald Trump, seçim kampanyası döneminde genel olarak dış politikaya çok eğilmedi, Türkiye'den ise hiç bahsetmedi.
Ancak Trump'ın genel dış politika anlayışı son dönemde Ortadoğu, Suriye, Kürtler ve Rusya'yla ilgili açıklamaları ile Türkiye'yle ilgili de konuştuğu Amerikan New York Times gazetesine verdiği röportaj, muhtemel Türkiye politikaları hakkındaki çıkarımları mümkün kılıyor.
Donald Trump, izolasyoncu dış politika anlayışına paralel olarak, Ortadoğu'da rejim değişikliği için gerçekleştirilen askeri müdahaleleri de, bu değişikliklere kaynak aktarımını da eleştiriyor.
Yeni muhafazakârlarla (Neo-con'lar) bu açından ayrışan, partisinin hükümeti tarafından gerçekleştirilen Irak Savaşı'nı eleştiren Trump, Clinton'ı da, ABD Dışişleri Bakanı olduğu dönemdeki Libya müdahalesi nedeniyle defalarca eleştirdi. Trump, IŞİD'le savaşı sürdürmekle birlikte Suriye krizini de Rusya ile görüşerek çözmek istediği izlenimi veriyor.
Oklahoma Üniversitesi Orta Doğu Çalışmaları Müdürü Prof. Dr. Joshua Landis, bu konuda Trump ile Türk hükümetinin hedeflerinin çeliştiğini belirtiyor: "Donald Trump, IŞİD'i yenmek için Rusya'yla çalışmak istiyor, bu da dolaylı olarak Esad'la çalışmak istediği anlamına geliyor. Trump, Ortadoğu'daki savaşlarla Amerika'nın değil Ortadoğu güçlerinin kendilerinin baş etmesi gerektiğini düşünüyor. O, güçlü liderlerin bugünkü Ortadoğu'ya çözüm olduğunu söylüyor. Bu, Türkiye için iyi bir şey olarak görülebilir. Çünkü tabii ki Erdoğan güçlü bir lider? Ancak Trump'ın politikası, Erdoğan'ın Suriye'de Esad'dan kurtulma politikasıyla çelişiyor." Landis, olasılık dışı olmadığını ama çok zor olduğunu düşünüyor: "Erdoğan eğer Ruslar ve Trump'la anlaşma yapacaksa bu, onun için iyi olacaktır. Esad da Suriye'de bağımsız bir Kürdistan istemiyor. Eğer Erdoğan, Esad'ın Kürt bölgesi dahil tüm ülkedeki egemenliğini kabul ederse tabi ki Türkiye, Trump çözümünü kucaklayabilir. Bu ise büyük oranda Rusya'nın çözümü olacak. Ama bu durumda Türkiye'nin Suriyeli isyancıları terk etmesi gerekecek. Türkiye için bunu yapmak zor olacaktır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.