Acziyet

Resûlullah Efendimiz (s.a.a) bizlere özelikle sakınmamız gereken şeyleri tavsiye ettiği hadis-i şeriflerinde, "Acizlikten, tembellikten ve cimrilikten Allah'a (c.c.) sığınırım" buyurmuşlardır. O yüzden cimrilik ve tembellik gibi, acizlik de, kâmil olmak isteyen bir müslümanın hali değildir. Her ortamda aktif olması gereken Müslümanın acizlik gibi bir huydan bir an evvel kurtulması gerekir. Hatta iki günü birbirine eşit olması bile zarar olarak belirtilen ömür sermayemizi en kazançlı şekilde değerlendirmek zorundayız. O yüzden hem dünyevi iş ve görevlerimizi en güzel ve verimli yapmak zorundayız, hem de ibadetlerimizi ihmal etmeden ihya etmek zorunluluğumuz vardır.Durum bu iken, insanımızın ülke ve dünya meseleleri ile ilgili durumunu değerlendirecek olur isek, maalesef durum pek de iç açıcı görünmemektedir. Öyle ki; teslimiyetçi bir anlayış içindeki insanımız maalesef birçok meselede pasif davranmaktadır. Örneğin, tuttuğu partinin ya da müntesibi olduğu topluluğun yaptıkları yanlışları görememe acziyeti görünmektedir."Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır'' anlayışında olan bizler Batı bağlılığı aşikar olan siyasetçilerin karşısında susan ve itiraz etmekten bile aciz kitlelerin olduğunu üzülerek müşahade etmekteyiz. ABD karşısında, "ABD müsade etmez" ya da "ABD'den izinsiz bir şey yapamayız" anlayışı bir Müslümana asla yakışmayan acziyet örneklerindendir.Diğer bir örnek ise, dünyada Müslüman Müslümanın kanını haçlı adına dökerken maalesef taraf olan hoca kılıklılarını gözlemlemekteyiz. Sünnilerin Şiileri öldürmesine dua eden ve duasına amin diyebilen bir Müslüman aciz değil de nedir? Bu hal "Müslümanım" diyene yakışmıyor.Bir an önce teslimiyetçi ve acziyet dolu anlayıştan kurtulup olayları Kur'an, Sünnet ve Ehl-i Beyt terazisi ile ölçüp kendimize gelmek zorundayız.