Yerlilerin yönetimde söz sahibi edildiği sömürge yönetimlerinde de sadece Avrupalılara yardımcı olacak kadroların yetiştirilmesine çalışılmıştır.
İktidarın Batılı güçlerin elinde olması sömürge topraklarında sosyal yapıyı ve siyasi bünyeyi bozmuştur. Kabile şeflerinin etkisiz hale gelmesiyle toplum bölünmüş ve birleştirici, bütünleştirici geleneksel unsurlar kalmamıştır.Ayrıca Batı ülkelerine ait şirketlerin şehir merkezlerinde kurdukları tesislerde kırsal kesimdeki yerlilerin gelip işçi olmaları şehirleşme eğilimini ve bununla ilgili olarak da konut ve gecekondu problemini ortaya çıkarmıştır.Batı ideolojileri, değer yargıları ve kültür kalıpları ortadan kalkan geleneklerin ve eski kültürlerin yerini almıştır.Genellikle misyonerlerin yönettikleri okullarda Batılı ideolojilerle yetişen seçkin bir zümrenin meydana çıkması, yerli halkın lehine olmaktan çok, sömürgeci ülkelerin lehine hareket eden bir aydınlar zümresi oluşturulmuştur.Afrika'da yerli dinler ile sonradan yayılmış dinler arasında İslamiyet ve Hıristiyanlık önemli bir yer tutar. Afrika'nın özellikle batı, Ekvator ve güney bölgelerinde yaşamakta olan yerli dinler, konuşulan dillerin sayısından daha fazla olmakla birlikte, üç ana din grubu etrafında mütalaa edilebilir. Bunlar: Animizm, Fetişizm ve Totemizm'dir. Afrikada uzun bir geçmişi bulunan İslamiyet ve Hıristiyanlık daha ziyade şehirlerde yaygındır. 4.yy.'da Hıristiyanlık Mısır'dan Tunus Körfezi'ne kadar olan sahada ve özellikle Aşağı Nil bölgesinde hakimiyet kazandı. Fakat 7.yy'da ise İslam dininin yayılmasıyla gerilemeye ve silinmeye başlayan bu din, sadece köklü bir geçmişe sahip olduğu Habeşistan'da gücünü koruya gelmiştir.Hıristiyanlık hiçbir zaman Büyük Sahra'dan Batı Afrika'ya doğru sokulamamıştır. İslamiyet ise 7.yy'dan itibaren Avrupalıların Gine Körfezi kuzey kıyıları boyunca uzanan sahaya gelmesine kadar geçen 1000 yıllık zaman zarfında Kuzey Afrika'daki bütün topluluklar tarafından benimsenmiş ve Gine Körfezi'ne kadar yayılmıştır.Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
İktidarın Batılı güçlerin elinde olması sömürge topraklarında sosyal yapıyı ve siyasi bünyeyi bozmuştur. Kabile şeflerinin etkisiz hale gelmesiyle toplum bölünmüş ve birleştirici, bütünleştirici geleneksel unsurlar kalmamıştır.Ayrıca Batı ülkelerine ait şirketlerin şehir merkezlerinde kurdukları tesislerde kırsal kesimdeki yerlilerin gelip işçi olmaları şehirleşme eğilimini ve bununla ilgili olarak da konut ve gecekondu problemini ortaya çıkarmıştır.Batı ideolojileri, değer yargıları ve kültür kalıpları ortadan kalkan geleneklerin ve eski kültürlerin yerini almıştır.Genellikle misyonerlerin yönettikleri okullarda Batılı ideolojilerle yetişen seçkin bir zümrenin meydana çıkması, yerli halkın lehine olmaktan çok, sömürgeci ülkelerin lehine hareket eden bir aydınlar zümresi oluşturulmuştur.Afrika'da yerli dinler ile sonradan yayılmış dinler arasında İslamiyet ve Hıristiyanlık önemli bir yer tutar. Afrika'nın özellikle batı, Ekvator ve güney bölgelerinde yaşamakta olan yerli dinler, konuşulan dillerin sayısından daha fazla olmakla birlikte, üç ana din grubu etrafında mütalaa edilebilir. Bunlar: Animizm, Fetişizm ve Totemizm'dir. Afrikada uzun bir geçmişi bulunan İslamiyet ve Hıristiyanlık daha ziyade şehirlerde yaygındır. 4.yy.'da Hıristiyanlık Mısır'dan Tunus Körfezi'ne kadar olan sahada ve özellikle Aşağı Nil bölgesinde hakimiyet kazandı. Fakat 7.yy'da ise İslam dininin yayılmasıyla gerilemeye ve silinmeye başlayan bu din, sadece köklü bir geçmişe sahip olduğu Habeşistan'da gücünü koruya gelmiştir.Hıristiyanlık hiçbir zaman Büyük Sahra'dan Batı Afrika'ya doğru sokulamamıştır. İslamiyet ise 7.yy'dan itibaren Avrupalıların Gine Körfezi kuzey kıyıları boyunca uzanan sahaya gelmesine kadar geçen 1000 yıllık zaman zarfında Kuzey Afrika'daki bütün topluluklar tarafından benimsenmiş ve Gine Körfezi'ne kadar yayılmıştır.Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden