Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen 'Siyasal Parti Özgürlükleri ve Güncel Anayasa Paketi' Sempozyumu'nda konuşan akademisyenler, Hükümetin hazırladığı Anayasa paketinde yer alan siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin düzenlemenin 'hukuku altyapısı'nın sağlıklı olmadığında birleşti.
Kadir Has Üniversitesi (KHÜ) Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen 'Siyasal Parti Özgürlükleri ve Güncel Anayasa Paketi' sempozyumu KHÜ Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku ABD Başkanı Prof. Dr. Mehmed Akad, Anayasa Mahkemesi Emekli Üyesi Prof. Dr. Fazıl Sağlam, Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktay Uygun ve KHÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Olgun Akbulut'un katılımıyla gerçekleştirildi.
SPK, Anayasa ile çelişiyorAnayasa Mahkemesi Emekli Üyesi Prof. Dr. Fazıl Sağlam siyasal parti kapatmalarına ilişkin yeni anayasa paketinin esasa ilişkin değil usule ilişkin değişiklikler düzenlediğini ancak olması gerekenin bunun tam tersi olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Fazıl Sağlam, Türkiye'de siyasal parti kapatmalarına ilişkin mevzuatın çok karmaşık olduğu ve Siyasal Partiler Kanunu'ndaki (SPK) birçok yasaklama hükmünün Anayasada karşılığının dahi olmadığını belirterek, "Siyasi Partiler Kanunu'nda halen siyasal partilerin Türkiye'de Türkçe'den farklı bir dil ve Türk kültüründen başka kültürlerin varlığını ileri sürmeleri yasaklanmıştır" dedi. Sağlam, yeni Anayasa paketinin bu konularda herhangi bir iyileştirme getirmediğine işaret etti. KHÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Olgun Akbulut, gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, gerekse Venedik Komisyonu'nun siyasi partilerin kapatılmasına ait standartlarının yeni Anayasa paketine hiçbir şekilde yansıtılmadığını savundu.
İddianame hazırlanmadan Meclis'in karar vermesi doğru değilMaltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktay Uygun ise, yeni anayasa paketinde partilerin kapatılması davasının açılmasının Meclis'teki bir Komisyon'un kararına bırakıldığını, oysa savcılığın siyasi bir örgütten bu konuda izin almaması gerektiğini, henüz iddianamenin dahi hazırlanmadığı bir aşamada Komisyon'un bu konuda sağlıklı bir karar vermesinin imkansız olduğunu, doğru yöntemin Meclis'in belli sayıdaki üyesinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na başvurması üzerine savcılığın soruşturma başlatması olduğu görüşünü ifade etti.
Kadir Has Üniversitesi (KHÜ) Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen 'Siyasal Parti Özgürlükleri ve Güncel Anayasa Paketi' sempozyumu KHÜ Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku ABD Başkanı Prof. Dr. Mehmed Akad, Anayasa Mahkemesi Emekli Üyesi Prof. Dr. Fazıl Sağlam, Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktay Uygun ve KHÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Olgun Akbulut'un katılımıyla gerçekleştirildi.
SPK, Anayasa ile çelişiyorAnayasa Mahkemesi Emekli Üyesi Prof. Dr. Fazıl Sağlam siyasal parti kapatmalarına ilişkin yeni anayasa paketinin esasa ilişkin değil usule ilişkin değişiklikler düzenlediğini ancak olması gerekenin bunun tam tersi olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Fazıl Sağlam, Türkiye'de siyasal parti kapatmalarına ilişkin mevzuatın çok karmaşık olduğu ve Siyasal Partiler Kanunu'ndaki (SPK) birçok yasaklama hükmünün Anayasada karşılığının dahi olmadığını belirterek, "Siyasi Partiler Kanunu'nda halen siyasal partilerin Türkiye'de Türkçe'den farklı bir dil ve Türk kültüründen başka kültürlerin varlığını ileri sürmeleri yasaklanmıştır" dedi. Sağlam, yeni Anayasa paketinin bu konularda herhangi bir iyileştirme getirmediğine işaret etti. KHÜ Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Olgun Akbulut, gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, gerekse Venedik Komisyonu'nun siyasi partilerin kapatılmasına ait standartlarının yeni Anayasa paketine hiçbir şekilde yansıtılmadığını savundu.
İddianame hazırlanmadan Meclis'in karar vermesi doğru değilMaltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktay Uygun ise, yeni anayasa paketinde partilerin kapatılması davasının açılmasının Meclis'teki bir Komisyon'un kararına bırakıldığını, oysa savcılığın siyasi bir örgütten bu konuda izin almaması gerektiğini, henüz iddianamenin dahi hazırlanmadığı bir aşamada Komisyon'un bu konuda sağlıklı bir karar vermesinin imkansız olduğunu, doğru yöntemin Meclis'in belli sayıdaki üyesinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'na başvurması üzerine savcılığın soruşturma başlatması olduğu görüşünü ifade etti.