2004 yılında AKP hükümetinin tarım bakanı "AB'nin isteği üzerine yüzde 30 olan tarım nüfusu yüzde 10'a düşürülecek" demişti.AKP bunu nasıl yapacaktı?Hemen çalışmalara başladı hükümet. Her şeye rağmen üretmekten vazgeçmeyen tarım köylüsünü ektiği için, ürettiği için pişman ettirecek adımlar peş peşe atılmaya başlandı.Uygulanan maksatlı yanlış politikalar sonucu borç batağına saplanan tarım kesimi adeta bitme noktasına getirildi.Bunun en son örneği, Sakarya'nın Kocaali ilçesi Karalar köyünde yaşandı. 85 haneden oluşan Karalar köyünde istisnasız bütün haneler aldıkları banka kredilerini ödeyemedikleri için icralık oldu. İcra şokuyla sarsılan köylünün bundan sonraki dönemde de borçlarını ödeyebilmesi neredeyse imkânsız. Karalar köyü çiftçileri ürünlerine güvenip bankalardan kredi almışlar. Almasalardı demeyin, çünkü başka türlü üretim yapmaları mümkün değil. Ürünlerini topladıktan sonra bir de ne görsünler. Elde ettikleri gelir bankalara olan borçlarını karşılamıyor bile.Karalar köyü çiftçileri hapse düşmemek için içine düştükleri borç batağından para etmeyen ürünleriyle nasıl çıkacaklarını kara kara düşünüyorlar.Zaten haciz yaşamışlar, şimdi ise ufukta hapis görünüyor.Şerde çığır açan AKP bu konuda da kuralı bozmadı ve bizi şaşırtmadı. AKP hükümeti tarım köylüsünü haciz ve hapisle yüz yüze bıraktı. Karalar köyü şüphesiz Türkiye'de benzer kaderi yaşayan binlerce köyden sadece biri.Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sadece 2005 ve 2006 yıllarında 1 milyon 312 bin kişinin tarımı terk ettiğini açıkladı. AKP tarım köylüsünün ekmesini, üretmesini istemiyor. Tarımı bırakan köylümüz ya hacizle yüzleşti ya hapisle yüzleşti veya başka tehditlerle işten el çektirildi. İşsiz kaldı, aşsız kaldı.AKP hükümetinin ortaya koyduğu icraatlar AB'ye verilen sözlerin tutulmakta olduğunu gösteriyor. Millete verdiği sözler ise çoktan unutulmuş durumda. Hükümet milletin isteklerini hiç dikkate almadı ki zaten.Peki, çözüm ne?Bence Türkiye'nin asıl sorunu, iş bilmeyen ve çözümü olmayan iktidarların ülkenin yönetiminde söz sahibi olmalarıdır. Bundan dolayı milletimiz çözümü olan, yani köylümüzü, işçimizi, memurumuzu IMF ve AB politikalarına kurban etmeyecek anlayışları işbaşına getirmelidir.Türkiye siyasetinde IMF, AB ve başka odaklardan etkilenmeden köylüye, kentliye, işçiye ve memura çözüm sunan anlayışı yalnızca Bağımsız Türkiye Partisi temsil etmektedir. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın imzasıyla dağıtılmaya başlanan sosyal devlet taahhütnameleri, Bağımsız Türkiye Partisinin diğer partilerden çok farklı olduğunu ortaya koymakta. Gerçekleştirileceği vaat edilen projeler için senet hükmünde böyle bir taahhütname verilmesi Türkiye'de bence yepyeni bir çığır açmıştır. Böyle bir taahhüt, değil Türkiye'de dünyada bile bugüne kadar verilememiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024