Amellerin, kazançların hayırlısı namaz

Prof. Dr. Haydar Baş, "Büyük İslam İlmihali-Namaz" eserinde şu bilgileri veriyor:

"Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığınız (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır." (Cuma: 9).

İbn Mes'ûd (r.a.)'dan; O, çarşıda, ezanı duyar duymaz mallarını bırakarak namaza koşan bazı kimseler gördü. Şöyle buyurdu: "Allah'ın haklarında, 'Ne bir ticaret ve ne de alışveriş onları Allah'ın zikrinden alıkoymaz' (Nûr: 37) âyetinin indirildiği kimseler, işte onlar hakkındadır."

Sabah ezanında, "es-salatu hayrun-minennevm/namaz uykudan hayırlıdır" cümlesi okunarak mü'minler namaza davet edilir. Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Sabah namazının iki rekât (sünneti) dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır." 

Enes (r.a.)'dan; Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Bana kadınlar ve güzel koku sevdirildi ama gözümün nuru, namaz oldu."

Ubeydullah b. Selmân (r.a.)'dan; Kendisine Peygamber (s.a.a.)'in ashâbından bir adam şöyle anlatmış: "Hayber'i fethettiğimiz zaman, ganimetler taksim edildi; herkes kendisine düşen köle ve malları satmaya koyuldu. Bir adam gelip şöyle dedi: 'Ey Allah Resûlü! Bugün öyle bir kazanç elde ettim ki, bugüne kadar bu vadideki insanların hiçbiri böyle bir kazanç elde edememiştir.' 'Yazık sana! Söyle bakalım, kazancın nedir?' diye sorunca, adam şöyle cevap verdi: 'Devamlı sattım, aldım; sonunda üç yüz okka kazandım.' Bunun üzerine Peygamber (s.a.a.) şöyle buyurdu: 'Sana kişinin en güzel kazancını bildireyim mi?' 'Ey Allah Resûlü! Nedir acaba?" dedi. '(Farz) namazdan sonra kılınacak iki rekât' buyurdu." 

Mâlik (r.a.)'dan; Allah Resûlü (s.a.a.)'in şöyle buyurduğu bana ulaştı: "Doğruluktan ayrılmayın! (Bunun sevabını siz) sayamazsınız. Şunu iyi bilin ki: Amellerinizin en hayırlısı namazdır. Abdestli olarak durmaya ancak mü'min riâyet eder." 

"Amel edin; amellerinizin en hayırlısı, namazdır." 

İbn Mes'ûd (r.a.)'dan; Allah Resûlü (s.a.a.)'e, "Amellerin faziletlisi hangisidir?" diye sordum; şöyle buyurdu: "Vaktinde kılınan namaz." "Sonra hangisi?" "Ana-babaya iyilik yapmak." "Sonra hangisi?" "Allah yolunda savaşmak" buyurdu. 

Muâz b. Enes (r.a.)'dan; Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Namaz, oruç ve zikir, Allah yolunda harcamaktan (sevap bakımından) yedi yüz kat fazladır." 

Abdullah b. Habeşî (r.a.)'dan; Peygamber (s.a.a.)'e, "Hangi amel üstündür?" diye sordular. Şöyle buyurdu: "Kıyâmda uzun durularak yapılan (ibadet)." 

Ebû Ümâme (r.a.)'dan; "Allah, kıldığı iki rekât namazdan daha üstün bir şeyle kuluna kulak vermez. Kul, namazgâhında olduğu sürece, üstüne rahmet yağar. Ayrıca kullar, ondan çıkan şey gibi hiçbir şeyle Allah'a yaklaşmış olamazlar." Ebû'n-Nasr der ki: "Ondan çıkan, demekle Kur'ân kastedilmiştir. İş onunla başlar, hüküm onda olur ve ona döner."

Safvân (r.a.)'dan; Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Kim öğleden önce dört rekât namaz kılarsa, bir köle azat etmişçesine ecir alır." Yahut şöyle buyurdu: "İsmail neslinden dört köle azat etmişçesine ecir alır."

İbn Amr b. el-Âs'dan; Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Kim on âyet okuyarak (gece) namaz(ı) kılarsa, gâfillerden yazılmaz. Kim yüz âyetle kılarsa kânitlerden (çokça dua edip yakaranlardan) yazılır. Kim bin âyetle kılarsa, mukantarînden (büyük ecir kazananlardan) yazılır." 

Ebû Umâme(r.a.)'dan; Allah Resûlü (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Kim abdestli olarak evinden farz namazına (cemaate) çıkarsa ecri, ihrama bürünmüş hacının ecri gibi olur. Kim mescide sırf kuşluk namazı kılmak için çıkarsa umre yapan kimsenin sevabı gibi sevap alır. Her iki namaz arasında lüzumsuz sözler söylemeden, gereksiz harekette bulunmadan, bir namazdan sonra öbür namaza (vakte) katılırsa, İlliyyîn'de olanlar arasında yazılır." 

Mekhûl (r.a.), Peygamber (s.a.a.)'in şöyle buyurduğunu naklediyor: "Her kim akşamdan sonra konuşmaksızın iki rekât -bir rivâyette dört rekât- kılarsa namazı İlliyyîn'e yükseltilir." 

İmam Rıza (a.s.), Resûlullah (s.a.a.)'in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: "Ümmetim birbirlerini sevdikleri, birbirlerine hediye gönderdikleri, emaneti sahibine verdikleri, haramdan kaçındıkları, misafiri ağırladıkları, namaz kıldıkları ve zekât verdikleri sürece hayır üzeredirler. Bunu yapmadıkları takdirde kıtlık ve bilenmiş bıçağa (veya kuraklık ve geçim zorluğuna) düçar olurlar." 

Ebû Ümâme (r.a.)'dan; Allah Resûlü (s.a.a.)şöyle buyurdu: "Güneş, doğduğu yerden, ikindiden sonra batmak üzere olduğu şeklini aldığında, kişi dört secdeli iki rekât namaz kılarsa onun için o günün tüm sevabı gibi bir sevap olur." (Sanırım şunu da) dedi: "Günahları da örtülür. O, ölürse, mutlaka cennete girer." 

Adamın biri Hz. Peygambere gelerek şu şikâyette bulundu: "Ey Allah'ın Resûlü! Dünya bana sırt çevirmiş ve elimdeki servet de azalmıştır. (Bu konuda ne buyuruyorsunuz?)" "Sen meleklerin namazı gibi namaz kılıp, mahlûkâtın tesbihi gibi tesbih etmez misin? Onlar bu namaz ve tesbih sayesinde rızıklanmaktadır?" "Ey Allah'ın Resûlü! Meleklerin namazı ile mahlûkatın tesbihi de nedir?" "Fecir ile sabah namazı arasında 'Sübhânallâhi ve bi hamdihî sübhânallâhil-azîm estağfirullah/Allah bütün noksanlıklardan münezzehtir. Bunu, kendisinin hamdiyle itiraf ediyorum. Azîm olan Allah, her türlü noksanlıktan münezzehtir. O'ndan af dilerim' kelimelerini yüz defa söyle! Bunu yaptığın takdirde dünya zelîl ve itaatkâr olarak sana gelecektir. Diğer taraftan, Allah Teâlâ bu sözlerin her bir kelimesinden, kıyâmete kadar Kendisini tesbih edecek bir melek yaratır ki bu tesbihin sevabı da senin defterine yazılır." 

Mücâhid de şöyle der: "Namaz, saatlerin en hayırlısında kılınmış ve kılınmaktadır. Bu nedenle namazların arkasından dua etmeyi ihmal etmeyin." Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur: "Ezan ve kamet arasında yapılan dua reddolunmaz. (Muhakkak kabul olunur)."