Anayasa Mahkemesi (AYM), HDP'nin kapatılması istemiyle açılan davada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın partinin hazine yardımı bulunan hesaplarının bloke edilmesi talebini kabul etti. Ve 7 üyeye karşı 8 üyenin oyçokluğuyla karar verdi.
Oysa;
Anayasa'nın 149.maddesine göre kararın basit yani yarıdan bir fazla çoğunlukla değil, 2/3 oranında nitelikli çoğunlukla alınması gerekirdi.
1961 Anayasası ile kurulan AYM anayasanın üstünlüğünü sağlama ve iktidarları sınırlandırma görevleri nedeniyle, hukuk ve demokrasi ile çatışan yönetimlerin her zaman hedefinde oldu. Bu nedenle 1971, 1982, 2010 ve 2017'deki anayasal düzenlemelerin tümünde de yapısına müdahale edildiği gibi bunlarla da yetinilmeyerek kuruluş amacı ile çatışan üye seçimleri de yapıldı.
2017 Anayasa değişikliğinin bir sonucu olarak, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) üyelerinin tamamı aynı yıl, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) ise sayısal çoğunluğu gereği AKP tarafından belirlendi.
İşte yargının amiral gemisi HSK. Bu HSK yüksek yargıyı hukuktan uzak yapılandırma anlayışını sürdürdü.
AYM'nin bugünkü üye sayısı 2010 anayasa değişikliği ile düzenlendi. On beş üyesi bulunan mahkemenin on iki üyesini Cumhurbaşkanı, diğer üç üyeyi de TBMM seçiyor. Siyasal iktidarın yapılandırdığı böyle bir mahkeme, iktidardaki partinin işlemlerini, Cumhurbaşkanı Kararnamelerini denetliyor. Bu, AYM'nin inceleme ve denetleme görevi. Ayrıca yargılama işlevi var; Yüce divan sıfatıyla Cumhurbaşkanını ve bakanları da yargılıyor. Bireysel başvuruları inceliyor. Tüm siyasi partilerle ilgili önemli görevleri de yerine getiriyor. Bu yüksek mahkemenin üyelerinin hepsi hukuk fakültesi mezunu değil. Sayıştay'dan, Danıştay'dan ve öğretim üyesi kontenjanından seçilenlerin çoğu hukukçu değil. Hatırlarsak, AKP döneminde hukuk gözetilmeden bildirilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıç aday isimleri bile çok kez yetersiz bulunup geri çevrildi.
Sözün özü hukuk-yargı bu olamaz!
Hukuk çiğneniyor, hukuk devletinin sadece adı var. Gazeteciler, yazarlar, aydınlar hapiste, yönetime karşı olanlar ya hapiste ya da yargılanıyorlar.
Üzülerek söylemek gerekiyor ki, bu hukuk dışılıklar bazı savcı ve yargıçlar eli ile yapılıyor. Dün bir cemaatin elinde olan yargı bu kez AKP'nin elindedir.
Siyasal iktidarın eski ortağı FETÖ'cüler şimdilerde hedef gösteriliyor. Yandaş değilsen, eleştiriyorsan ya FETÖ'cüsün ya terörle bağlantın var… Cumhurbaşkanına hakaret suçu da cabası.
Terör örgütüne destek vermek suçu demişken bu iktidarın açılım sürecinde terör örgütünü görmezden gelerek, Habur'da çadır mahkemeleri kurarak örgüt üyelerini aklayanlar… Terör örgütü güneydoğu illerimizde hendekler kazıp bombalar yerleştirirken onlara ilişmeyin talimatı verenler… Bunlardan hesap sorulup cezalandırılmaları gerekmez miydi?
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023