Ankara'da devletin havası

Tamam bu konuya dair fazlasıyla haber-yazı okudunuz ama ben aynı yere 'bence-Gülerce' de damlamakla ısrarlıyım. Geçtiğimiz perşembe günü Genelkurmay'ın basın resepsiyonu ve cumartesi günü de Ecevit'in cenaze törenine katılmak için geldiğimde Ankara'da aldığım kısa notlarımı ilginize arz ederim ey değerli okurum; Gazi Orduevi'ndeki Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Salih Zeki Çolak'ın, Genelkurmay İletişim Daire Başkanı Kurmay Albay Mustafa Oğuz ile birlikte son derece başarıyla organize ettikleri 'basınla tanışma kokteyli'ne Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 2. Başkan Orgeneral Ergin Saygun ile birlikte katıldılar. Başkan Büyükanıt, kokteyl boyunca da 2.Başkanı Ergin Saygun'u yanından hiç ayırmadı. Başta Brüksel, uzun yıllar yurtdışında tepe görevlerde bulunan, NATO ve de önemli yabancı ülkelerin ordu mensupları ile yakın ilişkide olan, 'Diplomat Paşa' unvanıyla birlikte basınla sohbetlerdeki yorumlarında ortaya koyduğu 'şahin' duruşuyla da Genelkurmay Başkanı Sayın Büyükanıt'la 'son derece senkronize' bir ekip oldukları fark edilen Saygun'un sıcak-zarif tavırları, medya mensuplarının gece boyunca Ergin Paşa'ya duydukları yakınlığının baş nedeni olsa gerek. 2. Başkan Saygun kokteylin hemen ertesi günü ABD'ye uçtu, TAMPA'da ve Washington'da 'özel davetli' olarak ağırlanacak ki sanırım Sayın Saygun, özellikle Pentagon'daki temaslarının ardından bu hafta sonu Ankara'ya döndüğünde 'çantasında önemli mesajların yer aldığı dosyalar' getirecek...Genelkurmay Genel Sekreterliği'nin Ankara Gazi Orduevi'nde düzenlediği basın kokteylinde askerler ve medya mensupları arasındaki sıcak-samimi diyalog, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'ın hazır bulunan çok sayıdaki gazeteciyle bire-bir özel sohbeti, medyadan devamlı övgüyle bahsetmesi, genel görüntü, aklıma diğer tarafta 'gazetecilerle (pardon kendisine yakın birkaç yazar dışında) sık sık kavga eden, medyayı durup durup suçlayan, en ufak bir eleştiriye tahammülü olmayan Sayın Erdoğan'ı getirdi. Bu da değerlendirilmenize sunulan bir başka ayrıntıdır ey analizci okur...Gecede kısa bir sohbet yaptığımız Sayın Büyükanıt'ın özellikle Kıbrıs'la ilgili açıklamasına odaklanmak istiyorum; Genelkurmay Başkanı 'ne yazık ki çözüme dair şu anda ümit verici bir gelişme yok' dedi. Buna karşın hükümetin malum yetkili isimlerinin ise 'yılbaşına kadar her şeyi çözeceğiz' şeklindeki açıklamalarını artık nasıl değerlendirirsiniz bilemem ki Ecevit'in cenaze töreni için gelen KKTC'nin tepe isimlerinden, değerli dostum Sayın Serdar Denktaş da 'ortada AKP Hükümeti'nin göstermeye çalıştığı gibi olumlu hiçbir gelişme olmadığına' inananlardan. Serdar DENKTAŞ'ın bu arada hayret ettiği bir başka durum daha var (ben de aynı hayreti paylaşıyorum). Denktaş, geçtiğimiz aylarda KKTC'deki koalisyon hükümetinin bozulmasına yol açan milletvekili istifalarında, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'yi 'Kıbrıs'ta bir şeyler vermek için kendisini devre dışı bırakmaya çalışmakla' suçlamıştı. Ağustos ayında patlayan bu krizin altında, kulislerde ise, siyasi boyutun dışında AKP'ye yakın birkaç işadamının Ada'da yaptığı büyük arazi alımlarına dikkat edilmesi gerektiği' iddiaları konuşulmuştu. Ve... Tüm bu iddialar araştırılmadan 'pat' diye adeta sessiz bir el tarafından kapatılıverdi... Çoook ilginç değil mi?Güler Kömürcü/ Akşam