Kuveyt'te küresel krizin ekonomik ve sosyal boyutlarını görüşmek üzere biraraya gelen Arap ülkeleri, krize çare arıyor ancak onlar da bulamıyor! Petrol zengini Körfez ülkelerinde ekonomik moral bozulmaya başladı.
Fas'tan İran'a kadar uzanan Orta Doğu ve Kuzey Afrika devletleri açısından 2008 iyi bir yıl oldu. Ekonomik krize rağmen ortalama büyüme hızı yüzde 8'i buldu. Katar, Temmuz 2008 ortalarına kadar yüksek seyreden petrol fiyatları nedeniyle yüzde 16,8'lik büyüme hızıyla rekor kırarken, petrol satışını arttıran Irak'ın ekonomisi bir yılda yüzde 9'luk büyüme kaydetti. Umman da yüzde 7,4'lük ekonomik büyüme hızıyla 2008'i iyi değerlendiren Arap ülkeleri arasında yer aldı. Ham petrol ya da doğalgaz ihraç etmeyen Ortadoğu ülkelerinde ise büyümeyi nüfus artışına paralel gelişen iç talep teşvik etti.
Krizden en çok Dubai etkinlendi Ancak Basra Körfezi'ndeki petrol zengini ülkelerde ekonomik moral bozulmaya başladı. Bölgedeki gelişmeleri takip eden gözlemciler, ekonomik beklentilerdeki kötüleşmeyle ilgili olarak ekonomik krizin öncelikle Dubai'yi vurduğunu ve aynı zamanda finans merkezi de sayılan Dubai'nin petrol gelirlerinin düşmesi nedeniyle büyük yatırımlarını dış kredilerle finanse ettiğini söylüyor. Yabancı fonların yüksek oranda ortağı oldukları dev yatırımlar da mali krizden etkilendi ve yabancılar kendi açıklarını kapatabilmek için Dubai'de yatırdıkları parayı çekmeye başladılar.
Durgunluk kapıdaİlk bakışta göze çelişki gibi geliyor; ekonomik bakımdan en geri kalmış ve bu nedenle global ekonomiyle bütünleşmemiş olan Yakındoğu ülkeleri krizden fazla etkilenmedi. Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri ise 2009'da ekonomik resesyon geçirecek. Dubai'deki EFG Hermes adlı yatırım bankasından Monica Malik, petrolcülükteki hızlı daralma ile turizm ve finans hizmetleri gibi krizden doğrudan etkilenen branşların önemli yer tutması nedeniyle Dubai'nin dünya ekonomisine bağımlı olduğunu ve aynı zamanda gayrı menkul krizi de geçiren Arap Emirlikleri'nde petrolün ekonomik ağırlığının daha da azalacağını söylüyor.
Ekonomik daralmayı önlemeye çalışıyorlar Körfez ülkeleri ekonomik daralmayı önlemek için muazzam harcama yapıyor. Malik, bütçesini bir yılda yüzde 42 oranında arttıran Dubai'nin kaynak bulma derdi olmadığını anlatıyor. Dubai yönetimi petrol fiyatının tavan yaptığı dönemde elde ettiği gelir fazlasını harcamayıp yüksek rantlı yatırımlarda kullanmış olmasından yararlanıyor. Mali politikalarla iç talebi arttırmayı başaran Arap ülkelerinin de krizden daha az etkilenmesi bekleniyor. Bu yola başvuran Körfez ülkeleri, petrol fiyatının en geç 2010'da yeniden artacak olmasına güveniyor.Yakındoğu'nun petrol ihraç ve ithal eden ülkelerinin ortak sorunu yüksek işsizlik. Bu ülkelerin ortalama işsizlik oranı yüzde 15. Gençler arasındaki işsizlik daha da ürkütücü boyutta. 24 yaşına kadar olan Araplar arasındaki işsizlik oranı yüzde 40'ı buluyor. Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, gençler arasındaki işsizliğin siyasi istikrarı tehlikeye sokabileceği uyarısında bulunuyor.
Fas'tan İran'a kadar uzanan Orta Doğu ve Kuzey Afrika devletleri açısından 2008 iyi bir yıl oldu. Ekonomik krize rağmen ortalama büyüme hızı yüzde 8'i buldu. Katar, Temmuz 2008 ortalarına kadar yüksek seyreden petrol fiyatları nedeniyle yüzde 16,8'lik büyüme hızıyla rekor kırarken, petrol satışını arttıran Irak'ın ekonomisi bir yılda yüzde 9'luk büyüme kaydetti. Umman da yüzde 7,4'lük ekonomik büyüme hızıyla 2008'i iyi değerlendiren Arap ülkeleri arasında yer aldı. Ham petrol ya da doğalgaz ihraç etmeyen Ortadoğu ülkelerinde ise büyümeyi nüfus artışına paralel gelişen iç talep teşvik etti.
Krizden en çok Dubai etkinlendi Ancak Basra Körfezi'ndeki petrol zengini ülkelerde ekonomik moral bozulmaya başladı. Bölgedeki gelişmeleri takip eden gözlemciler, ekonomik beklentilerdeki kötüleşmeyle ilgili olarak ekonomik krizin öncelikle Dubai'yi vurduğunu ve aynı zamanda finans merkezi de sayılan Dubai'nin petrol gelirlerinin düşmesi nedeniyle büyük yatırımlarını dış kredilerle finanse ettiğini söylüyor. Yabancı fonların yüksek oranda ortağı oldukları dev yatırımlar da mali krizden etkilendi ve yabancılar kendi açıklarını kapatabilmek için Dubai'de yatırdıkları parayı çekmeye başladılar.
Durgunluk kapıdaİlk bakışta göze çelişki gibi geliyor; ekonomik bakımdan en geri kalmış ve bu nedenle global ekonomiyle bütünleşmemiş olan Yakındoğu ülkeleri krizden fazla etkilenmedi. Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri ise 2009'da ekonomik resesyon geçirecek. Dubai'deki EFG Hermes adlı yatırım bankasından Monica Malik, petrolcülükteki hızlı daralma ile turizm ve finans hizmetleri gibi krizden doğrudan etkilenen branşların önemli yer tutması nedeniyle Dubai'nin dünya ekonomisine bağımlı olduğunu ve aynı zamanda gayrı menkul krizi de geçiren Arap Emirlikleri'nde petrolün ekonomik ağırlığının daha da azalacağını söylüyor.
Ekonomik daralmayı önlemeye çalışıyorlar Körfez ülkeleri ekonomik daralmayı önlemek için muazzam harcama yapıyor. Malik, bütçesini bir yılda yüzde 42 oranında arttıran Dubai'nin kaynak bulma derdi olmadığını anlatıyor. Dubai yönetimi petrol fiyatının tavan yaptığı dönemde elde ettiği gelir fazlasını harcamayıp yüksek rantlı yatırımlarda kullanmış olmasından yararlanıyor. Mali politikalarla iç talebi arttırmayı başaran Arap ülkelerinin de krizden daha az etkilenmesi bekleniyor. Bu yola başvuran Körfez ülkeleri, petrol fiyatının en geç 2010'da yeniden artacak olmasına güveniyor.Yakındoğu'nun petrol ihraç ve ithal eden ülkelerinin ortak sorunu yüksek işsizlik. Bu ülkelerin ortalama işsizlik oranı yüzde 15. Gençler arasındaki işsizlik daha da ürkütücü boyutta. 24 yaşına kadar olan Araplar arasındaki işsizlik oranı yüzde 40'ı buluyor. Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, gençler arasındaki işsizliğin siyasi istikrarı tehlikeye sokabileceği uyarısında bulunuyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.