Asırlık bir çınara veda…

Meltem Medya gurubunun değerli seyircileri onu "Mevlüt Dede" olarak tanıdılar ve sevdiler.

Caddede-sokakta bazen de pazarda rastladıkları zaman "bizim Mevlüt dede" diyerek koşup elini öptüler, hep aile büyüklerinden biri olarak sevdiler.

Tarafımızdan hazırlanıp beş yıl aralıksız sunulan "Ozanlarımız" programının pamuk sesli, bülbül sesli "Mevlüt Dedesi" idi o.

Programımızın yayınlandığı o yıllarda karşılaştığımız iki kişiden biri bize Melüt Dede'nin kaseti var mı, eğer yoksa ne zaman çıkacak diye sorup durdular.

Söz konusu programlarda okuduğu "Sümmanı Baba" eserlerinin daha sonra, nicelerinin telefonlarında kayıtlı olduğuna şahit oldum.

21 Eylül 2019 günü doksan beş yaşında rahmet-i Rahman'a uğurladığımız değerli amcam Mevlüt Karaca'dan söz ediyorum.

Büyük oğlu Murat Karaca son dakikalarını şöyle anlattı; "her günkü gibi köyde evin balkonunda komşularla beraber oturmuş sohbet ediyor, daha çok da babamın anlattığı hatıraları dinliyorduk. Gün batımı yaklaştığında babam nefesinin daraldığını söyledi, solunumunu kolaylaştıracak bazı hareketler yaptık ve on dakika içinde ruh teslimi oldu."

Büyüklerimiz bu durumu "az ağrı asan ölüm" diye tarif ederler ve hep böyle bir ölüm temenni ederler.

Asırlık çınar böylece bu fani dünyaya veda ederek ebedi âleme merhaba demiş oldu.

Amcam Mevlüt Dede'nin son anlarını dinlerken Vakıa sûresinden ilgili ayetlerini hatırladım ve çevremdeki köylülerimizle de paylaştım:

"Hele can boğaza dayandığı zaman. Siz o zaman, bakıp duracaksınız. O anda biz, ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz."

"Şayet siz yaptıklarınızın karşılığını görmeyecekseniz, eğer doğru iseniz o çıkmakta olan canı geri çevirsenize."

"Ama eğer ölen kimse Allah'a yakın olanlardan ise, artık onun için bir rahatlık, hoş bir rızık ve nimetleri bitmez, kedersiz bir cennet vardır."

"Eğer Ahiret mutluluğuna ermiş kişilerden ise, kendisine, "Selâm sana Ahiret mutluluğuna ermişlerden!" denir."

"Ama eğer dini yalan sayan sapıklardan ise onun ziyafeti kaynar su, peşinden de cehenneme atılış olacak."

"Şüphesiz bu anlatılanlar kesin gerçeklerdir. Artık Yüce Rabbinin adını övgüyle an!" (Vakıa: 83-96)