Askere soracaksın Başbakan!

Tercüman'dan Behiç Kılıç, AKP iktidarının Kıbrıs'ta verdiği dev tavizi irdelemeye devam ediyor GİRNE'den Lefkoşa'ya doğru, Beşparmakları inerken, orada yatan 74 şehitleri, Finlandıya'lı değil, Zapatero'nun askeri de değil, Blair'le Merkel'in de...Onlar Brükselli değil...Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şehitleridir...Orada yatanlar, Yirminci Yüzyıl'ın en vahşi soykırımını durdurmak için oraya giden Türk Genelkurmay'ının aziz kahramanlarıdır...Senin danıştıkların, fis kos yaptıklarının hedefi, o şehitlerin mezarı ile onların ruhunu gölgesi ile serinleten Beşparmak'a yayılmış ay yıldız simgesidir...Cumhurbaşkanı'na da, Genelkurmay Başkanı'na da elbette soracaksın...Hadi şimdi yazdıklarıma yanınızdaki, yörenizdeki, ardınızdaki ve önünüzdekilerle 'Boş laf hamaset, marjinal işi' diye geçiştirin...Ah ki ah...Askere sormak şartHırsızdan, uğursuzdan kurtulacağız diye küsersen, meydanı boş bırakırsan, fırsat kollayan marjinali başına sultan yaparsan olacağı budur...Marjinal gelir, seni marjinal diye niteleyip, memleketin tapusunu eline alıp pazar yollarına düşüverir, ayıkla pirincin taşını...Şu hale bakınız!..'Ne yapıyorsunuz, bu yapılan memleketin içini boşaltmaktır' diye, olabildiğince 'nazik' davranmasına rağmen Genelkurmay Başkanı, 'Memleketin dahilinde iktidara sahip bulunan' siyaset-ticaret erbabı tarafından nasıl sinsice saldırıya uğruyor...Ruhları, bu iktidar döneminden çok daha önce, Avrupa Birliği'nin istila tayfalarınca ele geçirilmiş olan 'krema sınıfı' zenginler kulubü ve yayın organları ile teslimiyetin kabulü için AB'ye ağıt yakıyorlar...Yalvarıyorlar, yardım istiyorlar...'İşte liman falan ne isterseniz tamam, siz de olur deyin, görüşmeler başlasın. Böylece Cumhurbaşkanı'nın, askerlerin, ulusalcıların direnişleri kırılsın. Ardından nasıl olsa bütün tavizler çorap söküğü gibi gelecek.'Gazetelerin manşetlerine bakınız...Avrupa birbirine girmiş de, Tayyip onları köşeye sıkıştırmış. Yunan gazeteleri bile Türkiye zafer kazandı diye yazıyormuş...Başbakan, Afyon'da ağzından kaçırıyor, 'Söylemeye mecbur muydum' diye meydan okuyacağım zannederken, 'temas' olmadığını ağzından kaçırıyor, amigolar hala Dışişleri tezgahına kote durumda, 'haberleri vardı' manşetleri ile ulusal direnişi sindirmeye çaba gösteriyor...Emsali görülmemiş bir saadet zincirinde, Başbakan'ın övüne övüne sözünü ettiği, 'taş üstüne taş koyma' meselesinden pay almak için ülkenin kayıtsız şartsız Batı'ya pazarlanmasında işbirliği sergileniyor. Ve bütün ilişkiler de, bu saadet zinciri mensuplarınca, ülkenin asıl sahiplerine sezdirilmeden kapalı kapılar ardında bitirilmek isteniyor...Şu son olay da Brüksel kulislerinden sızmasa, bir oldu bitti ile Türk milletine adeta kabul ettirilecekti...'Hiçbir karşılık beklemeden iki limanı açalım, ardından Ercan'a karşılık bir hava alanı verelim' diye AB kapısına dayanıldığı, Brüksel'den sızmasa olan olacaktı... 'Bize Finlandiya Dönem Başkanlığı'nın getirmiş olduğu bir teklif var ve biz bu teklif üzerinde onlarla bazı sözlü görüşmeler yaptık.'Diyor ya, bu sözün de aslında şöyle olduğunu öğreniyoruz:'Teklif, Ankara'da AB Dönem Başkanı Finlandiya'nın Başbakanı Vanhanen'e aktarıldı. Vanhanen 'Bunu bizim önerimiz gibi getireyim' dedi. Vanhanen'e 'Daimi Temsilciler Komitesi'nin (Coreper) toplanacağı 7 Aralık sabahına kadar bunu kendi içinizde görüşün, kimseye sızdırmayın. O gün bizim adımıza açıklayın' denildi.' İlişki böyle ve bu ilişki için Başbakan, 'Biz bu sözlü görüşmeler için de Çankaya'ya mı soracağız? Veyahut da ilgili bazı kuruluşlara mı soracağız?' mantığı ile haklılığına dayanak arıyor...Bu arada Cumhurbaşkanı'na giderayak adlı adınca bindirip meydan okuyan Başbakan, Genelkurmay'a doğru 'ilgili kuruluş' diye 'yumuşak rota' seçişi de siyaset üretme başarısıdır!. Soracaksın böyle şeyleri ey Tayyip...Finli'den, Blair'den önce millete soracaksın...Genel Kurmay Başkanı, Gazi Ordu Evi'nde birtakım subaylarla buluşup, 'Harbiye ruhunu ' konuşmuşlar... Generaller bir araya gelip memleketin halini konuştuktan sonra, hep birlikte Harbiye Marşı'nı okuyorlar, dikkat ediniz...Lastiği patlatacaksınız, yollarınız bozuk...