Atatürk ve Haydar Hoca çizgisi

Dünkü yazımızda Atatürk dönemindeki devlet ile Tayyip Erdoğan'ın devletini kıyaslamıştık. Bugün ise Atatürk ile Prof. Dr. Haydar Baş Hocanın çizgi birlikteliğini yansıtacağız. * Hem Atatürk hem Haydar Hoca yüzde yüz milli. * Hem Atatürk hem Haydar Hoca Ehl-i Beyt ile maddi ve manevi bağları var. * Hem Atatürk hem Haydar Hoca risk alabilen, eğilmeyen ve meydan okuyabilen karakterler. * Hem Atatürk hem Haydar Hoca bağımsızlıkçı yani anti-emperyalist! * Hem Atatürk hem Haydar Hoca Milli Ekonomi Modeli'ne inanıyor. * Hem Atatürk hem Haydar Hoca samimi inançlı. * Hem Atatürk hem Haydar Hoca Türklüğü tutkal gibi görüyor. * Hem Atatürk hem Haydar Hoca toplumumuzu, ırk, inanç ve mezhep temelinde ayrıştırmayıp tersine bütünleştiren önderler? Beşer dedin Kürdistan ilan ettirdin! Büyük Kürdistan'ın ikinci ayağı Suriye Kürdistan'ınız mübarek olsun. Barzanistandan sonra ikinci Kürdistan önceki gün özerliğini ilan etti. Peki, bu Kürdistan'ın kurucu kim midir? AKP iktidarı ile başıdır! Niye mi? Yılların Beşar'ına Beşer deyip Suriye'ye saldırmasalar ve yüz küsur bin müminin kanına girmeseler böyle bir devlet kurulmayacaktı da ondan! Evet, Suriye Kürdistan'ı AKP'nin yanlış Suriye politikasının meyvasıdır zira Beşar Esad'ın üstüne Haçlı mücahitleri salınmasaydı Suriye bölünmeyecekti.AKP, Beşar Esad ve Suriye Müslümanlarına karşı katliamın öncülüğünü yapmasa ne o kadar insan ölecek ne de böyle bir devlet kurulacaktı. Sırada malum El Kaide devletinin ilanı var. Sadece bu Suriye politikası devlet gibi bir devlette siyaseten onlarca kelle götürür.  Telefonu Başbakan mı ettirdi?  Koskoca Ana muhalefet lideri. İzmir Başsavcısı'na Adalet Bakanlığı Müsteşarının telefon edip yolsuzluk dosyasını kapat dediğini belgeler eşliğinde aktarıyor. İyi de bu iş çocuk oyuncağı değil, bugün olmasa yarın bunun hukuki bir sonucunun olacağı kesin ki bunu herhalde en iyi Adalet Müsteşarı bilir. Peki, realite bu iken bir müsteşar böyle bir siyasi talebi kendi başına yapabilir mi? Mümkün değil!..Peki, Adalet Bakanı yukarıların onayı olmadan müsteşarına böyle bir talimat verebilir mi? O da çok zor!... Yoksa o telefon olayından Başbakan haberdar mıydı ne dersiniz!...  Hırsız vaaar! Yok, bugün ayakkabı kutularında bulunan dolarlardan bahsetmeyeceğim. Bakan oğlunun evinde bulunan 7 çelik kasadan da söz etmeyeceğim. Bilal Erdoğan'ın vakfına verilen arsaları da dillendirmeyeceğim. Bugün 76 milyonun cebine dadanan o büyük hırsızı ifşa edeceğim. Evet matematik yani rakamlar ortada, son 9 ayda gerçekleşen devalüasyon oranı tamı tamına yüzde 27. Bunun anlamı her birimizin cebindeki 100 liradan 27 lirasının çalınmasıdır. Hayır, böyle bir hırsızlık 2001 krizinde bile olmamıştı. Ama heyhat bu hüzünlü tabloya rağmen millet hala afyon otu yemiş kuzu misalidir. Oysa devalüasyon demek tek kelime ile fakirleşmek ve duvara toslamak demektir.    Şike değil, fetih davası! Aziz Yıldırım davası şike değil, fetih davasıdır. Futbolu ve en büyük kulüp olan Fenerbahçe'yi ele geçirme operasyonunun finalidir. Soruyorum şike diye ceza onaylandı ise sonuçları nerede? Öyle ya şike yapıldı ve para verildi ise alan yok mudur? Keza şampiyonluk konusu ne olacak? Siz hem şampiyonluğu tescil edeceksiniz, hem de şike var diye ceza keseceksiniz? Yok bu tiyatroyu kimseye yutturamazsınız!  Peki, bu işini merkezinde kim mi var? Hem iktidar hem de F tipi örgüt var! İkisi de suçu birbirine atmak istiyor ama boşuna tezgâh ikisinin ortak ürünü!