logo
20 NİSAN 2024

AVRUPA BİRLİ'İ MACERAMIZI TARİH AFFEDER Mİ?

22.08.2001 00:00:00
Birleşik Avrupa Devletleri ve azınlıklar

7-10 Haziran 1979: Avrupa Parlamentosu'na ilk doğrudan seçimler

Bu süreçte Avrupa Parlamentosu'nun ayrıcalıklı bir konum vardır. Çünkü Avrupa'nın halklarını temsil eder ve Avrupa girişiminin demokratik karakterini ifade eder.

1979'a kadar, AP milletvekilleri, kendi ulusal parlamentolarını Strasbourg'da temsil eden delegeler olmuştur. Ancak, o yıldan itibaren, her beş yılda bir, her Birlik ülkesinde genel oy yoluyla doğrudan halk tarafından seçilmişlerdir. Böylece, Avrupa'nın yurttaşları, ulusal delegasyonlarda değil, Avrupa'nın başlıca politik görüşlerini temsil eden çok-uluslu parlamento gruplarında oturmak üzere kendi temsilcilerini seçmektedir.

En baştan itibaren, Parlamento'ya yürütme organı üzerinde denetim yetkileri verilmiştir. Bununla birlikte Avrupa Parlamentosu'nun yasama yetkisi de vardır. Parlamento, ayrıca, Konsey ile birlikte bütçe yetkisine de sahiptir.

17 Şubat 1986: Avrupa Tek Senedi'nin imzalanması

Roma Antlaşması'nın ortak bir pazar oluşturma hedefine, gümrük vergilerinin ve ticaret üzerindeki miktar kısıtlamalarının kaldırıldığı 1960'larda kısmen ulaşıldı. Fakat Antlaşma'yı yazanlar, ticaretin önündeki çok sayıda diğer engelleri, Avrupa Tek Senedi'nin imza edilmesiyle sonuçlanan radikal bir girişimle aştı. Tam bir iç pazarın kurulacağı nihaî tarih olarak 1 Ocak 1993 belirlendi ve çoğunluk oylaması yönteminin kapsamı genişletildi.

Tek Senet, büyük iç pazar hedefini, ekonomik ve sosyal kaynaşmanın sağlanması amacına bağlar. Kalkınmanın geri düzeyde olduğu ve teknolojik veya endüstriyel değişimin olumsuz etkilemiş olduğu bölgelere yardım etmek için yapısal politikalar devreye sokuldu. Araştırma ve geliştirme alanında işbirliği teşvik edilmektedir. Ayrıca, iç pazarın sosyal boyutu dikkate alınmaktadır:

1 Kasım 1993: Avrupa Birliği

7 Şubat 1992'de Maastrich'te imza edilen Avrupa Birliği Antlaşması 1 Kasım 1993'te yürürlüğe girdiğinde, Avrupa bütünleşmesine tamamen yeni bir boyut verdi. Amaç ve içerik bakımından esas olarak ekonomik olan Avrupa Topluluğu, şimdi üç sütun üzerinde durmakta olan bir Avrupa Birliği'ne dönüştürüldü.

Topluluk sütunu veya ayağı, geleneksel kurumsal prosedürlere göre yönetilmekte ve Komisyon'un, Parlamento'nun, Konsey'in ve Adalet Divanı'nın faaliyetlerini düzenlemektedir. Bu sütun, esas olarak, iç pazarın ve ortak politikaların yönetilmesiyle ilgilidir.

Diğer iki sütun ise, üye devletleri, bugüne kadar sadece ulusal hükümetlerin yetkili oldukları düşünülen konuların içine sokmaktadır: bir yanda, dış politika ve güvenlik politikası; diğer yanda, göç ve iltica politikası, polis ve adalet gibi konuları kapsayan içişleri. Bu, ileriye doğru önemli bir adımdır zira Üye Devletler, bu alanlarda daha sıkı işbirliği yapmayı kendi çıkarlarına uygun görmekte ve böylece Avrupa'nın dünyadaki kimliğini teyit etmekte ve yurttaşlarının, örgütlü suça ve uyuşturucu ticaretine karşı daha iyi korunmalarını temin etmektedirler.

Ancak, insanların Maastricht Antlaşması hakkında en fazla hatırlayacakları şey, muhtemelen, onların günlük hayatları üzerinde en büyük pratik etkiyi yaratacak olan karar, yani ekonomik ve parasal birliğe geçme kararı olacaktır. 1 Ocak 1999 tarihinde, EPB, sağlam malî yönetimi garanti etmek ve tek para biriminin ("euro") gelecek yıllarda istikrarlı olmasını sağlamak için tasarlanmış bazı kriterleri karşılayan tüm ülkeleri içine alacaktır.

İç pazarın tamamlanmasındaki nihaî, mantıkî aşama olan tek para biriminin uygulamaya konulması, bunun her yurttaş için kişisel yansımaları ve ekonomik ve sosyal sonuçları düşünülecek olursa, son derece siyasî bir adımdı. Hatta denebilir ki büyük uluslararası rezerv paralarla rekabet etme kabiliyetine sahip ve güçlü bir para birimi olarak euro, Avrupa Birliği'nin en somut simgesi olacaktır. (48)

Avrupa Birliği Toplulukları

Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT), 1957yılında Roma antlaşmasının imzalanması ile Ortak Pazar olarak bilinen Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ve nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılması için işbirliğinin geliştirilmesini amaçlayan Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (EURATOM) kurulmuştur. İşte AVRUPA TOPLULUKLARI veya TOPLULUKLAR adıyla kastedilen bu üç topluluk arasında resmi bir birleşme hiç bir zaman gerçekleşmemiştir. Ancak uygulamada bu üç topluluk tek bir birim gibi anılmaktadır. Zaten Avrupa Parlamentosu'nun (AP) 1978 de kabul ettiği ve söz konusu üç topluluğun "Avrupa Topluluğu" olarak adlandırılmasını öneren kararda da bu yaklaşım benimsenmişti. Fakat, üye ülkelerinin Devlet veya Hükümet Başkanlarının Şubat 1992 de imzaladıkları AVRUPA BiRLi?i ANTLAŞMASININ (Maastricht Antlaşması) ile AET antlaşmasının adı Avrupa Topluluğu (AT) antlaşması olarak değiştirildi. Hukuki durum böyle olmakla beraber halen AT terimi üç topluluk (AKÇT, AET ve EURATOM) için bir bütün olarak kullanılmaktadır. Altı kurucu üyeyle başlayan Topluluklar Antlaşmalarına 1973 yılında Danimarka, İngiltere, İrlanda, 1981 de Yunanistan ve 1986 yılında da İspanya ile Portekiz'in katılımıyla topluluk onikiler olarak adlandırılmış, 1995 de Avusturya, İsveç ve Finlandiya'nın üyeliğe kabulü ile üye sayısı onbeş olmuştur.

1992 yılında imzalanan Maastricht Antlaşması ile Avrupa Topluluğu nitelik değiştiriyor, Avrupa Birliği adını alarak ekonomik işlevleri yanı sıra siyasal işlevler yüklenmeye başlıyordu. Aralık 1991'de Maastricht'te kabul edilerek 1992 Şubatında imzalanan Avrupa Birliği Antlaşması yedi bölümden oluşuyordu

Maastricht ve Amsterdam anlaşmalarıyla AB'nin özgürlük, güvenlik ve adalet alanı olarak geliştirilmesi hedeflenmişti. Ortak bir güvenlik politikası ve dış politika yoluyla da AB kimliği oluşturulacaktır. Dışa karşı da tek 'Avrupa yurttaşlığı' tesis edilecek. Bütün bunlar, tarihsel süreçte edinilen deneyimler ve antlaşmalarla kazanılan topluluk birikimlerinin korunup geliştirilmesiyle hayata geçirilebilecektir. Buna yönelik çabalar sürmektedir.

15 Ekim 1999'da Tampere'de yapılan AB devlet ya da hükümet başkanları zirvesinde, AB entegrasyonunun ortak hukuk ve adalet boyutuyla daha da geliştirilmesi kararlaştırıldı. En geç 2004'e kadar Ortak Adalet Politikası'nın AB ülkelerini bağlayıcı biçimde işletilmesine çalışılıyor

Bu anlaşmalar neticesinde AB ekonomik bir topluluk olmaktan da öte siyasi ve hukuki uluslar üstü bir birlik, bir anlamda post modern bir devlet olma yoluna girmiştir.

AB ve Azınlıklar

Mevcut haliyle Avrupa Birliği, uluslararası değil uluslarüstü bir örgütlenmedir. Bunun için Avrupalılığın öne çıkarılabilmesi için Kopenhag kriterleriyle, etnik temele dayalı farklılıklar öne çıkarılmıştır.(49)

Burada amaç ulus devletleri, etnik farklılıklara dayalı olarak zayıflatmak böylece ulusal kimlikler yerine uluslarüstü Avrupa kimliğini öne çıkarmaktır. Başka bir deyimle Avrupa'da milliyetçiliğin / ulusçuluğun yerini belirli belirsiz etnik akımlar almaktadır ve alacaktır. Hedef göründüğü kadar, Avrupalı olma kavramını yerleştirmek ve bu kavramı güçlendirmektir. Kopenhag kriterlerinde alınan azınlıklarla ilgili kararlar bunun bir göstergesidir.

Özetle uygulanmaya çalışılan bu politikaların Avrupa'nın henüz tam belirlenmemiş bir süre içerisinde Amerika modeline uyarlanacağını göstermektedir. Zaten gidişat da onu göstermektedir. Önce AKÇT, Ortak Pazar, AET, AT ve nihayet AB. Bu durum ufukta Birleşik Avrupa Devletlerini göstermektedir.

Ancak AB'nin bütün bu birlik çabalarına rağmen dağılma olasılığı da her zaman vardır. Bunu ilerik bölümlerde "AB'nin Geleceği" başlığı altında ele alacağız.

Burada Türkiye'nin durumunu değinmek gerek. Avrupa ülkeleri bize göre uzun bir ulus devlet geleneğine sahiptir ve milli bütünlüklerini çok büyük ölçüde gerçekleştirmişlerdir. Başka deyişle AB ülkelerindeki etnik farklılıklar hayati bir tehdit unsuru değildir. Türkiye'nin ise ulus devlet mazisi cumhuriyet ile yaşıttır. Prof Dr Orhan Türkdoğan'ın da vurguladığı gibi Türkiye'de henüz Avrupa ülkeleri derecesinde bütünleşme gerçekleşmemiştir. Bunda ABD, AB ve Rusya'nın etnik farklılıkları yıkıcı, bölücü ve ayrılıkçı bir yola girmesindeki çabalarını göz ardı etmemek gerek. Buna göre Kopenhag kriterleri Türkiye açısından tam anlamıyla bir mozayiğe dönüşmeyi gerektirmektedir. Örneğin Türkiye'de faaliyet gösteren Alman siyasi partilerinin uzantısı olan Alman vakıflarının ağırlıklı konusu Türkiye'nin etnik ve mezhepsel haritasını çıkarmak ve bu çerçevede Türkleri, Türk milleti diye bir milletin olmadığına mozaik modeline ikna etmektir. (50)

Kopenhag kriterlerini masum göstermeye çalışan yazarlar vardır. Ancak durum sanılandan çok daha karmaşıktır. Prof Dr Anıl Çeçen'in de belirttiği gibi "Doğu'ya doğru genişleme süreci içinde önüne çıkan ülkeleri parçalayarak eyaletler halinde içine alma eğiliminin Avrupa Birliğinde giderek egemen bir politika haline geldiği anlaşılmaktadır. Doğu'nun büyük ülkelerini daha kolay içine alabilmek için küçültmeyi düşünen AB ile, doğusunda yer alan ülkeler arasında bu açıdan büyük bir problem vardır. Rusya, Ukrayna ve Türkiye; Yugoslavya'nın durumuna düşmek istememektedirler."(51)

Yarın: AB sürecinde Azınlıklar Meselesi
Yerlikaya, Mardin ve Diyarbakır için düğmeye bastı
İki ile kayyum mu atanacak?
Özel'e İmamoğlu ve Yavaş da eşlik etti
CHP'den Anıtkabir ziyareti
Vali Gül'den boşaltılan evler hakkında açıklama
Heyelan nedeniyle 30 ev boşaltıldı
'Biz de bu programı tavsiye ederdik'
IMF'den Şimşek programına destek
Armutlu hayalet şehre döndü
'Berzeg Sendromu' mahalleyi boşalttı
15 üyeden 9'unu Erdoğan atamış oldu
Erdoğan'dan AYM'ye yeni atama
Para vermeyen annesini benzin dökerek yaktı
Tutuklanırken dikkat çeken sözler
'Vay sana düşman olup yalanlayanın haline’
'İsim nedir?' dedim. Buyurdular: Alamet
'Şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım'
Mültecilerin kaçak işyerlerini mühürledi
Karar Resmi Gazete'de yayımlandı
Mirasçılara İstiklal Madalyası
Istakoza değil balinaya bakın
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Yerlikaya, Mardin ve Diyarbakır için düğmeye bastı
İki ile kayyum mu atanacak?
Özel'e İmamoğlu ve Yavaş da eşlik etti
CHP'den Anıtkabir ziyareti
Vali Gül'den boşaltılan evler hakkında açıklama
Heyelan nedeniyle 30 ev boşaltıldı
'Biz de bu programı tavsiye ederdik'
IMF'den Şimşek programına destek
Armutlu hayalet şehre döndü
'Berzeg Sendromu' mahalleyi boşalttı
15 üyeden 9'unu Erdoğan atamış oldu
Erdoğan'dan AYM'ye yeni atama
Para vermeyen annesini benzin dökerek yaktı
Tutuklanırken dikkat çeken sözler
'Vay sana düşman olup yalanlayanın haline’
'İsim nedir?' dedim. Buyurdular: Alamet
'Şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım'
Mültecilerin kaçak işyerlerini mühürledi
Karar Resmi Gazete'de yayımlandı
Mirasçılara İstiklal Madalyası
Istakoza değil balinaya bakın
Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz
Galibiyet Serdar Topraktepe yönetiminde geldi
Beşiktaş 5 maç sonra kazandı
Geçen yılki yatırım tutarı 3.7 milyar dolar
5 yılda 11.2 milyar dolarlık yatırım yaptı
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede

Mardin ve Diyarbakır belediye meclislerindeki iddialarla ilgili mülkiye müfettişleri görevlendirildi

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Mardin ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye meclislerinin açılışında "İstiklal Marşı'nın okutulmadığına" ve "Türk bayrağının kaldırıldığına" ilişkin iddialarla ilgili mülkiye müfettişlerinin görevlendirildiğini bildirdi. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı da, Mardin Büyükşehir Belediye Meclisi açılışında "İstiklal Marşı'nın okutulmadığı" iddialarına ilişkin soruşturma başlattığını bildirdi.
20.04.2024 11:10:00
Anadolu Ajansı
Mardin ve Diyarbakır belediye meclislerindeki iddialarla ilgili mülkiye müfettişleri görevlendirildi
Mardin ve Diyarbakır belediye meclislerindeki iddialarla ilgili mülkiye müfettişleri görevlendirildi
Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Mardin Büyükşehir Belediye Meclisinin açılışında 'İstiklal Marşı'nın okutulmadığına', Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisinin açılışında ise 'Türk bayrağının kaldırıldığına' ilişkin iddialarla ilgili Mülkiye Müfettişlerimiz görevlendirilmiştir." ifadesini kullandı.



Başsavcılık soruşturma başlattı

Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı, Mardin Büyükşehir Belediye Meclisi açılışında "İstiklal Marşı'nın okutulmadığı" iddialarına ilişkin soruşturma başlattığını bildirdi.

Mardin Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, "Mardin Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 13 Nisan 2024 tarihli toplantısında, İstiklal Marşı'mızın okutulmaması ve saygı duruşunda bulunulmaması olayı ile ilgili olarak, Cumhuriyet Başsavcılığımızca resen soruşturma başlatılmıştır." ifadelerine yer verildi.

AK Parti Mardin İl Başkanlığı'ndan açıklama: Biz okuduk

AK Parti Mardin İl Başkanlığınca, Mardin Büyükşehir Belediye Meclisi açılışındaki iddialara ilişkin açıklama yapıldı.

AK Parti İl Başkanlığından yapılan açıklamada, DEM Parti'den Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ahmet Türk'ün başkanlığındaki ilk meclis toplantısının İstiklal Marşı ile başlanması beklenirken, direkt gündem maddelerine geçilmesi üzerine AK Parti Grubunun buna itiraz ettiği, İstiklal Marşı'nın okunması yönündeki taleplerini sundukları belirtildi.

Bu taleplerine DEM Parti Grubunun karşı çıktığı aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bu talebe DEM Parti Grubu tarafından 'Kapalı alanda olmaz' denilerek karşı çıkılmıştır. Yapılan istişareler sonucunda AK Parti Grubumuzda bulunan ilçe belediye başkanlarımız ve meclis üyelerimiz birlikte ayağa kalkarak İstiklal Marşı'nı okuyarak saygı duruşunda bulunmuşlardır. O esnada DEM'li üyeler İstiklal Marşı'nı okumayarak oturdukları yerden izlemekle yetinmişlerdir. Tüm bu olaylar cereyan ederken bazı sosyal medya mecralarında milletimizin bağımsızlık sembolü İstiklal Marşı'nın 'yapılan oy birliği neticesinde okunmaması yönünde karar kılındığı' gibi söylemlerin gerçeği yansıtmadığını belirtiyor ve bu yalan yanlış haberleri yayanları esefle kınıyoruz."

Reklam Kurulu 3,5 ayda 94 milyon TL ceza kesti

Ticaret Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Reklam Kurulu, yılın ilk 3,5 ayında toplam 639 adet dosya hakkında görüş ve değerlendirmelerde bulundu
20.04.2024 10:06:00
İhlas Haber Ajansı
Reklam Kurulu 3,5 ayda 94 milyon TL ceza kesti
Reklam Kurulu 3,5 ayda 94 milyon TL ceza kesti
Reklam Kurulu'nun 16 Nisan 2024 tarihinde gerçekleştirilen 344 sayılı toplantısında, tüketicileri aldatan, yanıltan, tecrübe ve bilgi eksikliklerini istismar eden reklamlar ile haksız ticari uygulamalar incelendi. Toplantıda görüşülen 161 adet dosyadan 139'u mevzuata aykırı bulunurken, söz konusu reklam ve ticari uygulamalar hakkında durdurma cezası ile birlikte toplam 28 milyon 884 bin 143 lira idari para cezası uygulanmasına karar verildi.

Ticaret Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Reklam Kurulu, yılın ilk 3,5 ayında toplam 639 adet dosya hakkında görüş ve değerlendirmelerde bulundu. Aldatıcı reklam veya haksız ticari uygulama olduğu tespit edilen 554 adet dosya hakkında durdurma cezasının yanı sıra, toplam 94 milyon 139 bin 110 lira idari para cezası uygulanmasına karar verildi.

Son toplantının gündem konusunu tüketicileri yanıltan indirimli satış reklamları oluşturdu

Açıklamada, çok sayıda üründe çeşitli oranlarda indirimlerin yapılacağının ilan edildiği indirimli satış kampanyalarının, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çokça tercih edilen bir pazarlama yöntemi olduğuna dikkat çekilerek çeşitli ürünlere uygun şartlarda ulaşabilmeye imkan sağlayan çevrimiçi alışveriş kanallarının yaygınlaşmasıyla birlikte indirim kampanyalarının sıklaştığı ve çeşitlendiği, bununla beraber çeşitli tüketici mağduriyetlerinin de arttığı gözlemlendiği vurgulanarak, "Bu çerçevede, yakından takip edilen tüketicileri aldatan, yanıltan, gerçekte olduğundan daha fazla indirim yapılıyormuş algısı oluşturulan indirimli satış reklamları ve uygulamaları hakkında incelemelere devam edildi. Nisan ayı kurul gündeminde görüşülerek karara bağlanan dosyalarla birlikte yılın ilk dört ayında Reklam Kurulu tarafından 51 adet indirimli satış dosyası hakkında durdurma cezası ve toplam 11 milyon 457 bin 805 lira idari para cezası uygulanmasına karar verildi" denildi.

İmamoğlu'nun kapıyı gösterdiği CHP'li Köksal, mültecilere ait kaçak işyerlerini mühürledi

CHP'li Afyonkarahisar Belediyesi, şehirdeki sığınmacıların ruhsatsız iş yerlerini mühürleme kararı aldı. Belediye Başkanı Burcu Köksal, zabıta ekiplerinin işlemlerini yerinde takip ederek dükkanları mühürledi. Bir de açıklama yapan Köksal, "Tüm mültecilerin iş yeri açmalarına engel olacağım, şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım." dedi.
20.04.2024 08:25:00
Haber Merkezi
İmamoğlu'nun kapıyı gösterdiği CHP'li Köksal, mültecilere ait kaçak işyerlerini mühürledi
İmamoğlu'nun kapıyı gösterdiği CHP'li Köksal, mültecilere ait kaçak işyerlerini mühürledi

Afyonkarahisar Belediyesi, şehirdeki mültecilerin ruhsatsız iş yerlerini mühürleme kararı aldı.

Seçimlerden önce 'Seçilirsem DEM Parti dışında tüm partilere kapın açık' dediği için İstanbul Büyükşehir Belediye Başjanı Ekrem İmamoğlu tarafından 'kendisine başka bir parti bulması' istenen Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal, zabıta ekiplerinin uygulamasına katılarak ruhsatsız dükkanlara mühür taktı.

Sosyal medya hesabından konuya ilişkin açıklama yapan Köksal, şu fadeleri kullandı:

"Bugün Zabıta Ekiplerimizle birlikte şehrimizde iş yeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmadığı halde faaliyet gösteren sığınmacılara ait iş yerlerinin faaliyetlerine son verdik. Erenler Mahallesi'nde Spor Salonu, Cumhuriyet Mahallesi'nde tatlıcı; Dumlupınar, Sahipata ve Marulcu Mahallelerinde bakkal dükkanı olan iş yerlerini mühürledik. Söz verdiğim gibi Afyonkarahisar'da Suriyeli mülteciler olmak üzere tüm mültecilerin iş yeri açmalarına engel olacağım, şehrimizden ayrılmaları için ne gerekiyorsa yapacağım. Amasız, fakatsız, lakinsiz göndereceğiz Afyonkarahisar'dan…"


Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması

Beypazarı Maden Suyu firması, ürün değerlerinin Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygun olduğunu belirterek, durumun Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de mevzuatın farklılığından kaynaklandığını açıkladı.
19.04.2024 14:17:00 / Güncelleme: 19.04.2024 14:39:00
İhlas Haber Ajansı
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
Beypazarı Maden Suyu firmasından 'İsviçre' açıklaması
İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Bürosu, Beypazarı Maden Suyu firmasının bazı ürünlerinden alınan numune sonrası "ürünlerde bor miktarının yüksek olduğu" gerekçesiyle teslim edilen ürünler hakkında satış durdurma kararının alınmasını istemişti.

Geçtiğimiz günlerde firma tarafından yapılan açıklamada ise sosyal medyada ürün hakkında atılan iddialar yalanlanmıştı.

Firma, tartışmalara konu olan iddialar hakkında talep edilen İsviçre kaynaklı analiz sonucunun taraflarına ulaştığını açıkladı.



Firma tarafından analiz kaynaklarına ilişkin yapılan yazılı açıklamada, "Maden suyumuzun değerleri Avrupa Birliği mineralli su kriterlerine ve Türkiye Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik limitlerine uygundur. Avrupa Birliği üyesi olmayan İsviçre'de yaşanan bu durum Avrupa Birliği ve İsviçre mevzuatının farklılığından kaynaklanmaktadır. Doğal maden suyumuz, Sağlık Bakanlığı ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğü denetiminde olup üretim sıklığı ile orantılı olarak düzenli bir şekilde denetlenip, analiz edilmektedir. Yer altında doğal olarak oluşan maden suyumuz tam 68 yıldır aynı kaynaktan, el değmeden şişelenmekte ve bütün ülkelere aynı içerikte ürün gönderilmektedir" ifadelerine yer verildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.