Allah Teâlâ buyuruyor ki: "A'raf (Cennetle Cehennem arasındaki engel) üzerinde bir kısım kimseler var ki bunlar, cennetlik ve cehennemliklerden her birini simasından tanırlar." (A'raf/46).
Salebi, tefsirinde, İbn-i Abbas'a dayanan şu çıkışı yapıyor: "A'raf, Sırat'ın yüksek bir yeridir. Orada Hz. Abbas, Hz. Hamza, Hz. Ali ve Ca'fer-i Tayyar duracak. Kendilerini sevenleri yüzlerinin beyazlığından, sevmeyenleri ise yüzlerinin siyah oluşundan tanıyacaklardır."
Selman Farisi buyurur ki: "Resûlullah'tan (s.a.a) duydum, dedi ki: Ya Ali! Sen ve çocuklarından vasi olanlar, A'raf'ın üzerinde duracaksınız."
"İbn-i Semmak şöyle rivayet eder: Ebu Bekir, Hz. Ali'ye (a.s.) der ki: Resûlullah'ın (s.a.a.) şöyle dediğini duydum: Ali'den (a.s.), yazılı bir vesika alamadıktan sonra, Sırat köprüsünden kimse geçemez."
İbn-i Abbas'ın dediğine göre sırf Hz. Ali hakkında üç yüz ayet nazil olmuştur. Başkaları da der ki: Onların hakkında inen ayetler, Kur'an'ın dörtte birini teşkil eder.
Mücahid ve Ya'kub b. Süfyan, tefsirlerinde, İbn-i Abbas'a dayanan şu olaya yer veriyorlar: "Dahiyye el-Kelbi, bir Cuma günü Şam'dan bir ticaret kafilesiyle dönmüştü, geldiğini bildirmek için tef çaldırmıştı. Tef sesi duyulunca, mescittekilerin çoğu, Hz. Peygamber'i (s.a.a) minberde hutbe okur halde bırakıp sesin geldiği tarafa koşuştular. Mescidde sadece Ali, Hasan, Hüseyin, Fâtıma, Selman, Ebuzer ve Mikdad kalmıştı. Bu olayı müteakip, Cuma suresindeki şu ayet-i kerime nazil oldu: "Bir ticaret veya eğlence gördüklerinde dağılarak o tarafa koşuştular ve seni (hutbede) ayakta bıraktılar." Peygamber (s.a.a.) ise, çok üzülerek şöyle buyurdu: "Allah Teâlâ, Cuma günü mescidin maruz kaldığı vaziyeti gördü. O içinde kalanlar olmasaydı, eminim ki Medine ateşlerle kavrulup üzerine Lut kavmine yağdığı gibi taş yağardı." İşte bunun üzerine Cenab-ı Hak bu ayet-i kerimeyi (Nur/36-37) indirdi."
İslam'ı tam manası ile gerek Resûlullah Efendimizin devr-i saadetlerinde, gerekse rıhletinden sonra en iyi anlayan ve yaşayan, canlı Kur'an numuneleri Ehl-i Beyt'i ve Ehl-i Beyt'in şiaları olmuştur. Bir ticaret veya eğlence gördüklerinde dağılarak o tarafa koşuşturan sahabeler gökteki yıldızlar gibi değildir. Gökteki yıldızlar gibi olanlar, Resûlullah'ı ve davasını hiçbir zaman terk etmeyen, akamete uğratmayan Ehl-i Beyt'idir. Hadisi şerifin orijinali: "Ehl-i Beyt'im gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayettesiniz", şeklindedir. "Ehl-i Beyt'im Nuh'un gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmeyense helak olur."
Ehl-i Beyt (Peygamber'in (s.a.a.) itreti) kadar övülen başka hiç kimse yoktur?
Onları (Tahir) pak olarak vasıflandıran ayet (Ahzab/33), onlardan başka âlemde hiçbir kimse hakkında inmemiştir.
Muhkem ayetler, onlardan başka hiç kimsenin sevgisinin farz olduğuna hükmetmemiştir. (Şura/23)
Cenabı Allah'ın "Hep beraber Allah'ın ipine sarılın, dağılmayın..." (Al-i İmran/103) buyururken, Allah'ın ipi olarak kastettiği Ehl-i Beyt'idir.
Ve "Sadıklarla beraber olun" (Tevbe/119) diyen ayet onları anlatır.
"Ey inananlar! Allah'a, Resulüne ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin," (Nisa/59) diye buyurduğu ayet Ehl-i Beyt hakkında nazil olmuştur. Her gün namazda okuduğumuz, Fatiha'daki şu ayet, meali: "Bizi, nimetini kendilerinden esirgemediğin kişilerin doğru yoluna irşat et," (Fatiha/7) Ehl-i Beyt'e delalet etmektedir.
Sizin veliniz ancak Allah'la onun Resulü ve iman edenlerdir ki, onlar namaza devam edenler ve rükûdayken dahi zekât verenlerdir. Kim Allah'ı, Resulünü ve Müminleri kendine veli edinirse, şüphesiz ki galip gelecek olanlar Allah'ın taraftarlarıdır." (Maide/55) Bu ayet İmam Ali efendimiz hakkında nazil olmuştur.
Ayrıca Resûlullah (s.a.a) tebliğ etmek için Cenab-ı Allah tarafından "Bildir" diye şu ayetle emr olunmuştur.
"Ey Resul: Rabbin tarafından sana indirileni tamamen tebliğ et. Eğer tebliği tam yapmazsan, Allah'ın risaletini yerine getirmiş olmazsın. Oysa Allah seni insanlardan koruyacaktır." (Maide/67)
Nihayet Resûlullah (s.a.a) o tebliği "Gadir günü" yüz bin kişinin huzurunda yapmış ve akabinde de şu ayeti kerime nazil olmuştur: "İşte bugün dininizi kemale erdirdim, nimetimi üzerinize tamamladım ve size din olarak İslam'ı kabul ettim." (Maide/3)
Allah, onların velayetini açıkça inkar etmeğe kalkışıp, Resûlullah'ın (s.a.a) yüzüne karşı bağırarak: "Allah'ım, eğer bu doğru ise üzerimize taş yağdır..." diyen şahsın başına nasıl taş düşüp anında helak oldu... Ve bu olay hakkında mucize kabilinden inen şu ayete bakın: "Vuku bulmuş bir azabın tekrarını istedi birisi; kâfirler için olan bu azabı kimse engelleyemez." (Mearic/1-2)
Ahirette onların sevgisinden herkes sorulacaktır; "Durdurun onları (o insanları) çünkü onlar sorguya çekileceklerdir." (Saffat/24)
Ve üstün fedakarlıkları hakkında şöyle buyrulmuştur: "Bir kısım insanlar da vardır ki Allah'ın rızası uğruna, canını satar (feda) eder. Allah ise kullarına çok merhamet edicidir." (Bakara/207) "Mallarını gece ve gündüz, gizli ve aşikar hayra harcayanlar vardır ki onların Rableri katında ecirleri mahfuzdur. Onlar için hiç bir korku yoktur ve onlar hiç bir zaman mahzun olmayacaklardır." (Bakara/274)
Bizzat Allah tarafından sevilen, seçilen, övülen ve sevilmesi bizlere farz kılınan Ehl-i Beyt ne yüce ve ne aladır. Rabbimiz Onların aşkı, feyzi ve muhabbetiyle bizleri diri kılsın inşallah.
O kutlu insanların sevgisini, iman ve ahlaklarını kalbimize nakşeyle Yarabbi?
Salebi, tefsirinde, İbn-i Abbas'a dayanan şu çıkışı yapıyor: "A'raf, Sırat'ın yüksek bir yeridir. Orada Hz. Abbas, Hz. Hamza, Hz. Ali ve Ca'fer-i Tayyar duracak. Kendilerini sevenleri yüzlerinin beyazlığından, sevmeyenleri ise yüzlerinin siyah oluşundan tanıyacaklardır."
Selman Farisi buyurur ki: "Resûlullah'tan (s.a.a) duydum, dedi ki: Ya Ali! Sen ve çocuklarından vasi olanlar, A'raf'ın üzerinde duracaksınız."
"İbn-i Semmak şöyle rivayet eder: Ebu Bekir, Hz. Ali'ye (a.s.) der ki: Resûlullah'ın (s.a.a.) şöyle dediğini duydum: Ali'den (a.s.), yazılı bir vesika alamadıktan sonra, Sırat köprüsünden kimse geçemez."
İbn-i Abbas'ın dediğine göre sırf Hz. Ali hakkında üç yüz ayet nazil olmuştur. Başkaları da der ki: Onların hakkında inen ayetler, Kur'an'ın dörtte birini teşkil eder.
Mücahid ve Ya'kub b. Süfyan, tefsirlerinde, İbn-i Abbas'a dayanan şu olaya yer veriyorlar: "Dahiyye el-Kelbi, bir Cuma günü Şam'dan bir ticaret kafilesiyle dönmüştü, geldiğini bildirmek için tef çaldırmıştı. Tef sesi duyulunca, mescittekilerin çoğu, Hz. Peygamber'i (s.a.a) minberde hutbe okur halde bırakıp sesin geldiği tarafa koşuştular. Mescidde sadece Ali, Hasan, Hüseyin, Fâtıma, Selman, Ebuzer ve Mikdad kalmıştı. Bu olayı müteakip, Cuma suresindeki şu ayet-i kerime nazil oldu: "Bir ticaret veya eğlence gördüklerinde dağılarak o tarafa koşuştular ve seni (hutbede) ayakta bıraktılar." Peygamber (s.a.a.) ise, çok üzülerek şöyle buyurdu: "Allah Teâlâ, Cuma günü mescidin maruz kaldığı vaziyeti gördü. O içinde kalanlar olmasaydı, eminim ki Medine ateşlerle kavrulup üzerine Lut kavmine yağdığı gibi taş yağardı." İşte bunun üzerine Cenab-ı Hak bu ayet-i kerimeyi (Nur/36-37) indirdi."
İslam'ı tam manası ile gerek Resûlullah Efendimizin devr-i saadetlerinde, gerekse rıhletinden sonra en iyi anlayan ve yaşayan, canlı Kur'an numuneleri Ehl-i Beyt'i ve Ehl-i Beyt'in şiaları olmuştur. Bir ticaret veya eğlence gördüklerinde dağılarak o tarafa koşuşturan sahabeler gökteki yıldızlar gibi değildir. Gökteki yıldızlar gibi olanlar, Resûlullah'ı ve davasını hiçbir zaman terk etmeyen, akamete uğratmayan Ehl-i Beyt'idir. Hadisi şerifin orijinali: "Ehl-i Beyt'im gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayettesiniz", şeklindedir. "Ehl-i Beyt'im Nuh'un gemisi gibidir. Binen kurtulur, binmeyense helak olur."
Ehl-i Beyt (Peygamber'in (s.a.a.) itreti) kadar övülen başka hiç kimse yoktur?
Onları (Tahir) pak olarak vasıflandıran ayet (Ahzab/33), onlardan başka âlemde hiçbir kimse hakkında inmemiştir.
Muhkem ayetler, onlardan başka hiç kimsenin sevgisinin farz olduğuna hükmetmemiştir. (Şura/23)
Cenabı Allah'ın "Hep beraber Allah'ın ipine sarılın, dağılmayın..." (Al-i İmran/103) buyururken, Allah'ın ipi olarak kastettiği Ehl-i Beyt'idir.
Ve "Sadıklarla beraber olun" (Tevbe/119) diyen ayet onları anlatır.
"Ey inananlar! Allah'a, Resulüne ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin," (Nisa/59) diye buyurduğu ayet Ehl-i Beyt hakkında nazil olmuştur. Her gün namazda okuduğumuz, Fatiha'daki şu ayet, meali: "Bizi, nimetini kendilerinden esirgemediğin kişilerin doğru yoluna irşat et," (Fatiha/7) Ehl-i Beyt'e delalet etmektedir.
Sizin veliniz ancak Allah'la onun Resulü ve iman edenlerdir ki, onlar namaza devam edenler ve rükûdayken dahi zekât verenlerdir. Kim Allah'ı, Resulünü ve Müminleri kendine veli edinirse, şüphesiz ki galip gelecek olanlar Allah'ın taraftarlarıdır." (Maide/55) Bu ayet İmam Ali efendimiz hakkında nazil olmuştur.
Ayrıca Resûlullah (s.a.a) tebliğ etmek için Cenab-ı Allah tarafından "Bildir" diye şu ayetle emr olunmuştur.
"Ey Resul: Rabbin tarafından sana indirileni tamamen tebliğ et. Eğer tebliği tam yapmazsan, Allah'ın risaletini yerine getirmiş olmazsın. Oysa Allah seni insanlardan koruyacaktır." (Maide/67)
Nihayet Resûlullah (s.a.a) o tebliği "Gadir günü" yüz bin kişinin huzurunda yapmış ve akabinde de şu ayeti kerime nazil olmuştur: "İşte bugün dininizi kemale erdirdim, nimetimi üzerinize tamamladım ve size din olarak İslam'ı kabul ettim." (Maide/3)
Allah, onların velayetini açıkça inkar etmeğe kalkışıp, Resûlullah'ın (s.a.a) yüzüne karşı bağırarak: "Allah'ım, eğer bu doğru ise üzerimize taş yağdır..." diyen şahsın başına nasıl taş düşüp anında helak oldu... Ve bu olay hakkında mucize kabilinden inen şu ayete bakın: "Vuku bulmuş bir azabın tekrarını istedi birisi; kâfirler için olan bu azabı kimse engelleyemez." (Mearic/1-2)
Ahirette onların sevgisinden herkes sorulacaktır; "Durdurun onları (o insanları) çünkü onlar sorguya çekileceklerdir." (Saffat/24)
Ve üstün fedakarlıkları hakkında şöyle buyrulmuştur: "Bir kısım insanlar da vardır ki Allah'ın rızası uğruna, canını satar (feda) eder. Allah ise kullarına çok merhamet edicidir." (Bakara/207) "Mallarını gece ve gündüz, gizli ve aşikar hayra harcayanlar vardır ki onların Rableri katında ecirleri mahfuzdur. Onlar için hiç bir korku yoktur ve onlar hiç bir zaman mahzun olmayacaklardır." (Bakara/274)
Bizzat Allah tarafından sevilen, seçilen, övülen ve sevilmesi bizlere farz kılınan Ehl-i Beyt ne yüce ve ne aladır. Rabbimiz Onların aşkı, feyzi ve muhabbetiyle bizleri diri kılsın inşallah.
O kutlu insanların sevgisini, iman ve ahlaklarını kalbimize nakşeyle Yarabbi?
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023