Berk Ali ADİLBEYO?LU
Her gün aynı caddelerden, sokaklardan, kalabalıkların arasından geçer gideriz. Baktığımız olaylarda hep aynı tekdüzelik ve sıradanlık. Yine o ihtiyar amca bakkalını erkenden açmış, O simitçi aynı kıyafetleri ile aynı yerde simit satıyor. Kirli sokak kedisi yol kenarına balkonlardan atılan ve etrafa yayılan çöpleri karıştırıyor. Trafikte yine aynı tıkanıklık ve bıkkınlık veren korna sesleri, işyerindeki insanların dünden kalma sıkıntıları, gazetelerde, televizyonlarda iç karartan manzaralar...
Yılardır bu ve buna benzer hayat devam eder. Sanki her gün bir öncekinin tekrarı. Bir sahnenin tekrar sergilenişi gibi. Ve insan bir tuzağa düşer, milyonların arasında kaybolup gider böylece. Bin bir alemi bünyesinde barındıran insan kalabalıkların bir esiri olur. Sanki o binbir alem küçülür dar bir alanda kendini kaybeder insan. İnsanın bu duruma düşmesi bakıp da göremedikleridir. İnsanı diğerlerinden farklı kılan, kalabalığın içinden sıyıran herkesin baktıklarından; onun o engin mana ile gördükleridir. Milyonların tekdüzeliğinden onu ayıran; bir anlam ifade eden gördükleridir. İnsana, hayata ve gerçeğe dair kavradıkları.
Her gün geçtiğimiz yolda o bakkal amcaya selam vermedeki insaniyeti, kaynaşmayı görmek,
Yanından geçip gittiğimiz o simitçinin alın teri ile helalinden çalışarak rızkını kazandığını görmek,
Kirli bir sokak kedisinin çöpleri karıştırmasında mahalle kültürümüzün nasıl zayıfladığını görmek,
Trafikteki karmaşada birbirine yol vermek istemeyen şoförler de insanımızın nasıl birbirine tahammül edemez hale geldiğini görmek,
Altındaki lüks arabaya rağmen insanın yüzündeki mutsuzluğu, ölü bir adamın solgunluğunu görmek,
Kulakları çınlatan korna seslerinden çevreye saygının nasıl yitirildiğini görmek,
Evde saatlerce televizyon karşısında vakit geçirmenin bizi nasıl birbirimize yabancılaştırdığını ve kaybolan misafirlikleri görmek,
Baba karşısında çocuğun davranışlarından, çocuğunun geç vakitlerde nerelerde olduğunu bilmeyen babadan ailenin nasıl çatırdadığını görmek,
İşte bu hale geldik sorusun hayatın içindeki anlamlı cevapları: Bakıp da göremediklerimiz, dahası anlayamadıklarımız ve yaşayamadıklarımız. Görmezlikten geldiklerimizdir bizi anlamaktan ilerlemekten alıkoyan.
Bir gün bir şey yapın ve insanların size tuhaf tuhaf bakmalarına aldırmadan milyonların arasında sıkıldığınız zaman gökyüzüne bakın, güzel bir ağaca, bir kuşa bakın. Çevrenizdeki tarihi bir esere ilk defa bakıyormuş gibi ondaki estetiği görün. Mutlaka yeni bir şeyler göreceksiniz. Çevrenizdeki insanların dertlerini dinleyin. Mesela tanıdığınız bir arkadaşınıza hal hatır sorun, sıkıntılarını dinleyin ve kendi problemlerinizi bir an için bir kenara bırakıp onunkilerle ilgilenin. Bir çocuğu karşınıza alın ve onun bütün hayallerini can kulağıyla dinleyin. Her gün baktığımızda göremediklerimiz bir buluş gibi terk tek karşımıza çıkacaktır. Gördükçe anlayacak anladıkça yaşayacağız. Beş dakika düşününce hayatta nelerle vakit harcadığımızı ve neleri kaçırdığımızı göreceğiz. Böylece kendi gerçeklerimizi gördükçe, insanlar bizdeki bu değişikliği görecek ve belki de onlar da değişeceklerdir.
Her gün aynı caddelerden, sokaklardan, kalabalıkların arasından geçer gideriz. Baktığımız olaylarda hep aynı tekdüzelik ve sıradanlık. Yine o ihtiyar amca bakkalını erkenden açmış, O simitçi aynı kıyafetleri ile aynı yerde simit satıyor. Kirli sokak kedisi yol kenarına balkonlardan atılan ve etrafa yayılan çöpleri karıştırıyor. Trafikte yine aynı tıkanıklık ve bıkkınlık veren korna sesleri, işyerindeki insanların dünden kalma sıkıntıları, gazetelerde, televizyonlarda iç karartan manzaralar...
Yılardır bu ve buna benzer hayat devam eder. Sanki her gün bir öncekinin tekrarı. Bir sahnenin tekrar sergilenişi gibi. Ve insan bir tuzağa düşer, milyonların arasında kaybolup gider böylece. Bin bir alemi bünyesinde barındıran insan kalabalıkların bir esiri olur. Sanki o binbir alem küçülür dar bir alanda kendini kaybeder insan. İnsanın bu duruma düşmesi bakıp da göremedikleridir. İnsanı diğerlerinden farklı kılan, kalabalığın içinden sıyıran herkesin baktıklarından; onun o engin mana ile gördükleridir. Milyonların tekdüzeliğinden onu ayıran; bir anlam ifade eden gördükleridir. İnsana, hayata ve gerçeğe dair kavradıkları.
Her gün geçtiğimiz yolda o bakkal amcaya selam vermedeki insaniyeti, kaynaşmayı görmek,
Yanından geçip gittiğimiz o simitçinin alın teri ile helalinden çalışarak rızkını kazandığını görmek,
Kirli bir sokak kedisinin çöpleri karıştırmasında mahalle kültürümüzün nasıl zayıfladığını görmek,
Trafikteki karmaşada birbirine yol vermek istemeyen şoförler de insanımızın nasıl birbirine tahammül edemez hale geldiğini görmek,
Altındaki lüks arabaya rağmen insanın yüzündeki mutsuzluğu, ölü bir adamın solgunluğunu görmek,
Kulakları çınlatan korna seslerinden çevreye saygının nasıl yitirildiğini görmek,
Evde saatlerce televizyon karşısında vakit geçirmenin bizi nasıl birbirimize yabancılaştırdığını ve kaybolan misafirlikleri görmek,
Baba karşısında çocuğun davranışlarından, çocuğunun geç vakitlerde nerelerde olduğunu bilmeyen babadan ailenin nasıl çatırdadığını görmek,
İşte bu hale geldik sorusun hayatın içindeki anlamlı cevapları: Bakıp da göremediklerimiz, dahası anlayamadıklarımız ve yaşayamadıklarımız. Görmezlikten geldiklerimizdir bizi anlamaktan ilerlemekten alıkoyan.
Bir gün bir şey yapın ve insanların size tuhaf tuhaf bakmalarına aldırmadan milyonların arasında sıkıldığınız zaman gökyüzüne bakın, güzel bir ağaca, bir kuşa bakın. Çevrenizdeki tarihi bir esere ilk defa bakıyormuş gibi ondaki estetiği görün. Mutlaka yeni bir şeyler göreceksiniz. Çevrenizdeki insanların dertlerini dinleyin. Mesela tanıdığınız bir arkadaşınıza hal hatır sorun, sıkıntılarını dinleyin ve kendi problemlerinizi bir an için bir kenara bırakıp onunkilerle ilgilenin. Bir çocuğu karşınıza alın ve onun bütün hayallerini can kulağıyla dinleyin. Her gün baktığımızda göremediklerimiz bir buluş gibi terk tek karşımıza çıkacaktır. Gördükçe anlayacak anladıkça yaşayacağız. Beş dakika düşününce hayatta nelerle vakit harcadığımızı ve neleri kaçırdığımızı göreceğiz. Böylece kendi gerçeklerimizi gördükçe, insanlar bizdeki bu değişikliği görecek ve belki de onlar da değişeceklerdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.