Bankalar emlakçı olmuş

Bazı televizyon kanalları bu haberi daha yeni yapıyorlar.
Bankalar emlakçı olmuş, ev satıyorlar, arsa satıyorlar, bağ-bahçe satıyorlar, dönüm dönüm arazi satıyorlar, araba dersen depo bulmakta zorlanıyorlar zaten.
Yeni mi haberdar oldular yoksa ülkenin asıl meseleleri konusunda jetonları yeni mi düşmeye başladı bilmiyoruz.
Yıllardır hem yöneticileri hem de milleti bu konuda bağıra-çağıra uyarmaya çalışan bir ilim adamı, bir siyaset adamı var; Prof. Dr. Haydar Baş.
Milletin büyük bir kesimi bu olayı yıllardan beridir bizzat yaşıyor.
Bizzat yaşayarak bu acıyı tattığı halde milletimiz Haydar Hoca'nın müşfik sesine maalesef kulak vermedi.
Elini bankaya kaptırıp kolunu, sonra tüm bedenini kaybeden insanlar...
Evini bankaya kaptırıp, üstelik bir sürü borç kamburu ile sokakta kalan aileler...
Arabasını bankaya kaptırıp, çocuklarının ekmek parasından o ana kadar ödediklerini de çöpe atarak "şükür yakamızı kurtardık" deyip şükredenler...
Dededen ve babadan kalma dönüm dönüm arazilerini bankaya kaptırıp, çocukluğunda ve gençliğinde bizzat sahibi olduğu araziye bekçi olabilmek için torpil arayanlar...
Fabrikasını, atölyesini bankalara kaptırıp, beş-on sene önce patronu olduğu fabrikaya bekçi olabilmek için başını taştan taşa vuranlar...
"Bankalar emlakçı olmuş" şeklinde haber yapan medya mensupları da çok iyi biliyorlar ki yıllardan beridir Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Sayın Haydar Baş, bu gidişin böyle bir uçuruma götüreceğini anlattı durdu.
Yeni Mesaj Gazetesini takip edenler, Meltem-Mesaj televizyonları yayın gurubunu izleyenler konuyla ilgili belki binlerce makaleye ve programa şahit oldular ve halen de olmaktadırlar.
Çocuklara simit ve elma şeker dağıtır gibi bankaların önünde dağıtılan kredi kartları, yaptıkları düzenlemelerle bankalara bu imkanı sağlayanlar elbette bugün yaşanan bu çok acı faturanın sorumlularıdır ama uyarılara kulak tıkayan millet de elbette baş sorumludur.
Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir toplumda yediden-yetmişe herkesi ve her kesimi kredi kartı ile buluşturmak, bankaların kredisine mecbur ve de mahkum etmek aslında kesin haramlardan olan faizi toplumun bütün katmanlarına yaymak demekti.
Bir haramın ihlali ve kötü sonuçlarının yıllar içinde toplumda görülmesi karşısında hacılar sustu, sineye çekti, hocalar sustu sineye çekti, yani işi bilenler de uyarı görevlerini yapmadılar.
Kapitalist sisteme hiç bir eleştirisi ve itirazı olmayan sözde ilim adamları, sözde iktisatçılar zaten işin başında sahip oldukları ilimlerine ihanet etmişlerdi.
Her fırsatta iktidar sahiplerine akıl veren ilahiyatçılar da bu kötü gidişi sürekli alkışladıkları için, millete toz-pembe tablolar çizdikleri için elbette ve kesinlikle vebal altındadırlar.
Evet, bankalar emlakçı olmuş, peki ne satıyorlar, kimin malını satıyorlar?
Ev alırken, araba alırken, fabrika kurarken, tarlasını işlemek için traktör alırken bankadan kredi alan ve daha sonra da taksitlerini ödeyemeyen esnafın, köylünün, memurun, emeklinin evini, arabasını, fabrikasını, tarlasını-çayırını satıyor.
Hiç şüphesiz bu, Türk insanına kurulan büyük bir tuzaktı ama millet hem tuzak kuranları hem de kurduranları alkışladı, tuzağa karşı uyaranlara sırtını döndü ve işte böylece bankalar emlakçı oldu.
Yazık değil mi?