"Barış Gönüllüleri"nden Gönüllü Kölelere

Bugün Türk milleti olarak biz, Amerikan emperyalizminin değişik, modern, hatta postmodern bir tezgâhıyla karşı karşıyayız. Eskiden doğrudan “haricî bedhâh” olarak kendileri gelirler, fitne fücur, fesat işlerini bizzat kendileri yaparlardı. Önce misyonerlerini gönderdiler, sonra misyoner okullarıyla, kolejleriyle çalıştılar, sonra Barış Gönüllüleri adı altında teknik eleman, uzman, öğretmen vs göndererek biraz dolaylı yoldan iş gördüler. Şimdi de doğrudan doğruya kendilerine gerek kalmadan, bütün emperyalist projelerini içerden ayarladıkları “dahilî bedhah”lara, gönüllü kölelere uygulatıyorlar. Bu gönüllü köleler de Amerika’yı efendi, hatta tanrı edinmiş liberaller, bir kısım İslamcılar, PKKlılar, şunlar bunlar.Bugünkü Büyük Orta Doğu Projesinin altyapısını hazırlayan çalışmalardan birisi, Barış Gönüllüleri projesidir. Bu projeyle Orta Doğu’nun, İslam Dünyasının kalbi olan Türkiye’nin toplumsal dokusunu dağıtıp parçalamak için vatandaşlarımızın etnik kökenlerini, mezhep mensubiyetlerini, hayat tarzlarını, coğrafî, kültürel, ekonomik, eğitimsel özelliklerini tek tek tespit etmişler. Bugün o elde ettikleri bilgiler doğrultusunda Türk milletini “çözme” sürecini yürütüyorlar. Barış Gönüllüleri Projesinin ilk mucidi Kennedy’dir. O, bir konuşmasında Amerikalı gençleri dünyanın dört bir yanında evrensel barış ve kalkınmaya katkıda bulunmaya davet etti. Tabii bu “barış”, “kalkınma” lafları, dünya kamuoyunu aldatmak için uydurulmuş işin kılıf tarafı. 1 Mart 1961 tarihinde Amerika Barış Gönüllüleri Teşkilatının kurulması için kararname çıkarttı, 22 Eylül 1961’de de Barış Gönüllüleri Kanunu çıktı. Bu teşkilat, Amerikan Dışişleri Bakanlığına bağlıydı. Buna göre Amerika, 70 ülkeye 9.000 Barış gönüllüsü gönderdi. Barış Gönüllüleri, 27 Ağustos 1962’de imzalanan ikili anlaşma ile Türkiye’ye geldiler. Bunlar ülkemize İngilizce öğretmeni, uzman, okutman, tarım, sağlık uzmanı, dilbilimci, tarihçi ve antropolog gibi unvanlarla geldiler. Bunların faaliyetleri, daha çok Doğu ve Güneydoğu illerinde yoğunlaştı.Barış Gönüllüleri, 1962-1972 yılları arasında 10 yıl süreyle ülkemizde psikolojik, ideolojik, kültürel, siyasi, eğitimsel bir işgal ordusu olarak ajan olarak dolaştılar. Ülkemizin her yerini gezip veri topladılar, raporlar yazdılar.Amerika’nın Orta Doğu’yu, İslam Dünyasını, Türkiye’yi darmadağın etmek için ileri akıncı gücü, keşif gücü olarak çalıştılar.Bu projeyle Amerika, Türkiye’de kendine taşeronluk edecek, kendi temsilciliğini, sözcülüğünü yapacak, gönüllü köle yöneticiler üretti.Bu projeyle Türkiye’de toplumsal bir kargaşa, istikrarsız bir ortam, gevşek bir toplum yapısı, dayanışma ve kaynaşma içinde yeknesak bir millet yapısı yerine; çatışan, didişen, birbiriyle uğraşan gevşek, karmakarışık, kozmopolit bir toplum yapısı üretmek istediler.Amerika, Orta Doğu enerji kaynaklarına hâkim olabilmek, bu bölgenin merkezi olan Türkiye’yi kontrollü bir yönetim altında tutabilmek için her türlü şeytanca politikaları uygulamaya koydu.Barış Gönüllüleri Projesi, Haçlıların, Hristiyan dünyanın en eski zamanlardan beri başka ülke ve milletlere dönük olarak uyguladıkları misyonerlik faaliyetlerinin modern bir türevidir.Amerika, Barış Gönüllüleri Teşkilatı’nda görev alacak gençler için şu sloganı yaymıştı: ”ABD’nin daha iyi yaşanacak bir yer olması için ülkeyi terk et”. Yani bununla demek istedikleri şuydu: Amerika’da zengin, müreffeh bir hayat yaşamak istiyorsan, Amerika dışındaki ülkelere, mazlum milletlere, İslam ülkelerine gir, oraları kolayca sömürülecek hale getir, sömür ve oraların bütün yer altı ve yer üstü zenginliklerini yağmala, Amerika’ya getir, onları da tıksıra tıksıra ye, iç. Barış Gönüllüleri, Amerika’nın emperyalist, yağmacı, sömürgeci politikalarının propagandacısı, psikolojik, kültürel, siyasi zemin hazırlayıcısı idiler.  O zaman Amerika, haricî bedhâh olarak doğrudan doğruya Barış Gönüllüleri adı altında bir teşkilatı kullanmıştı. Şimdi ise dahilî bedhâh olarak bazı sivil (sefil) toplum kuruluşlarını, bazı cemaatleri, bazı tarikatları, bazı İslamcıları, liberalleri, gazeteleri, televizyonları, partileri aynı amaç için yani Amerika’nın sömürgeci, yağmacı, talancı, emperyalist politikalarını gerçekleştirmek için kullanıyor.Barış Gönüllülerinin faaliyet alanları şöyleydi: - Gittikleri ülkelerde “Kültürel tüketim politikaları” adı altında Amerikan hayat tarzını örnek olarak sunup propaganda etmek. Kültür emperyalizmi bağlamında insanlarda Amerika hayranlığı uyandırmak, Amerika’nın eleştirilemezliğini, büyüklüğünü, yenilmezliğini, gücünü bilinçaltlarına yerleştirmek. Amerikan sömürge sistemini gelişme, kalkınma, ilerleme, çağdaşlaşma, modernleşme olarak sunmak ve öyle kabul ettirmek. Bugün bu faaliyetler, yerli, Türkiyeli Amerikancı odaklar tarafından fazlasıyla yapılıyor.- Barış Gönüllülerinin amacı, eğitimde, tarımda, sağlıkta yardımcı olmak adı altında halkın sempatisini kazanmak idi. Bugünkü hoşgörü ve diyalogcuların da yoğunlaştıkları alanlar da bunlar. Bu alanlardaki çalışmalarıyla Türk milletinin hem parasını sömürüyor, hem de Türk çocuklarına emperyalist Amerika’ya hoşgörüyle yaklaşmalarını, Hristiyan ve Yahudilerle işbirliği ve diyalog içinde olmaları gerektiğini telkin ediyorlar.- Barış Gönüllüleri, doğrudan doğruya papaz olarak, din adamı olarak dini tebliği eden misyoner olarak değil; sağlıkçı, tarımcı, öğretmen, toplum uzmanı gibi adlar altında çalıştılar. Şimdi içimizden ayarlanmış dahilî bedhah olan hoşgörü ve diyalog görevlileri de doğrudan doğruya imam, müftü, vaiz gibi din adamı olarak değil; bunlar da öğretmen, doktor, gazeteci, bankacı, şucu bucu olarak çalışıyorlar.- Barış Gönüllüleri İngilizce öğretmek için gelmişlerdi. Hoşgörü ve diyalogcuların bütün okullarında İngilizce resmî eğitim dilidir. Türkçe de sadece isteyene etüd dersidir.- Kadınlara ev ve annelik işlerinde yardımcı olmak da Barış Gönüllülerinin görünen amaçları arasında idi. Hoşgörü ve diyalogcular da mahalle aralarında ev kadınlarını, Türk annelerini abluka altına almışlar, gece gündüz hizmete koşturmaktadırlar.- Barış Gönüllüleri ne idüğü belirsiz süt tozlarını ilkokul öğrencilerine zorla içiriyorlardı. Şimdiki yerli Amerikancılar ise Türk milletinin tamamına dünyanın her yerinde yasak olan ve hemen her tatlı yiyecek ve içeceğin içinde tatlandırıcı olarak, normal şeker yerine genetiği ile oynanmış Cargill’in Amerikan mısır şurubu ile yapılan tatlıları yediyor, içiriyor. Bu da pek çok kansere sebep oluyor. - Barış Gönüllüleri, aynı zamanda gerekli gereksiz her türlü Amerikan ürünlerinin kısa zamanda bolca tüketileceği bir pazar haline getirmek için çalıştılar. Günümüzde yerli Amerikancılar bunu fazlasıyla yapıyorlar.- Barış Gönüllüleri gittikleri ülkelerin bütün maden kaynaklarını, imkânlarını, zenginliklerini, tabiî, coğrafî, kültürel, tarihî, coğrafî özelliklerini, milletlerin etnik yapılarını, mezhep farklılıklarını, aşiret yapılarını, Amerikan şirketleri için en uygun yatırım alanları ve konuları nelerdir, öğrenip rapor etmişlerdi. Günümüzdeki İslamcı görünümlü, liberal, etnik ırkçı bütün Amerika uşakları, bunları aşmış, doğrudan doğruya Amerika’nın ve diğer yabancıların kullanımına ve istifadesine bilfiil sunmuşlardır.- Barış Gönüllüleri, Türkiye’de haftada bir ya da 15 günde bir Amerikan Büyükelçisinin başkanlığında Country Team Meeting adı altında toplantı yapıyorlar ve faaliyetleri hakkında bilgi veriyorlardı. Türk adını taşıyan ama aslında Türklükle bir alakası olmayan bazı Türkiyeli gazeteciler, televizyoncular, siyasetçiler, cemaatler, şunlar bunlar Amerika’ya her gün, her saat bilgi veriyorlar, ondan talimatlar alıyorlar. Bu işi bir ibadet şevkiyle yapıyorlar.- Barış Gönüllüleri, Lawrence gibi yöre halkının kıyafetlerini giyerler, köylere, mahallelere, evlere girerler, halkın arasında dolaşırlar, sempatik davranırlardı. Yerli dahilî bedhah olan teslimiyetçiler de gazeteleriyle, televizyonlarıyla, okullarıyla, kurslarıyla Türk’ün mahallesinden, evinden çıkmıyor, sürekli sırıtan yüz ifadeleriyle Türk’ü ciğerinden avlıyorlar.- Amerika’nın hedefi, küreselleşme ideolojisiyle Amerika’nın hâkimiyetinde bir dünya devleti kurmaktır. Yerli hoşgörü ve diyalogcular da kendileri için dünyaya yayılmak ve bütün dünyayı kontrol etmek gibi bir hedef koyarak aslında Amerika’nın bu hedefinin yörüngesine girmişlerdir. Türk’ün istiklali, Amerikan emperyalizmini bütün unsurlarıyla, kurum ve değerleriyle söküp atmakla başlayacaktır. Amerika’ya gücümüz yetmez demeyin. “İyyâke na’büdü ve iyyâke nestaîn-Ancak Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz” deyin. Kahramanlık, köpek balığını kovalayan hamsi olmaktır.