Şu sertliğe, şu tonlamaya bakar mısınız?
Bu ne şiddet ne celal sayın Başbakan?
Mikrofonlar zangır zangır titredi, kameralar allak-bullak oldu, sertlikten ötürü kameramanların ise halleri perişan!
Ne diyor on yıldır ülkeyi tek başına yöneten sayın başbakan:
"Bu manzara karşısında bize düşen; 'bu ne muhabbet' demektir."
Daha ne desin, işte diyeceğini demiş, üzerine düşeni de fazlası ile yapmış!
Malum bayramlık tartışmalardan bir de BDP'li vekillerle PKK'lı teröristlerin sarmaş-dolaş görüntüleri idi.
Daha önce de demişti ya sayın başbakan: "Teröristlerle mücadele, siyasi uzantıları ile müzakere ederiz".
Şimdi ne olacak?
Teröristlerle siyasi uzantılarının yolları, yol geçen hanına dönmüş yollardan birinde kesişti ve kucaklaşıp hasret giderdiler. Zaten aralarındaki "muhabbet" herkes tarafından biliniyordu da bu görüntülerle de tescillenmiş oldu.
Ee, ülkenin başbakanına da düşen "bu ne muhabbet" deyip geçmekmiş, dedi ve geçti.
Şimdi anladın mı benim hacı amcam, AKP iktidara gelir gelmez neden terör azmış, neden palazlanmış, neden yıl yıl şehit şehit sayısı tırmanışa geçmiş?
Irak'ta işgal başladığı günden beri hep uzaktan duyardık, falan yerde, falan Pazar yerinde bomba yüklü araç infilak etti 50 ölü 300 yaralı diye… Bu tür haberler günde birkaç defa kulağımıza çarpar geçerdi ve bazı günlerin sonunda ölü sayısı bin rakamı aşardı.
Şimdi o bomba yüklü araçlar bizim şehirlerimizde, bizim pazar yerlerimizde hem de bayram gününde patlamaya başladı.
Sıkı yönetim, olağanüstü hal, dokunulmazlığın kaldırılması… Sakın ha, bunları aklınızdan dahi geçirmeyin, demokrasi zarar görürmüş. Ama insanlar zarar görüyor, Ramazan bayram demeden her gün üçer-beşer şehit tabutları dört bir yana gidiyor, masum çocuklar, kadınlar otobüsten inmeye vakit bulamadan cayır cayır yanıyor, caddeler, sokaklar savaş alanına dönüyor…
Bize düşen neymiş efendim? "Bu ne muhabbet" deyip geçmekmiş.
İşlerin bu noktaya gelişinde elbette herkesin bir sorumluğu var ama sayın hacım, sorup sual etmeden her dönem "bize düşen bu ne muhabbet" demektir zihniyetini desteklediği için, hala da uykuya devam ettiği için kıyamette hesabı ağır olacaktır.
Bu ne gaflet ve bu "ne muhabbet?"
Bu ne şiddet ne celal sayın Başbakan?
Mikrofonlar zangır zangır titredi, kameralar allak-bullak oldu, sertlikten ötürü kameramanların ise halleri perişan!
Ne diyor on yıldır ülkeyi tek başına yöneten sayın başbakan:
"Bu manzara karşısında bize düşen; 'bu ne muhabbet' demektir."
Daha ne desin, işte diyeceğini demiş, üzerine düşeni de fazlası ile yapmış!
Malum bayramlık tartışmalardan bir de BDP'li vekillerle PKK'lı teröristlerin sarmaş-dolaş görüntüleri idi.
Daha önce de demişti ya sayın başbakan: "Teröristlerle mücadele, siyasi uzantıları ile müzakere ederiz".
Şimdi ne olacak?
Teröristlerle siyasi uzantılarının yolları, yol geçen hanına dönmüş yollardan birinde kesişti ve kucaklaşıp hasret giderdiler. Zaten aralarındaki "muhabbet" herkes tarafından biliniyordu da bu görüntülerle de tescillenmiş oldu.
Ee, ülkenin başbakanına da düşen "bu ne muhabbet" deyip geçmekmiş, dedi ve geçti.
Şimdi anladın mı benim hacı amcam, AKP iktidara gelir gelmez neden terör azmış, neden palazlanmış, neden yıl yıl şehit şehit sayısı tırmanışa geçmiş?
Irak'ta işgal başladığı günden beri hep uzaktan duyardık, falan yerde, falan Pazar yerinde bomba yüklü araç infilak etti 50 ölü 300 yaralı diye… Bu tür haberler günde birkaç defa kulağımıza çarpar geçerdi ve bazı günlerin sonunda ölü sayısı bin rakamı aşardı.
Şimdi o bomba yüklü araçlar bizim şehirlerimizde, bizim pazar yerlerimizde hem de bayram gününde patlamaya başladı.
Sıkı yönetim, olağanüstü hal, dokunulmazlığın kaldırılması… Sakın ha, bunları aklınızdan dahi geçirmeyin, demokrasi zarar görürmüş. Ama insanlar zarar görüyor, Ramazan bayram demeden her gün üçer-beşer şehit tabutları dört bir yana gidiyor, masum çocuklar, kadınlar otobüsten inmeye vakit bulamadan cayır cayır yanıyor, caddeler, sokaklar savaş alanına dönüyor…
Bize düşen neymiş efendim? "Bu ne muhabbet" deyip geçmekmiş.
İşlerin bu noktaya gelişinde elbette herkesin bir sorumluğu var ama sayın hacım, sorup sual etmeden her dönem "bize düşen bu ne muhabbet" demektir zihniyetini desteklediği için, hala da uykuya devam ettiği için kıyamette hesabı ağır olacaktır.
Bu ne gaflet ve bu "ne muhabbet?"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025