Suriye’deki krizde Türkiye’nin oynadığı rolü halkına her geçen gün izah etmekte zorlanan Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz günlerde “Kerbela’da yaşanan neyse bugün Suriye’de yaşanan da odur” dedi.
Oysa Prof. Dr. Haydar Baş’ın önceki günkü yazısında ifade ettiği gibi bugün Suriye’de yaşananların Kerbela’ya benzeyen tek yönü, vahşetin mantığıydı.
Bugün Suriye’de devletine bağlı herkesi kadın, çocuk, silahlı, silahsız ayırt etmeden katleden, devlete ait binaların tepesinden silahsız masum insanları canlı canlı aşağı atan gözü dönmüş teröristlerin vahşetiyle Kerbela’yı özdeşleştirmek Ehl-i Beyt’e yapılmış büyük bir haksızlık olmuştur. Sayın Başbakan umarım bir daha bu yanlışa düşmez…
Haydar Baş Hocamın yazısında ifade ettiği gibi İmam Hüseyin’in şehadeti, hak batıl mücadelesine bir örnektir hem de İslam’ın korunması için Hakk’a yürüme davasıdır.
Dün Yeni Mesaj’ın manşetten verdiği haberde gördüğünüz gibi Suriye’de bulunmuş olan Fransız cerrah Dr. Beres, Suriye’de devlete karşı başkaldıran her iki isyancıdan birinin yabancı uyruklu olduğunu söylüyor.
Yabancı uyruklu paralı askerlerle neyin mücadelesi veriliyor Suriye’de?
İslam’ın mı?
Bence hayır.
Orada demokrasi ve özgürlük mücadelesi de verilmiyor.
Zira demokrasi ve özgürlüğe kavuşturmak istediğiniz insanları yüksek binaların tepesinden aşağı atmazsınız…
Suriye’de isyancılar ve onları destekleyen güçlerin Hakk’a yürüme gibi bir niyetleri olmadığı da çok açık.
Çünkü onların hayallerindeki Esat’tan sonraki Suriye, bugün olduğundan çok daha fazla İslam’a uzak.
Suriye anayasasının 3. maddesi şöyledir: “Cumhurbaşkanı’nın ve ülkenin dini İslam’dır; Şeriat, hukuk mevzuatının öncelikli kaynağı olacaktır.”
Beşar Esad’ın yönettiği bugünkü Suriye’de kanunların dayanağı İslam’dır.
Bugün ABD ve İsrail’in gizli, Türkiye’nin ise açıkça desteklediği isyancılar amaçlarına ulaşırsa Suriye anayasasında ilk değiştirecekleri madde bu olacaktır. Çünkü 26 Şubat’ta halkoyuna sunulan ve kabul edilen anayasada muhaliflerin en çok itiraz ettikleri şey “Cumhurbaşkanı’nın ve ülkenin dini İslam’dır” ibaresiydi.
Bütün bunlar Suriye’deki olaylarla Kerbela hadisesinin asla örtüşmeyeceğini ortaya koymaktadır.
Hal böyleyken Başbakan Suriye konusunu neden Kerbela’ya benzetme gereği duydu?
Bunun bence en önemli nedeni inandırıcı olabilmektir.
Nasıl yani?
Suriye’de İsrail-ABD-Türkiye ittifakı amacına ulaşmakta ne kadar geç kalırsa Türk hükümeti üzerindeki kamuoyu baskısı da o oranda artıyor.
Suriyeli sığınmacıların oluşturduğu rahatsızlık da buna eklenince şimdilerde hükümetin üzerindeki mahalle baskısı dayanılmaz bir hal aldı.
Bundan dolayı artık Başbakan Erdoğan, demokrasi ve özgürlükle izah edilemeyen Suriye’deki ortaklığı Kerbela’yla makul göstermeye çalışmaktadır.
Ama bu manevra da işe yaramayacak ve boşa çıkacaktır.
Türkiye’nin Suriye’de imza attığı yanlışlar söz cambazlığıyla örtülemeyecek kadar büyük bir kaos çıkarmıştır.
Oysa Prof. Dr. Haydar Baş’ın önceki günkü yazısında ifade ettiği gibi bugün Suriye’de yaşananların Kerbela’ya benzeyen tek yönü, vahşetin mantığıydı.
Bugün Suriye’de devletine bağlı herkesi kadın, çocuk, silahlı, silahsız ayırt etmeden katleden, devlete ait binaların tepesinden silahsız masum insanları canlı canlı aşağı atan gözü dönmüş teröristlerin vahşetiyle Kerbela’yı özdeşleştirmek Ehl-i Beyt’e yapılmış büyük bir haksızlık olmuştur. Sayın Başbakan umarım bir daha bu yanlışa düşmez…
Haydar Baş Hocamın yazısında ifade ettiği gibi İmam Hüseyin’in şehadeti, hak batıl mücadelesine bir örnektir hem de İslam’ın korunması için Hakk’a yürüme davasıdır.
Dün Yeni Mesaj’ın manşetten verdiği haberde gördüğünüz gibi Suriye’de bulunmuş olan Fransız cerrah Dr. Beres, Suriye’de devlete karşı başkaldıran her iki isyancıdan birinin yabancı uyruklu olduğunu söylüyor.
Yabancı uyruklu paralı askerlerle neyin mücadelesi veriliyor Suriye’de?
İslam’ın mı?
Bence hayır.
Orada demokrasi ve özgürlük mücadelesi de verilmiyor.
Zira demokrasi ve özgürlüğe kavuşturmak istediğiniz insanları yüksek binaların tepesinden aşağı atmazsınız…
Suriye’de isyancılar ve onları destekleyen güçlerin Hakk’a yürüme gibi bir niyetleri olmadığı da çok açık.
Çünkü onların hayallerindeki Esat’tan sonraki Suriye, bugün olduğundan çok daha fazla İslam’a uzak.
Suriye anayasasının 3. maddesi şöyledir: “Cumhurbaşkanı’nın ve ülkenin dini İslam’dır; Şeriat, hukuk mevzuatının öncelikli kaynağı olacaktır.”
Beşar Esad’ın yönettiği bugünkü Suriye’de kanunların dayanağı İslam’dır.
Bugün ABD ve İsrail’in gizli, Türkiye’nin ise açıkça desteklediği isyancılar amaçlarına ulaşırsa Suriye anayasasında ilk değiştirecekleri madde bu olacaktır. Çünkü 26 Şubat’ta halkoyuna sunulan ve kabul edilen anayasada muhaliflerin en çok itiraz ettikleri şey “Cumhurbaşkanı’nın ve ülkenin dini İslam’dır” ibaresiydi.
Bütün bunlar Suriye’deki olaylarla Kerbela hadisesinin asla örtüşmeyeceğini ortaya koymaktadır.
Hal böyleyken Başbakan Suriye konusunu neden Kerbela’ya benzetme gereği duydu?
Bunun bence en önemli nedeni inandırıcı olabilmektir.
Nasıl yani?
Suriye’de İsrail-ABD-Türkiye ittifakı amacına ulaşmakta ne kadar geç kalırsa Türk hükümeti üzerindeki kamuoyu baskısı da o oranda artıyor.
Suriyeli sığınmacıların oluşturduğu rahatsızlık da buna eklenince şimdilerde hükümetin üzerindeki mahalle baskısı dayanılmaz bir hal aldı.
Bundan dolayı artık Başbakan Erdoğan, demokrasi ve özgürlükle izah edilemeyen Suriye’deki ortaklığı Kerbela’yla makul göstermeye çalışmaktadır.
Ama bu manevra da işe yaramayacak ve boşa çıkacaktır.
Türkiye’nin Suriye’de imza attığı yanlışlar söz cambazlığıyla örtülemeyecek kadar büyük bir kaos çıkarmıştır.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023