Batı Afrika'da yeni bir istikrarsızlık dalgası
Gine-Bissau'daki darbe, yoksulluk ve güç kavgalarının körüklediği kronik istikrarsızlığın yeni bir patlaması. Uluslararası kınamalar artsa da, uyuşturucu rotalarının stratejik önemi Afrika demokrasisini bir kez daha sorgulatıyor
28.11.2025 17:29:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Gine-Bissau, yaşanan askeri darbe ile bir kez daha uluslararası gündemin odağına oturdu. Seçimlerin hemen ardından gerçekleşen bu olay, ülkenin uzun süredir devam eden siyasi kırılganlığını gözler önüne serdi.
Başkan Umaro Sissoco Embaló'nun gözaltına alınması ve ordunun "tam kontrol" ilan etmesi, Batı Afrika'da demokrasi ve istikrar tartışmalarını alevlendirdi.
Darbenin arka planı
Gine-Bissau, 1974'te Portekiz'den bağımsızlığını kazandığından beri sayısız darbe ve girişimle boğuşuyor. Son olay, 26 Kasım 2025'te seçim sonuçlarının yarattığı kaos sırasında patlak verdi. Muhalefet, Embaló'yu genelkurmay başkanını hükümetin başına getirerek iktidarı dolaylı yoldan sürdürmekle suçluyordu.
Askeri subaylar, sınırları kapatarak ve hükümet binalarını ele geçirerek hızlı bir müdahalede bulundu. Bu, yoksulluk, uyuşturucu kaçakçılığı ve etnik gerilimlerin beslediği bir ortamda gerçekleşti. Ülkenin tarihi, askeri müdahalelerin sıklığıyla dolu; son 20 yılda birden fazla darbe girişimi yaşandı, bu da siyasi elitler arasındaki güç mücadelelerini yansıtıyor.
Uluslararası tepkiler
Darbe, hızlı uluslararası kınamalarla karşılandı. Afrika Birliği (AU), darbeyi "kategorik olarak" kınayarak Embaló'nun tutuklanmasını eleştirdi ve anayasal düzenin restorasyonunu talep etti. Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ise Gine-Bissau'yu askıya aldı ve darbecilerden halkın iradesine saygı göstermelerini istedi. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği de benzer açıklamalar yaptı. Bu tepkiler, bölgedeki benzer olaylara (örneğin Mali ve Burkina Faso'daki darbeler) paralel olarak, Afrika'da askeri müdahalelere karşı artan bir duyarlılığı gösteriyor. Ancak, darbecilerin seçim komisyonunu koruma iddiaları, bazı yerel destek buldu.
Darbenin uzun vadeli etkileri belirsiz. Eğer darbeciler iktidarı konsolide ederse, ekonomik yaptırımlar ve izolasyon ülkeyi daha da zorlayabilir. Gine-Bissau'nun stratejik konumu, uyuşturucu rotaları nedeniyle uluslararası aktörleri (ABD ve AB) endişelendiriyor. Embaló'nun Senegal'e kaçması, bölgesel müdahale ihtimalini artırıyor. Öte yandan, sivil toplumun baskısıyla hızlı bir geçiş süreci mümkün olabilir. Bu olay, Batı Afrika'da demokrasinin kırılganlığını hatırlatıyor; istikrar için ekonomik reformlar ve yolsuzlukla mücadele şart.
Sonuç olarak, Gine-Bissau darbesi, Afrika kıtasında demokrasi mücadelesinin zorluklarını simgeliyor. Uluslararası baskı etkili olsa da, yerel dinamikler belirleyici olacak.
Başkan Umaro Sissoco Embaló'nun gözaltına alınması ve ordunun "tam kontrol" ilan etmesi, Batı Afrika'da demokrasi ve istikrar tartışmalarını alevlendirdi.
Darbenin arka planı
Gine-Bissau, 1974'te Portekiz'den bağımsızlığını kazandığından beri sayısız darbe ve girişimle boğuşuyor. Son olay, 26 Kasım 2025'te seçim sonuçlarının yarattığı kaos sırasında patlak verdi. Muhalefet, Embaló'yu genelkurmay başkanını hükümetin başına getirerek iktidarı dolaylı yoldan sürdürmekle suçluyordu.
Askeri subaylar, sınırları kapatarak ve hükümet binalarını ele geçirerek hızlı bir müdahalede bulundu. Bu, yoksulluk, uyuşturucu kaçakçılığı ve etnik gerilimlerin beslediği bir ortamda gerçekleşti. Ülkenin tarihi, askeri müdahalelerin sıklığıyla dolu; son 20 yılda birden fazla darbe girişimi yaşandı, bu da siyasi elitler arasındaki güç mücadelelerini yansıtıyor.
Uluslararası tepkiler
Darbe, hızlı uluslararası kınamalarla karşılandı. Afrika Birliği (AU), darbeyi "kategorik olarak" kınayarak Embaló'nun tutuklanmasını eleştirdi ve anayasal düzenin restorasyonunu talep etti. Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ise Gine-Bissau'yu askıya aldı ve darbecilerden halkın iradesine saygı göstermelerini istedi. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği de benzer açıklamalar yaptı. Bu tepkiler, bölgedeki benzer olaylara (örneğin Mali ve Burkina Faso'daki darbeler) paralel olarak, Afrika'da askeri müdahalelere karşı artan bir duyarlılığı gösteriyor. Ancak, darbecilerin seçim komisyonunu koruma iddiaları, bazı yerel destek buldu.
Darbenin uzun vadeli etkileri belirsiz. Eğer darbeciler iktidarı konsolide ederse, ekonomik yaptırımlar ve izolasyon ülkeyi daha da zorlayabilir. Gine-Bissau'nun stratejik konumu, uyuşturucu rotaları nedeniyle uluslararası aktörleri (ABD ve AB) endişelendiriyor. Embaló'nun Senegal'e kaçması, bölgesel müdahale ihtimalini artırıyor. Öte yandan, sivil toplumun baskısıyla hızlı bir geçiş süreci mümkün olabilir. Bu olay, Batı Afrika'da demokrasinin kırılganlığını hatırlatıyor; istikrar için ekonomik reformlar ve yolsuzlukla mücadele şart.
Sonuç olarak, Gine-Bissau darbesi, Afrika kıtasında demokrasi mücadelesinin zorluklarını simgeliyor. Uluslararası baskı etkili olsa da, yerel dinamikler belirleyici olacak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
















































































