logo
08 MAYIS 2024

Batı için İsrail sütten çıkmış ak kaşık

15.08.2006 00:00:00
İsrail parlamentosunda Arap milletvekili olan Azmi Bişara, Londra'da Arapça yayımlanan El Hayat gazetesindeki yazısında Batı'nın İsrail'e bakışını anlatıyor.

Gazeteci: Bugün 12 İsrail askerinin ölmesinin planlarınız üzerindeki etkisi nedir? İsrail ordu sözcüsü: 12 İsrailli katledildi. Gazeteci: Siz buna katliam diyorsunuz ancak onlar asker ve bu bir savaş. Sözcü: Aksine bu bir katliam. Çünkü bombalar İsrail vatandaşlarını hedef aldı ve askerler tesadüfen öldürüldü. Gazeteci: Fakat siz de Kana ve başka kentlerde katliam yaptınız. Sözcü: Hayır Kana'da katliam yapılmadı. Bombardımanın hedefi Hizbullah savaşçılarıydı fakat tesadüfen siviller hedef oldu. Bir gazeteciyi mesleğini bırakmaya ikna edebilecek bu boş sözler bir 'acayiplikler ülkesi'nden değil, Hizbullah saldırısında 12 İsrail askerinin ölmesi sonrası bir Arap kanalının İsrail ordusunun genç sözcüsüyle yaptığı söyleşiden alıntı. Sözcü, askerlerin savaş sırasında öldürülmesini katliam diye niteliyor; Lübnan yerleşim birimlerine çevrilmiş uçakların bombardımanıyla her gün ailelerin öldürülmesiyse katliam diye isimlendirilmeyi hak etmiyor. Bu katliamlar, 'üzüntü verici hatalar' veya 'teröre karşı savaş'ın alçaltıcı diliyle 'tali hasar' diye adlandırılıyor. Yukarıdaki diyalog çerçevesinde, İsrail saldırılarından korunmak için ülkelerindeki Filistin mülteci kamplarına sığınan güney Lübnanlıların görüntüsü birçok boş sahneden birine dönüşüyor. İsrail kendisini kurban gibi sunuyor, Hizbullah asıl fail olarak görülüyor, asıl suçlu kurbanlaştırılıyor. Israrla 'İsrail parlamentosu' diye adlandırılan savaş sirkinin, yani savaş dansı yapan bir kabilenin demokratik olduğu söyleniyor; savaş davulları çalan, askeri orkestra ritmiyle stüdyo ve matbaada yürüyüş yapan tabura da çoksesli İsrail medyası deniliyor. 17 yılda 20 İsrailli sivil öldü 'Teröre karşı savaş'ın abesliği, terörün öldürdüğünden kat kat fazla insanı öldürmesi. Ve bugün teröre karşı savaşı yürütenler, savaş kavramına uzak, aslında barış içinde yaşamak isteyen 'kültürler' olarak adlandırılıyor. Terör devletlerinin liderleri teröristler gibi gizlenerek yaşayamıyor. Konuşmalarını da teröristlerin yaptığı gibi kasetlere kaydedip gönderemiyorlar. 'Terör' terimi, 'öteki'ne karşı başka bir kültürün, yani zayıfa karşı güçlünün eline verilmiş bir silah... İsrail'in sorunu, yıllardır işgale direnen Hizbullah'ın İsrailli sivilleri hedef almaması. İsrail'in Lübnan'dan çekildiği 2000'e kadar geçen 17 yıl boyunca, toplam 20 İsrailli sivil öldürülürken İsrail binlerce Lübnanlı sivili öldürdü. Hatta şu son savaşta öldürülen İsrailliler arasında askerlerin oranı yüzde 60'ın üzerindeyken, ölen Hizbullah savaşçılarının oranı öldürülen 1000 sivil içinde yüzde 20'yi geçmez. Evlerinden olan 1 milyon Lübnanlı da cabası. Bu kişilerin çoğu İsrail'in yıkım şöleni bittikten sonra dönecek bir köy ve belde bulamayacak. İsrail örneğindeki devlet terörü planlanmamış bir sonuç değil, aksine kasıtlı yapılmış şiddet. Zaten, sivillerin hedef alınması veya zehirlenmesi, İsrail ordusunda kuşaktan kuşağa geçmiş bir askeri doktrin... İsrailli yetkililer bu savaş boyunca yaptıkları resmi açıklamalar dışındaki tüm demeçlerinde, Hizbullah füzelerinin atıldığı her Lübnan köyünün yerle bir edilmesi, elektrik trafolarının vurulması, altyapı tesislerinin hedef alınması, Lübnan'ın yeniden karanlık çağa, 20 yıl geriye götürülmesi gerektiğinden dem vuruyor. BM bile Batı'yı üstün görüyor Kültürler çatışması söylemi, ABD ve Fransa'nın ateşkes sağlanmasına yönelik BM Güvenlik Konseyi'ne sunduğu karar tasarısı metninde de kendini gösterdi. Siyasi bir tutum almaktan kaçınan tasarı, İsrail'in Hizbullah füzelerinin tehdidi altında olduğunu ve dolayısıyla saldırılarını durdurması için önce Hizbullah'ın İsrail kentlerine yönelik füze saldırılarını durdurması gerektiği mantığından hareket ediyor; aslında İsrail'in Lübnan tehdidi altında olduğunu savunuyordu. Lübnan'ın kapsamlı yıkımıysa, tasarıya göre 'tartışmalı bir mesele'. Çekişmenin iki İsrail askerinin esir alınmasıyla başladığı ve İsrail'in bunu savaş sebebine dönüştürme hakkına sahip olduğu kabul ediliyor. Bu yüzden de savaşın durması askerlerin şartsız salıverilmesine bağlanıyor. Karar bu noktada mantığını yitiriyor ve İsrail'in savaş gerekçesini onaylıyor; dolayısıyla, iki askerin kurtarılması karşılığı binlerce kişinin öldürülmesini ve 1 milyonunun sürülmesini de... Bu durum bir kültürün ötekine 'üstünlüğü'nü ortaya koyuyor. Hizbullah'ın silahının elinden alınması kararı hayata geçirilecek. Bu yüzden de, kararın başlangıcı ve sonu İsrail menşeli. Yani metni ortaya koyan ülkeler İsrail'le aynı kavramlardan hareket ediyor. Bu kültürel müşterekliğin amacı, İsrail'in askeri başarısızlıklarını telafi etmek ve direnişin toprak üzerindeki kazanımlarının siyasi kazanımlara dönüşmesini engellemek. Bu noktada Arap halklarının Lübnan'daki direnişe hayranlıkları ve onu bir kazanım olarak görmeleri üzerinde durabiliriz. Araplar Hizbullah'a hayran. Çünkü onlara göre İsrail'le savaşabilen Hizbullah, Arapların kendilerine güvenini yerine getirdi. Artık herkes biliyor ki, diğer Araplar da geri kalmışlıktan kurtulup iradeyle silahlanırsa aynı şeyi başarabilir.

 
AKP’nin ‘muktedir’ olma başlığı: Yeni Anayasa
Bu devlet ve bu millet için ne yapmak istediniz de mevcut anayasa engel çıkardı?
Kartal finale uçtu
Maçın tek golünü Muci attı
İmamoğlu ekibi tepki gösterdi, Özel geri adım attı
Adaylık kavgası şimdilik yatıştı!
Adaylık tartışmalarına noktayı koydu
'Kendi adaylığımı dayatmam'
Şi Cinping ve Macron'dan ortak yazılı açıklama
İki lider, İsrail'in Refah'a saldırısına karşı
Görüşmenin ardından açıklama yapılmadı
Baş başa 45 dakika görüştüler
Bahçeli'den Sinan Ateş davası açıklaması
'Yargılama derhal başlamalı'
CHP'li başkan yeğenini atamıştı
Tepki çeken atamadan vazgeçti
Eylem Tok baskısı yapılan muhabirden genel müdürüne yanıt
'Her şeyden haberiniz vardı'
Mısır'a açılan kapının Filistin tarafı İsrail'in eline geçti
Refah'a kara saldırısı başladı
20 Mayıs'ta başvuru takvimi açılacak
20 bin öğretmen atanacak
Prof. Dr. Osman Bektaş'tan Doğu Karadeniz uyarısı
'3 riskli fay ortasında yer alıyor'
Tarlasını yola çevirenlere kızdı, tabelayı dikti
'Emlakçı geçemez vatandaşa helaldir'
'Tokadımı yersin' diyerek kadının üstüne yürüdü
Taksim'de 'göbeğime vurdun' tartışması
AKP’nin ‘muktedir’ olma başlığı: Yeni Anayasa
Bu devlet ve bu millet için ne yapmak istediniz de mevcut anayasa engel çıkardı?
Kartal finale uçtu
Maçın tek golünü Muci attı
İmamoğlu ekibi tepki gösterdi, Özel geri adım attı
Adaylık kavgası şimdilik yatıştı!
Adaylık tartışmalarına noktayı koydu
'Kendi adaylığımı dayatmam'
Şi Cinping ve Macron'dan ortak yazılı açıklama
İki lider, İsrail'in Refah'a saldırısına karşı
Görüşmenin ardından açıklama yapılmadı
Baş başa 45 dakika görüştüler
Bahçeli'den Sinan Ateş davası açıklaması
'Yargılama derhal başlamalı'
CHP'li başkan yeğenini atamıştı
Tepki çeken atamadan vazgeçti
Eylem Tok baskısı yapılan muhabirden genel müdürüne yanıt
'Her şeyden haberiniz vardı'
Mısır'a açılan kapının Filistin tarafı İsrail'in eline geçti
Refah'a kara saldırısı başladı
20 Mayıs'ta başvuru takvimi açılacak
20 bin öğretmen atanacak
Prof. Dr. Osman Bektaş'tan Doğu Karadeniz uyarısı
'3 riskli fay ortasında yer alıyor'
Tarlasını yola çevirenlere kızdı, tabelayı dikti
'Emlakçı geçemez vatandaşa helaldir'
'Tokadımı yersin' diyerek kadının üstüne yürüdü
Taksim'de 'göbeğime vurdun' tartışması

Kadın cinayetleri küresel bir sorun

Kadın cinayetleri, dünya genelinde ciddi bir insan hakları ihlali olarak kabul edilmekte ve birçok ülkede kadınlar, cinsiyetlerinden kaynaklanan şiddetin kurbanı olmakta
07.05.2024 16:34:00
Önder Yılmaz
Kadın cinayetleri küresel bir sorun
Kadın cinayetleri küresel bir sorun
Kadın cinayetleri, dünya genelinde ciddi bir insan hakları ihlali olarak kabul edilmekte ve birçok ülkede kadınlar, cinsiyetlerinden kaynaklanan şiddetin kurbanı olmakta. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından yayımlanan 2024 Nisan ayı veri raporuna göre, Türkiye'de 32 kadın öldürüldü ve 13 kadın ölümü şüpheli olarak kaydedildi. Kadın cinayetleri sadece Türkiye'de değil, dünya genelinde de önemli bir sorun. Dünya genelinde kadın cinayetleri oranlarına bakıldığında, Orta Afrika Cumhuriyeti 10.60 ile en yüksek orana sahip durumda. Bu ülkede kadınlar, cinsiyetlerine dayalı şiddetin en yüksek seviyelerine maruz kalıyor.

Türkiye'den kötü durumda olan ülkeler var

2021 yılı verilerine göre Türkiye'de 100.000 kadın başına düşen kadın cinayetleri oranı 1. Bu oran, Türkiye'nin kadın cinayetleri konusunda dünya genelindeki birçok ülkeden daha iyi bir durumda olduğunu gösterse de, her bir cinayetin arkasında yıkılan hayatlar ve aileler olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Dünya Bankası verilerine göre 100.000 kadın başına düşen kadın cinayetleri oranı Jamaika'da 9.3, Günay Afrika'da 9, Meksika'da 6.2, Brezilya'da 3.5, Rusya'da 3.3, Irak'ta 3,  Hindistan'da 2.5, Ukrayna'da 1.9, Kazakistan'da 1.5 ve Azerbaycan'da 1.3 seviyesinde. Kanada, Finlandiya, Kosova ve Lübnan Türkiye'yle aynı orana sahipğ ülkelerden.

Önleme için çabalar sürüyor

Kadın cinayetlerinin önlenmesi ve farkındalığın artırılması için ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli çabalar sürdürülüyor. Türkiye'de ve dünya genelinde kadın hakları savunucuları, hükümetleri ve toplumları, kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için daha etkili önlemler almaya çağırmakta. Ancak bu çabaların başarılı olabilmesi için yasaların etkin bir şekilde uygulanması gerekmekiyor. Sonuç olarak, kadın cinayetleri sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın ortak sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Her bir kadın cinayeti, toplumların bu konudaki duyarlılığını ve mücadelesini artırmak için bir çağrı niteliğinde Türkiye'de ve dünya genelinde kadın cinayetlerine karşı verilen mücadele, sadece kadınların değil, tüm insanlığın güvenliği ve refahı için hayati önem taşıyor.

Başıboş köpekler sorunu çözüm bekliyor

Dünya genelinde milyonlarca başıboş köpek, şehirlerde ve kasabalarda yaşıyor ve sık sık istenmeyen olayların çıkmasına sebep oluyor. Türkiye’nin üç büyük şehri İstanbul, Ankara ve İzmir’de toplamda 669 bin başıboş köpek bulunuyor
07.05.2024 16:02:00
Yenal Arman
Başıboş köpekler sorunu çözüm bekliyor
Başıboş köpekler sorunu çözüm bekliyor
Dünya genelinde milyonlarca başıboş köpek, şehirlerde ve kasabalarda yaşıyor ve sık sık istenmeyen olayların çıkmasına sebep oluyor. Türkiye'nin üç büyük şehri İstanbul, Ankara ve İzmir'de toplamda 669 bin başıboş köpek bulunuyor. İzmir'de 450 bin, İstanbul'da 129 bin, Ankara'da ise 90 bin başıboş köpek olduğu ifade ediliyor. Türkiye henüz bu sorunlar nasıl baş edebileceğini netleştirebilmiş değil. Ancak birçok ülke bu sorunu çözmüş durumda. Nu ülkelerden biri de Hollanda. Hollanda, başıboş köpek sorununu çözen ilk ülkelerden biri olarak dikkat çekiyor. Ülke, bu sorunu çeşitli adımlar atarak başarıyla aştı. Öncelikle Hollanda hükümeti, köpek sahiplenme kültürünü teşvik eden ve hayvan haklarına saygıyı artıran bir dizi yasa ve düzenleme hayata geçirdi. Ayrıca, kapsamlı bir kısırlaştırma ve aşılama programı uygulayarak köpek popülasyonunun kontrol altına alınmasını sağladı. Hollanda'da uygulanan kısırlaştırma ve aşılama programları, başıboş köpek sayısının azalmasında önemli rol oynadı. Bu programlar, köpeklerin üremesini kontrol altına alarak sokaklardaki köpek sayısını azalttı. Bunlarla da yetinmeyen Hollanda hükümeti, toplum bilincini artırmak için eğitim programları düzenledi. Vatandaşlar, sorumluluk sahibi evcil hayvan sahipliği ve hayvan hakları konusunda bilgilendirildi.

Türkiye de etkili adımlar atmalı

Türkiye'nin de benzer adımlar atılarak başıboş köpek sorunu yönetilebileğine dikkat çeken uzmanlar, kısırlaştırma ve aşılama programlarının yanı sıra, hayvan haklarına yönelik yasal düzenlemeler ve toplumun bilinçlendirilmesinin önem taşıdığını vurguluyor. Ayrıca, hayvan barınaklarının sayısının artırılması ve bu barınaklarda köpeklerin sağlık ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerekiyor. Sonuç olarak, başıboş köpek sorununun çözümü, devlet, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların iş birliği ile mümkün. Hollanda'nın başarılı örnekleri, Türkiye için de yol gösterici olabilir.

Gaziantep'teki feci kazada ölen 9 kişi aynı köyde defnedildi

Gaziantep'in İslahiye ilçesinde beton tankerinin karşı şeride geçerek yolcu minibüsünü biçtiği kazada hayatını kaybedenlerin cenazeleri İslahiye ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde defnedildi.
07.05.2024 14:07:00
İhlas Haber Ajansı
Gaziantep'teki feci kazada ölen 9 kişi aynı köyde defnedildi
Gaziantep'teki feci kazada ölen 9 kişi aynı köyde defnedildi
Kaza, İslahiye ilçesi Hassa karayolu Ağabeyi mevkiinde meydana geldi.

Edinilen bilgilere göre, Hatay'ın Hassa ilçesi istikametinden Gaziantep'in İslahiye ilçesine giden Mehmet G. yönetimindeki 56 AAB 043 plakalı beton tankeri, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu karşı şeride geçerek İslahiye ilçesinden Hassa ilçesi yönüne seyir eden Latif Örs yönetimindeki 27 K 2127 plakalı yolcu minibüsüne çarptı.

Feci kazada 9 kişi hayatını kaybederken 1'i ağır 11 kişi de yaralandı.

Kazada hayatını kaybeden 8'i kadın 9 kişinin cenazeleri İslahiye ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde defnedildi.

Cenaze törenine, Gaziantep Valisi Kemal Çeber, Gaziantep İl Jandarma Komutanı Tümgeneral Halil Şen, protokol üyeleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Teleferik kazasında sanıklar için 27'şer yıl hapis istendi

İddianamede, şüpheliler için 'taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' ve 'trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma' suçlarından 27'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.
07.05.2024 13:17:00
İhlas Haber Ajansı
Teleferik kazasında sanıklar için 27'şer yıl hapis istendi
Teleferik kazasında sanıklar için 27'şer yıl hapis istendi
Antalya'nın Konyaaltı ilçesinde 1 kişinin hayatını kaybettiği, 7 kişinin yaralandığı, 174 kişinin de mahsur kaldığı teleferik kazasına ilişkin, aralarında Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz'ün de bulunduğu 5'i tutuklu 12 şüpheli için hazırlanan iddianame tamamlandı.

İddianamede, şüpheliler için 'taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' ve 'trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma' suçlarından 27'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.

Konyaaltı'da 1 kişinin hayatını kaybettiği, 7 kişinin yaralandığı, 174 kişinin de mahsur kaldığı teleferik kazasına dair, Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz'ün de aralarında bulunduğu 5'i tutuklu 12 şüpheli için hazırlanan iddianame tamamlandı. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen 36 sayfalık iddianamede 3'ü çocuk 16 müşteki ve suçtan zarar gören 146 kişi yer aldı.

İddianamede eski ANET Genel Müdürü ve mevcut Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz'le birlikte genel müdür yardımcısı A.B.S., E.K.B., S.T., O.E., S.Y., S.K.'nin 'asli kusurlu', diğer şüpheliler O.K., K.K., H.A., A.A. ve Ö.E.'nin ise 'tali kusurlu' oldukları belirtildi.

İddianamede dikkat çeken bir detayda ise şüpheli S.K.'nin teleferik tesisinde elektrik teknikeri olarak çalıştığı, şüphelinin dosyasında ilkokul diplomasının yer aldığı ancak ustalık ya da mesleki yeterlik belgesinin bulunmadığı vurgulandı.

Şüphelilerin ifadelerinde suç isnadını kabul etmediklerini dile getirdiği iddianamede, şüphelilerin 'taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma' ve 'trafik güvenliğini taksirle tehlikeye sokma' suçlarından 27'şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.