Birdenbire bazı Arap medya çevrelerinde ve 'Amerikanlaşmış' bir grup tarafından Londra patlamaları ile Irak'ta hali hazırda Amerikan güçleri ve müttefikleri eliyle işlenen katliamlar arasında bağlantı kuran herkese karşı bir kampanya başlatıldı. Hatta bu kampanyanın 'süvarileri', bizler saldırıların kapsama alanının genişlemesi ve Londra'ya kadar ulaşması olgusunu analiz ederken Filistin'deki zulme işaret etmemizi çok görmekte. Hatta içlerinden birisi işi Batılı politikaları, hali hazırdaki terör olgusu kapsamında eleştirmeyi 'suç sayma' derecesine kadar götürdü. Olayların analizlerinde 'fakat' kelimesini kullanmakta ısrar eden bizler Arapları ve Müslümanları alçaltmayı ve bizleri Şaron'un dilediği gibi sürükleyeceği sürüye çevirmeyi hedefleyen bölgedeki Amerikan projesine bağımlı bu kimseler tarafından gelen gerçek terörle mücadele ediyoruz. Londra'daki terörist saldırıların kurbanlarıyla duygusal bağ kurduğumuz oranda Irak ve Afganistan'daki Amerikan-Britanya saldırılarının kurbanlarına da sevgi beslediğimiz için fikri terörle karşılaşıyoruz. Amerika'yı eleştirmek yasakAmerikan tankları üzerinde duran bu yazarlara göre Irak'taki Amerikan işgalinin ayıplarını ortaya çıkaran tek bir söz ifade etmemiz bize yasak. Yine bu işgalin meşru olmadığı ve sayıları 100 bini aşan masum kurbanları zikretmemiz de yasak keza! Filistin, Irak ve Afganistan'da Amerikan ve İsrail tankları, füzeleri ve uçaklarıyla öldürmek 'helal' ve hiç toz kondurulmamakta. Oysa Londra trenlerinde bombalarla ve intihar eylemleriyle masumların öldürülmesi ise hiçbir şekilde 'fakat' kelimesini kullanmaksızın en güçlü cümlelerle kınanması gerekli terör eylemleri! Böylesine tek gözlü mantığı pohpohlama noktasında dayandıkları hiçbir hukuki ve ahlaki zemin bilmiyoruz, ancak üzerinde durduğumuz ahlaki kuralların farkındayız. Bu kurallar terörü ve zulmü, arkalarında duran güçler kim olursa olsun -küstah ve rezil süper güçler veya ümitsiz köktenci örgütler- kınamaktır. Irak'taki Amerikan saldırısına itiraz ettiğimiz, bölgenin güvenliği ve istikrarı üzerindeki tehlikelerine yönelik uyarılarda bulunduğumuz ve 1,5 milyon Iraklıyı öldüren hunhar ambargoya karşı çıktığımız zaman bizleri diktatörü ve katliamları desteklemekle suçladılar. Bizlerin Saddam Hüseyin'i temize çıkardığımızı dile getirdiler. Londra patlamaları ile Irak katliamlarını ilişkilendirdiğimiz için aynı terör ve suçlamalar tekrarlanıyor. Bu ilişkinin terörü desteklemek ve meşrulaştırmak olduğunu ifade ediyorlar üstelik. Arap rejimleri Batının ürünüBurada bin keredir teröre karşı olduğumuzu ancak aynı zamanda bu yolsuzlukla mücadele edilmediğini, aksine yolsuzluğun terörün yayılmasında ve halkasının genişlemesinde büyük rolü olduğunu tekrarlıyoruz. Evlatlarının zenginliklerini talan eden baskıcı ve yolsuzluk içindeki Arap rejimleri terörle savaş için uygun değil. Tersine terörle mücadelenin en sağlam ve kestirme yolu bu rejimlerin değiştirilmesi. Islahlarından bahsetmiyoruz çünkü içeriden veya dışarından gelen reformlara ayak diremekteler. Evet ABD ve Batı'nın zalim politikaları dünyadaki terör olgusunun kapsama alanının genişlemesine yol açtı. Halihazırdaki bütün savaşlar Müslüman bölgelerde yaşanıyor ve Irak, Filistin, Bosna, Afganistan ve Keşmir'deki Müslümanları hedef alıyor. Irak kendi tarihi içinde intihar saldırıları bilmez ve hiçbir zaman köktenci İslami cemaatlerin zemini olmamıştır. İki yıldır, Irak savaşından bu yana yaşanan intihar eylemlerinin oranı geçen 20 yıldaki orana denk. Bir Amerikan araştırması Irak'ta Amerikalılar eliyle öldürülenlerin köktenci örgütler eliyle öldürülenlerin iki katı olduğuna işaret ediyor.