Avustralya'da bir grup tarafından geliştirilen ve yakında piyasaya sunulacak intihar torbaları, Batı'daki ahlakî çöküntünün ne noktalara ulaştığını gözler önüne seriyor.
Giderek daha az oksijen solunmasını sağlayan bu sistem ile kullanan kişi uyuyor ve ölüyor.
Hayatına son vermek isteyenlere hizmet için tasarlanmış bu torbalardan, şimdiden 150 kişi talep etmiş...
Baştankara bir hürriyet anlayışıyla hareket eden Batı mantalitesinin insanını taşıdığı acı nokta ortadadır.
"İnanma" ihtiyacı insanlara Allah tarafından doğuştan verilmiş İlahi bir duygudur. Yani fıtrîdir.
Hak yoldan gösterilen istikamete yönelmeyen "inanç" ise, insanı yukarıdaki örnekteki gibi bunalımlara, intiharlara sürükleyebilir.
Bu durum, insanların ve cinlerin yalnızca Allah'a kulluk maksadıyla yaratıldığı İlahî ayetinden hareket edersek; yaratılış gayesi istikametinde yönlendirilmeyenlerin, arayışlarını, inanç ihtiyaçlarını bu yönde de olsa karşılamak istediğinin göstergesidir.
Bugün Batı'nın geldiği ahlakî çöküntünün, bunalımın sebebi de esas yaratılış maksadından uzak hayat tarzıdır.
Reform hareketleriyle akaidlerinden kopan Batı, zaman içinde kendi koyduğu kurallarla bir hayat tarzı oluşturmuş ve günlük hayatta yeri olmayan bu değerler sistemine hak diye inanmıştır.
Fıtrattan gelen "Allah inancı"nı ise farklı yollarla tatmin etmeye uğraşmıştır.
Sınırsız özgürlükler, fuhuş, içki, kumar vs. tüm kötü alışkanlıklar, 'içindeki boşluğu doldurmasına vesiledir' zannıyla, sığındığı limanlar olmuştur.
Neticesinde ise, "Allah"la doğru yoldan sağlanacak bir bağı olmadığı için, girdiği bunalımın çözümünü intiharda bulmaktadır.
Bugün her sahada olduğu gibi, hayat tarzı ve inancı ile de Batı'ya özendirilen gençliğimize, onun içinde bulunduğu bu boşluk ve ahlakî çöküntü anlatılmalıdır.
Tevhid akidesi ile şekillenmiş, Allah'a kul olacak mükemmel şahsiyette insanı yetiştirmeyi temel alan İslam dini gençliğimize yegane kurtuluş olarak anlatılmalıdır.
Bu dinde günlük hayattan kopuk bir noktada değil, hayatın her sahasını kapsayacak ve hayatın gayesi olacak şekilde hayata geçirilmelidir.
Eğer Türk toplumu, gençliğimiz, Batı'nın tüm özendirmelerine rağmen, ahlâken ciddi bir çöküntüye girmemişse, bunun sebebi İslam dininin kazandırdığı ölçüler ve hesap verme şuuruyla bireylerin bir nevî oto-kontrol halinde yaşamasındadır.
Ancak İslam'ın sunduğu Allah'a kulluk ve hesap verme şuuru sayesinde olaylar karşısında daha sabırlı, birbiriyle anlayışlı, kanaatkâr ve iman ehli bireyler yetiştirilebilir.
Ve ancak böyle bireylerden oluşan bir toplumun huzur ve bekâsından bahsedilebilir.
Her hadisede aslında içindeki buhranı ve karmaşayı gözler önüne seren Batı, ahlâken de büyük bir çöküştedir.
Bizim elimizde ise, Hakk'a kulluğun ve kamil insan olmanın anahtarı mevcuttur.
Gençliğimizin ve milletimizin ilelebet yaşaması Batı'ya değil, İslam dinine sarılmasıyla mümkündür.