Allah bu sonsuz kainatı ve onda mevcut olanları insan için yaratmıştır. İnsan yaratılmamış olsaydı bu alemin hiçbir anlamı olmayacaktı.
Dolaysıyla kainatın değeri, kıymeti onu şereflendiren insandan gelmektedir. Alemle mevcut oılan değerler, kıymetler, mertebeler, rütbeler de sadece insan içindir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de: "Yerde ve gökte canlı ve cansız ne varsa hepsiniAllah sizin emrinize vermiştir" (Lokman. 20) buyurmaktadır.Nasıl alem, insan için yaratılmışsa ve evren, insana hizmet ettiği ölçüde mükemmelse, insan da kulluk için yaratılmış ve varlıklar içinden "Allah'ın halifesi" sıfatına mazhar kılınarak seçilmiştir (Bakara: 30). Dolaysıyla o da Rabbini bildiği ve O'na kul olduğu nispette mükemmeldir. Bu sebeple insanın insan olması, fıtratındaki imana erişip oluşunu idrak etmesi ve Allah'a kul olasıyla mümkün olur. İnsan olmanın şartı, Allah'a kul olmaktır. Allah'a kul olmayan, şekil itibariyle insan görüntüsü taşısa da kendi fıtri varlığının aşağılarına düşmektedir...İnsan, Cenab-ı Hakk'ın iradesinin yeryüzündeki tahakkukunu gerçekleştirmekle mükellef büyük bir varlıktır. Allah'ın yeryüzündeki halifesi olmak suretiyle kulluğunu ortaya koyması gereken bu yüce varlık, şerefli bir mahluktur. Onun büyüklüğü nefha-i ilahiyeye mahal olmasından ve Hakk'ın ondaki tecellisindendir. Beşer cihetiyle bir hiç olan, yokluğa mahkum olan insan, Allah Teala'nın kendisi için tayin ettiği yüce mevki ve gaye sebebiyle yaratılmışların en şereflisidir.Ancak insanı ve varoluş gayesini kavrayabilmek için insanın yaratılışındaki nükteler ve hikmetleri kavramak gerekir. Bilindiği gibi insan Bezmi Elest'te önce ruh olarak yaratılmıştır. Bütün ruhlara Cenab-ı Hakk'ın, "Ben sizin Rabbiniz ve Halikınız değil miyim?" şeklinde tecelli eden suali, "Sen bizim Rabbimiz ve Halikımızsın" diye cevap bulmuştu. Bu husus Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılır:"Kıyamet gününde 'Biz bunlardan habersizdik' diyemeyesiniz diye Rabbin, Ademoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı ve onları kendilerine şahit tuttu; dedi ki: 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' (Onlar da) Evet (Rabbimiz olduğuna ) şahit olduk' dediler" (Araf: 172).
İman ve İnsan, Prof. Dr. Haydar Baş
Dolaysıyla kainatın değeri, kıymeti onu şereflendiren insandan gelmektedir. Alemle mevcut oılan değerler, kıymetler, mertebeler, rütbeler de sadece insan içindir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de: "Yerde ve gökte canlı ve cansız ne varsa hepsiniAllah sizin emrinize vermiştir" (Lokman. 20) buyurmaktadır.Nasıl alem, insan için yaratılmışsa ve evren, insana hizmet ettiği ölçüde mükemmelse, insan da kulluk için yaratılmış ve varlıklar içinden "Allah'ın halifesi" sıfatına mazhar kılınarak seçilmiştir (Bakara: 30). Dolaysıyla o da Rabbini bildiği ve O'na kul olduğu nispette mükemmeldir. Bu sebeple insanın insan olması, fıtratındaki imana erişip oluşunu idrak etmesi ve Allah'a kul olasıyla mümkün olur. İnsan olmanın şartı, Allah'a kul olmaktır. Allah'a kul olmayan, şekil itibariyle insan görüntüsü taşısa da kendi fıtri varlığının aşağılarına düşmektedir...İnsan, Cenab-ı Hakk'ın iradesinin yeryüzündeki tahakkukunu gerçekleştirmekle mükellef büyük bir varlıktır. Allah'ın yeryüzündeki halifesi olmak suretiyle kulluğunu ortaya koyması gereken bu yüce varlık, şerefli bir mahluktur. Onun büyüklüğü nefha-i ilahiyeye mahal olmasından ve Hakk'ın ondaki tecellisindendir. Beşer cihetiyle bir hiç olan, yokluğa mahkum olan insan, Allah Teala'nın kendisi için tayin ettiği yüce mevki ve gaye sebebiyle yaratılmışların en şereflisidir.Ancak insanı ve varoluş gayesini kavrayabilmek için insanın yaratılışındaki nükteler ve hikmetleri kavramak gerekir. Bilindiği gibi insan Bezmi Elest'te önce ruh olarak yaratılmıştır. Bütün ruhlara Cenab-ı Hakk'ın, "Ben sizin Rabbiniz ve Halikınız değil miyim?" şeklinde tecelli eden suali, "Sen bizim Rabbimiz ve Halikımızsın" diye cevap bulmuştu. Bu husus Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılır:"Kıyamet gününde 'Biz bunlardan habersizdik' diyemeyesiniz diye Rabbin, Ademoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı ve onları kendilerine şahit tuttu; dedi ki: 'Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' (Onlar da) Evet (Rabbimiz olduğuna ) şahit olduk' dediler" (Araf: 172).
İman ve İnsan, Prof. Dr. Haydar Baş