Bugün, Ankara'da yaşanacak yerel seçim yarışına ilişkin ilginç gelişmeleri ele alacaktım.
Ancak Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Hilmi Özkök'ün şu sözleri fikrimi değiştirdi.
''Mevlana'nın ney'i gibi şikayetlerde bulunduğumun farkındayım. Fakat
birazdan aranıza katılınca sıra sizin olacak. Şikayetin olmadığı yerde dertlerin devası da yoktur."
Evet, "Şikayetin olmadığı yerde dertlerin devası da yoktur."
Benim yapacağıma "şikayet" değil;olsa olsa "sitem" denebilir.
Nedenini aşağıda açıklacağım.
Şimdi Gazi Orduevi'ndeki "kokteyl"e dönelim.
Medya mensuplarına verilen kokteylde Genelkurmay Başkanı Org.Hilmi Özkök Kıbrıs'ın Türkiye'nin güvenliği açısından çok önemli olduğunu ve burada dost bir gücün bulunmasının muhtemel tehlikelere karşı ülkeyi koruyacağını belirtiyor ve ekliyor: ''Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden ve güvenlik ihtiyacını sağlamayan bir Kıbrıs çözümüyle 'Türkün Anadolu'ya hapsedilme süreci' hemen hemen tamamlanmış olacaktır.''
Kıbrıs elden gidince "Türkler Anadolu'ya hapsediliyor" ama asıl amaç "Türklerin Ankara ve civarına hapsedilmesi."
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu ve benzeri görüşleri,Türkiye'nin bekası için "vazgeçilmez" diyen ender medya kuruluşlarından birisi Yeni Mesaj; diğerlerinden ikisi Mesaj ve Meltem Televizyonları.
Hatta biz, AB ve ABD'nin TSK'ni küçültmek hatta yok etmeye matuf çalışmalar yaptığını hep söyleyegeldik.
Yani "oyun Türk Silahlı Kuvvetlerine oynanmaktadır" dedik.
Tam burada Özkök Paşa'dan bir cümle daha: "Medyanın sorumluluk duygusu gazetecilik aşkının önüne geçmesi gerekir.Cezayir Kurtuluş Savaşı'nda Fransızlara haber taşıyan bir Cezayirli ajanın, güvenlik güçlerince bütün basının önünde kurşuna dizilmesi haberi ertesi günü hiçbir Fransız gazetesinde yer almamıştır. Türk basının bu konuda en az diğer ülkelerin basını kadar sorumluluk duygusuna olan inancım, istisnalar tarafından henüz sarsılmamıştır.''
Emekli olmuş bir orgeneral de geçen gün Kıbrısla ilgili çok önemli bir konuşma yaptı ama onu kokteyle çağrılan medya ne haber yaptı ne de programa davet etti. Bunun üzerine bana "medya bu konularda bize daha çok yer vermeli" dedi.
Tabii biz her zaman vaki olan davetimizi yineledik.Önümüzdeki günlerde beraber olacağız.
10 yıldır Ankarada muhabirlik,haber müdürlüğü ve genel müdürlük yapan bir gazeteci olarak sayın Genelkurmay Başkanımıza seslenmek istiyorum.
Doğrusu "Bizler kaşları çatık üniformalılar da olsak, kalbimizde hoşgörü ve sevgiye ayırdığımız kocaman bir yer vardır."cümlenizi de kaynak alarak umarım TSK'nin basına açık faaliyetlerini bundan sonra diğer meslektaşlarımın kaleminden ya da ağzından öğrenmek zorunda kalmayız.
"Hepsini, hepinizi seviyor ve takdir ediyoruz. İçinde sizlerin olmayacağı demokratik ve modern bir Türkiye olamayacağını biliyoruz.''
Peki biz bu cümlenin neresinde yer alıyoruz?..
Ancak Genelkurmay Başkanımız Orgeneral Hilmi Özkök'ün şu sözleri fikrimi değiştirdi.
''Mevlana'nın ney'i gibi şikayetlerde bulunduğumun farkındayım. Fakat
birazdan aranıza katılınca sıra sizin olacak. Şikayetin olmadığı yerde dertlerin devası da yoktur."
Evet, "Şikayetin olmadığı yerde dertlerin devası da yoktur."
Benim yapacağıma "şikayet" değil;olsa olsa "sitem" denebilir.
Nedenini aşağıda açıklacağım.
Şimdi Gazi Orduevi'ndeki "kokteyl"e dönelim.
Medya mensuplarına verilen kokteylde Genelkurmay Başkanı Org.Hilmi Özkök Kıbrıs'ın Türkiye'nin güvenliği açısından çok önemli olduğunu ve burada dost bir gücün bulunmasının muhtemel tehlikelere karşı ülkeyi koruyacağını belirtiyor ve ekliyor: ''Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden ve güvenlik ihtiyacını sağlamayan bir Kıbrıs çözümüyle 'Türkün Anadolu'ya hapsedilme süreci' hemen hemen tamamlanmış olacaktır.''
Kıbrıs elden gidince "Türkler Anadolu'ya hapsediliyor" ama asıl amaç "Türklerin Ankara ve civarına hapsedilmesi."
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu ve benzeri görüşleri,Türkiye'nin bekası için "vazgeçilmez" diyen ender medya kuruluşlarından birisi Yeni Mesaj; diğerlerinden ikisi Mesaj ve Meltem Televizyonları.
Hatta biz, AB ve ABD'nin TSK'ni küçültmek hatta yok etmeye matuf çalışmalar yaptığını hep söyleyegeldik.
Yani "oyun Türk Silahlı Kuvvetlerine oynanmaktadır" dedik.
Tam burada Özkök Paşa'dan bir cümle daha: "Medyanın sorumluluk duygusu gazetecilik aşkının önüne geçmesi gerekir.Cezayir Kurtuluş Savaşı'nda Fransızlara haber taşıyan bir Cezayirli ajanın, güvenlik güçlerince bütün basının önünde kurşuna dizilmesi haberi ertesi günü hiçbir Fransız gazetesinde yer almamıştır. Türk basının bu konuda en az diğer ülkelerin basını kadar sorumluluk duygusuna olan inancım, istisnalar tarafından henüz sarsılmamıştır.''
Emekli olmuş bir orgeneral de geçen gün Kıbrısla ilgili çok önemli bir konuşma yaptı ama onu kokteyle çağrılan medya ne haber yaptı ne de programa davet etti. Bunun üzerine bana "medya bu konularda bize daha çok yer vermeli" dedi.
Tabii biz her zaman vaki olan davetimizi yineledik.Önümüzdeki günlerde beraber olacağız.
10 yıldır Ankarada muhabirlik,haber müdürlüğü ve genel müdürlük yapan bir gazeteci olarak sayın Genelkurmay Başkanımıza seslenmek istiyorum.
Doğrusu "Bizler kaşları çatık üniformalılar da olsak, kalbimizde hoşgörü ve sevgiye ayırdığımız kocaman bir yer vardır."cümlenizi de kaynak alarak umarım TSK'nin basına açık faaliyetlerini bundan sonra diğer meslektaşlarımın kaleminden ya da ağzından öğrenmek zorunda kalmayız.
"Hepsini, hepinizi seviyor ve takdir ediyoruz. İçinde sizlerin olmayacağı demokratik ve modern bir Türkiye olamayacağını biliyoruz.''
Peki biz bu cümlenin neresinde yer alıyoruz?..
Mehmet Öztürk / diğer yazıları
- 10 Ocak Gazeteciler Günü / 11.01.2005
- Benim ilacım YAYLA / 09.09.2003
- "Türkiye'ye para lazım Selim Amca" / 28.08.2003
- Hem akıla hem gönüle / 23.08.2003
- Mustafa Hilmi Yıldırım / 16.08.2003
- FORTUNA geliyor Fortuna / 08.07.2003
- Dikkat: "30 Zorlu Aranıyor" / 02.07.2003
- Zorlu'nun yürüyüşü / 26.06.2003
- Bin yılın san'at olayı / 21.05.2003
- Isırgan otu ve anneme teşekkür / 20.05.2003
- Benim ilacım YAYLA / 09.09.2003
- "Türkiye'ye para lazım Selim Amca" / 28.08.2003
- Hem akıla hem gönüle / 23.08.2003
- Mustafa Hilmi Yıldırım / 16.08.2003
- FORTUNA geliyor Fortuna / 08.07.2003
- Dikkat: "30 Zorlu Aranıyor" / 02.07.2003
- Zorlu'nun yürüyüşü / 26.06.2003
- Bin yılın san'at olayı / 21.05.2003
- Isırgan otu ve anneme teşekkür / 20.05.2003