"PKK silah bıraktı ve kendini feshetti" gerekçesiyle Türkiye'de bir süreç yürütülüyor ama yaşanan gelişmeler PKK'nın silah bırakmadığını ve hatta kendini feshetmediğini gösteriyor.
Ama sanki böyle bir şey olmuş gibi Türkiye'den adım atması isteniyor.
Terör örgütü PKK'nın sözde çatı yapılanması KCK'nın elebaşı Cemil Bayık ile PKK'nin kurucularından Murat Karayılan'ın basına yansıyan ortak mesajlarında şunlar ifade edildi: "Bilindiği gibi İmralı'da Abdullah Öcalan, hareketimiz adına Türk Devleti ile bir diyalog süreci yürütmektedir. Bu süreç halen devam etmektedir. Bu süreci yürütmekteki amacımız Kürt sorununa diyalog yoluyla çözüm bulmaktır. Biz hareket olarak bu aşamada üzerimize düşeni fazlasıyla yerine getirdiğimiz inancındayız. Şimdi sıra karşı taraftadır. Umarız karşı taraf da üzerine düşeni yapar ve sonuca ulaşırız."
Kendini fesheden örgütün elebaşları bu mesajı yayımlıyor! Ortada bir fesih var mı? Mesaj yayımladıklarına göre yok. "Hareketimiz Türk Devleti ile bir diyalog süreci ürütmektedir" deniyor, bu süreci yürüten kim? PKK. Hani kendisini feshetmişti?
Ve terör örgütü sanki silahı bırakmış da kendini feshetmiş gibi, "Biz sıramızı savdık, sıra sizde" diyor. Yani tam bir tiyatro oynanıyor!
Peki, sıra sizde derken ne kastediliyor? Bu konuda Nefes gazetesi yazarı Nuray Babacan "Net olan tek şey Erdoğan'ın adaylığı" başlıklı köşe yazısında şu bilgileri paylaşıyor: "Bir AKP'li kurmayın, 'Eğer açılım süreci planlandığı gibi giderse, Erdoğan'ın yeniden adaylığı ile ilgili sorunumuz olmaz. DEM'lilerin isteği belli. Öcalan'a kısmı özgürlük, kayyumların iadesi, PKK'lılardan hesap sorulmaması… Bir-iki de hukuki düzenleme yetecektir' sözleri de olayı özetliyor."
Tabi, bu ifade edilenler bir AKP'li kurmayın aktardıkları, peki, talep edilenler sadece bu kadar mı? Asıl talep edilenleri ise, PKK'nın elebaşlarının farklı ortamlardaki konuşmalarından anlayabiliyorsunuz.
Malum, PKK'nın kendini sözde feshettiğini ilan ettiği kongrede terör elebaşı Murat Karayılan Türkiye'den "demokratik konfederalizm" talebinde bulunmuştu.
Yunanistan Dışişleri Bakanlığına bölge hakkında danışmanlık hizmeti veren Orta Doğu ve İslam Araştırmaları Merkezi (CEMMIS), Atina'da "Kürt Sorunu ve Ortadoğu'daki Gelişmeler Konferansı" düzenledi. Aydınlık'ın haberine göre, Kürt meselesi ve Türkiye hakkında raporlar hazırlayan merkez, Suriye'nin kuzeydoğusundan gelen PKK'nın Suriye'deki sözde yapılanması PYD yöneticilerini Atina'da ağırladı. Konferansın açılış konuşmasını yapan PYD'nin sözde eş başkanı Garip Hesso, Türkiye'yi "savaş suçlusu" olarak ilan etti.
Suriye'de sözde özerk yönetimin dış ilişkiler dairesi eş başkanı İlham Ahmed, "Suriye, tek merkezden yönetilmesinde ısrar edilmesi halinde büyük bir iç savaş tehlikesi ile karşı karşıya. Suriye genelindeki sorunlar ancak özerk yönetim modeli ile çözülür" tehdidinde bulundu. Yunan basını İlham Ahmed'i "özerk yönetimin gayrıresmi dışişleri bakanı" diye tanıttı.
Şam'la PYD arasında yapılan görüşmelere de değinen Ahmed, "Güvenlik, ekonomi ve eğitim sistemleri yerel düzeyde yönetilmeli" ifadesini kullandı.
Suriye'de özerk bir yapı istediklerini en üst perdeden ifade eden hatta "iç savaş"la tehdit eden İlham Ahmed, Türkiye'ye de mesaj verdi. Ahmed, "Türkiye'nin tek seçeneği var: Dört ülkedeki Kürtlerle barış yapmak ve onları kabul etmek" dedi.
İlham Ahmed Suriye'nin gelecekteki yönetim şekliyle ilgili de şunları söyledi: "Biz, tüm unsurların kendilerini bulabileceği ve kendilerine özgü özelliklerini uygun şekilde kullanabilecekleri, ademimerkeziyetçi bir yönetimle yönetilen birleşik bir Suriye'yi destekliyoruz. Bu çerçevenin dışında herhangi bir düşünce bizi nefret ve karşılıklı yıkım girdabına sürükleyecektir."
İlham Ahmed, net bir şekilde "özerklik" diğer ifadeyle "federasyon" diyor.
PKK'nın Suriye temsilcilerinden olan İlham Ahmed, Türkiye'de yürütülen "Terörsüz Türkiye" süreci ve bu kapsamda teröristbaşı Öcalan'ın 27 Şubat'ta yaptığı çağrı ile ilgili de şöyle konuştu: "Bu çağrı, Türkiye'de Kürt sorununun şiddet dilinden uzak bir şekilde çözümü için yeni bir alan açtı. Kuzey ve Doğu Suriye'ye de olumlu etkisi oluyor. Türkiye, bize yönelik saldırılarını, PKK'nın varlığını ileri sürerek meşrulaştırıyordu. Artık Türkiye'nin önünde tek bir seçenek var: Dört ülkedeki Kürtlerle barış yapmak ve onları kabul etmek."
Sen nasıl anlarsan anla, nasıl anlatırsan anlat, PKK cephesinde sürecin değerlendirmesi bu şekilde. Türkiye de dahil dört bölgede de özerk yapılar ve başta Türkiye olmak üzere ülkelerin bu yapıları kabul etmesi… Barıştan kasıtları da bu, yoksa Türk ile Kürt'ün hiçbir zaman savaşı olmadı ki, barış olsun.
Bu arada, Suriye'deki Şara yönetimi, federasyon konusunda önemli bir adım daha attı. Suriye İçişleri Bakanlığı 12 ilde iç güvenlik birimlerine yeni atamalar yaptı.
Bu hamle, geçici yönetimin Esad'ın devrilmesinin ardından ülkenin güvenlik ve askeri kurumlarını yeniden yapılandırma çabalarının bir parçası olarak görülürken atamalarda terör örgütü PKK'nın Suriye'deki sözde yapılanması PYD'nin işgalindeki Ayn el-Arab (Rojava), Hasiçi (Haseke) ve Rakka kapsam alanının dışında bırakıldı.
Ayrıca Türkiye Gazetesini haberine göre, Kandil'de yapılan fesih kongresi ardından PKK'nın üst yönetimi 18 bin teröristi Suriye'ye geçmeleri için Irak'taki Sincar'a gönderdi. Yani kimsenin silah bıraktığı falan yok.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında" Irak'a Demokrasi getiriyoruz" dendi, Irak parçalandı; "Suriye'nin toprak bütünlüğü" dendi, Suriye parçalanıyor, şimdi de Türkiye için "demokratik süreç" deniyor, sizce nasıl sonuçlanacak?
- Dedeağaç’taki NATO tatbikatı, milli güvenlik sorunu / 28.05.2025
- BOP’a göre demokrasi, ‘parçalamak’ demek / 27.05.2025
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025