Son yıllarda özellikle ülkemizde cereyan eden olaylar öyle hızlı gelişiyor ki; takip etmekte zorlanmıyoruz desek yalan olur. AB ve ABD talimatlarıyla görev icra eden AKP iktidarı da verilen talimatların yoğunluğundan gecesini gündüzüne katarak bütün kurum ve kuruluşlarıyla bu sürece ayak uydurmaya çalışıyorlar.Terör örgütü ve destekçileri ile yapılan görüşmeler, Kandilden demeçler, röportajlar, İmralı ve Kuzey Irakta yapılan görüşmeler, anlaşmalar, baş döndüren bu trafiğin arasında Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç baklayı ağzından çıkarıyor; "Anayasanın ilk 3 maddesine dokunulabilir" diyor?Tepki alınca hemen geri adım atmış gibi görünüp "ben değişsin demedim yanlış anlaşıldım" diyor. Toplum psikolojisinden haberdar olanlar bilir ki; bu taktik toplumsal yönlendirme taktiklerindendir. Önce ortaya bir şeyler atılır, konuşulur, sonra "sürçü lisan olduysa affoluna" misali geri adım atılmış oyunu oynanır ama aslında topluma ilk aşı yapılmıştır, çaktırmadan?Yetmez ama "evet" diyenler hatırlarlar, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, referandumdan hemen sonra yaptığı açıklamada bu konuya değinmişti. 23.09.2010 tarihli Yeni Mesaj Gazetesinde manşetten verilen haberden aktaralım: "Hükümetin 2011 seçimlerinin ardından daha kapsamlı bir anayasa değişikliği yapma hazırlığına da dikkati çeken Prof. Dr. Baş, asıl amacın Anayasa'nın ilk 3 maddesinin değiştirilmesi olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Nedir bu ilk 3 hüküm. Ülkenin bölünmez bütünlüğü, bayrağı, başkenti... Bunlar ortadan kalktığı zaman ülkenin bölünmesinin önü açılacak." BTP Genel Başkanı, üçlü koalisyon döneminde Meclis'te kabul edilen self - determinasyon sözleşmeleri ile bölünmeye zemin hazırlayan unsurlar içinde olduğuna işaret ederek, "Bu sözleşmelerle her etnik grup, biz kendi geleceğimizi kendimiz belirleyeceğiz deme hakkına sahip oldu. Anayasa geçmişte buna engel oluyordu. Yeni yapılacak anayasa değişiklikleriyle bu müsait hale getirilecek." "Türkiye'yi bölmek istiyorlar" diyen Prof. Dr. Baş, Türk'üyle Laz'ıyla, Kürt'üyle Çerkezi'yle bir millet olduğumuzu kaydederek, şöyle konuştu: "Çanakkale'yi birlikte yaşadık. Dinimiz, maneviyatımız, kültürümüz, siyasetimiz, medeniyetimiz birdir. Okyanus'un ötesi bizi paramparça edip elimizdeki bütün serveti almak istiyor. Dahası maneviyatımızı darmadağın yapmak istiyor. Sen bilerek ya da bilmeyerek burada kürek çekiyorsun."Çok çabaladık, aman "evet" demeyin? Bu "evet" milletin ve devletin başına çok işler açacak diye ama söz dinletemedik? Hatta şer cephesi yakıştırmalarına, PKK ile aynı safta olduğumuz yalanına bile başvuranların, Deccal oyunlarına alet olanların, iftiralarına muhatap kaldık?Şimdi gelinen noktanın tahlilini size bırakalım?
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Milli bayramların önemi / 29.04.2024
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Emanetine biz sahip çıkacağız / 18.04.2024